Harry Potter ve Ölüm Yadİgarları: Bölüm 2
Orijinal Adı: Harry PotterThe Deathly Hallows Part 2 Yönetmen: David Yates
Oyuncular: Daniel Radcliffe, Emma Watson, Rupert Grint Helena Bonham Carter, Ralph Fiennes
Harry Potter’ın sinemada süren on yıllık efsanesi bugün vizyona giren ‘Ölüm Yadigarları 2’ ile son buluyor. Bu filmle ilgili söz söylemeden önce hikayenin ‘sonuna giriş’ filmi ‘Harry Potter ve Ölüm Yadigarları 1’i anmak şart. Zira bu filmle ilgili 17 Kasım 2010 tarihli Radikal’de kaleme aldığımız yazıda filmin kendi başına bir bütünlük oluşturmadığını, devamını beklemek gerektiğini belirtmişiz. Şimdi de ‘final filmi’nin ikinci bölümünü anlamlandırmak için ilk bölüm hakkında konuşmak şart. Çünkü ikinci bölüm dizilerdeki ‘to be continued’ duygusu yaratacak bir biçimde açılıyor. Hikayenin ilk bölümüne hakim değilseniz, ikinci bölümün hızlı girişini ve devamında yaşanılanları anlamak da zor.
Harry Potter ve Ölüm Yadigarları II fragmanını izlemek için tıklayınız
İlk filmle ilgili yazıda konuyla ilgili “Film, ‘Ölüm Yiyiciler’in ‘büyü bakanlığı’ dahil olmak üzere bir çok alanda yönetimi ele geçirdikleri ve tam bir terör ortamı yarattıkları bir evrenin içinde başlıyor. Gücün iyi tarafındakiler öncelikle ‘seçilmiş kişi’ Harry Potter’ı korumak ve daha sonra da kötülerin lideri Voldemort’ın ölümsüzlük sırrını barındıran Hortkuluklar’ı bularak yok etmek üzere harekete geçerler. Ama işler beklenildiği gibi gitmez ve ilk bölümden beri ‘kadim’ dost olan Harry Potter, Ron Weasley ve Hermione Granger bu zorlu görevi yalnız başlarına yerine getirmek zorunda kalırlar. Artık çocukluktan çıkan ve birer ‘ergen’ haline gelen bu üç arkadaşın ‘dünyayı kurtarma yolculuğu’ aynı zamanda onlar için bir tür iç hesaplaşmaya ve büyüme serüvenine de dönüşür.” satırlarına yer vermişiz.
‘Kozmik bağ’ açığa çıkıyor
Yönetmenlik koltuğunda David Yates’in oturduğu filmin bu bölümü Harry, Ron ve Hermione’yi bıraktığımız yerde başlıyor. Hızla güçlenen Voldemort’u durdurmakta kararlı olan kahramanlarımız kalan üç ‘hortkuluk’u bulmak ve yok etmek zorundadır. Öte yandan Voldemort da büyücülük okulu Hogwarts’a büyük bir saldırı planlamaktadır. Genç büyücüler ‘Hortkuluklar’ı birer birer bulup yok ederken, geçmişin sırlar aydınlanır ve Harry ile Voldemort arasındaki ‘kozmik bağ’ gözler önüne çıkar.
‘Harry Potter ve Ölüm Yadigarları 2’ ile ilgili söylememiz gereken ilk şey, birinci bölümü izlemeyenlerin bu filmin yakın bir tarihte çıkan DVD’sini edinip bu filme öyle gitmeleri. Çünkü yukarıda da ifade edildiği gibi film hikayenin tam ortasından başlıyor ve ilk bölümde açılan kapılardan geçmeyenler için işler zor olabilir. Gerçi birbirinden iki ayrı film olmadığı halde bir filmi iki parça halinde gösterme ‘cinliği’ bir pazarlama taktiği olarak yapımcıyı mutlu etmiş olabilir. Ama seyirciyi eder mi bilinmez. Hatırlayalım, Tarantino’da ‘Kill Bill’i benzer bir biçimde ortadan ikiye bölerek çıkarmıştı seyircinin karşısına.
‘İçimdeki Voldemort’
‘Ölüm Yadigarları 2’nin özellikle finalde Voldemort ve ordusunun Hogwarts’a saldırdığı sahnedeki görsel gücüyle serinin en iyisi olduğunu söylemek gerek. Bu bölümde ‘karanlık dünya’dan çıkıp gelmiş devler ve cinleri birlikte görüyoruz. Ama filmi izlenilebilir ve çekici kılan tek yönü bu görkemli görsellik değil. Bütün hikayenin bağlandığı final olarak film, özellikle Harry’nin Voldemort ve Severus ile arasındaki bağlantıların ortaya çıkması açısından da dikkate değer. Kuşku yok ki, kitabın hayranları bu bilgilere vakıflar ve onlar açısından meselenin görsel dilinin nasıl kurulduğu daha önemli ama kitabı okumayıp hikayeyi filmlerden takip edenler açısından bu bölümler oldukça cazip. Harry’nin Voldemort ile (biraz da kendisiyle) karşılaştığı sahnenin etkisi belki benzer filmlerdeki atmosferi yaratmaktan uzak ama istenilen etkiyi yarattığı söylenebilir.
Büyümek ne zor iş
Toparlarsak, ‘Harry Potter ve Ölüm Yadigarları’nın iki bölümlük serüveninden çıkartılabilecek sonuç, kahramanlarımızın çocukluktan ergenliğe (hatta büyümeye) geçişinin hikayesi olduğu aynı zamanda. Son bölüm, Harry ve arkadaşlarının sorumluluk alma, fedakarlıkta bulunma, sevdikleri için mücadele etme ve tabii aşık olma gibi ‘yetişkinlere’ özgü durumlara vakıf olmaya başladığı ve bütün bunların beraberinde getireceği ağır yükle de yüz yüze geldikleri süreci anlatıyor. ‘Harry Potter evreni’nin alt üst olması da çocukluktaki ‘büyülü dünya’nın sonunu anlatıyor belki de. Zaten hikaye de finalde ‘şık’ bir biçimde Harry, Hermione, Ron ve arkadaşlarının büyüdüklerini bütün ‘gerçekliğiyle’ gözümüzün içine sokuyor ve ‘büyülü masalların’ yeni yolcularının maceralarının yolunu açıyor.
Her ne kadar gökten düşen bütün elmaları yazar, oyuncular, yapımcılar ve bu sektörden büyük paralar kazananlar toplamış olsa da bize “Onlar erdi muradına, biz bakalım yeni filmlere” demek düşüyor
Harry Potter ve milyar dolarlar
Harry Potter serisinin ilk kitabın yayınlandığı 1998 yılından bugüne kadar film, oyuncak, bilgisayar oyunu, hediyelik eşya vb. ürünlerle oluşturduğu piyasanın 30 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor.
OYUNLAR, OYUNCAKLAR, PARKLAR
-Harry Potter’ın video oyunu 40 milyondan fazla satıldı, 1 milyar dolarlık piyasa oluştu.
-Oyuncak şirketi Mattel, Harry Potter oyuncaklarından 150 milyon dolar elde etti. Oyun şirketi Electronic Arts bundan çok daha fazlasını kazandı.
-Lego, Çıkardığı Harry Potter temalı oyuncaklarla toplam gelirini yüzde 32 arttırarak 904 milyon dolar kazandı.
-Universal Stüdyoları’nın kurduğu ‘Wizarding World of Harry Potter’ parkı sadece geçen yıl 97 milyon dolar kazandırdı.
HARRY’NİN SURETİ MISIR TARLASINDA
Harry Potter çılgınlığında son nokta ülkesi İngiltere’den geldi. York şehrinde yaşayan çiftçi Tom Pearcy, Avrupa’nın en büyük ‘mısır labirenti’ni Harry Potter’ın iki portresini tarlasına işleyerek yarattı. Pearcy’nin bu labirentinin dünyadaki en büyük mısır labirentlerinden birisi olduğu da ifade ediliyor.
