Has Parti Genel Başkanı Kurtulmuş: 34 tane masum insan ölmüş ve bunun üzerine hiçbir şey yapmamışız

Has Parti Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Uludere'de hakikatin ortaya çıkmadığı gibi ne noktaya gelindiğinin bilinmediğini ifade ederek, ''Bu istihbaratı Amerika verse ne olur, İsrail verse ne olur, bizim yerli kaynaklarımızdan bu istihbaratı alsak ne olur- Sonuç değişiyor mu- 34 tane masum insan ölmüş ve bunun üzerine hiçbir şey yapmamışız'' dedi.

Kurtulmuş, partisinin Kavacık'taki Salon Talia'da düzenlenen Beykoz İlçe Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Uludere'de yaşanan olayın ardından ''meselenin üzerine gidilmesi ve sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılması gerektiği'' şeklinde açıklama yaptıklarını hatırlatarak, buna rağmen soruşturmanın hangi aşamada bulunduğu, Uludere'de neler olduğunun hala bilinmediğini vurguladı.

TBMM İnceleme Komisyonu'nun Has Parti heyetinden bir ay sonra Uludere'ye gittiğini dile getiren Kurtulmuş, ''İktidar ve muhalefet partileri, Uludere meselesi ile ilgili bir sürü şey söylediler ama maalesef Uludere'de hakikat ortaya çıkmadığı gibi ne noktaya gelindiğini bilmiyoruz'' şeklinde konuştu.

Numan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu olaylardaki istihbaratı, uçan kuşun kanadını, rengini bilen dost ve müttefik ülkelerden bu istihbaratı niçin almadı, o zaman niye bu istihbarat verilmedi- O gün o istihbaratı vermeyenler şimdi Uludere'de niçin yanlış verdiler diye ilk günden beri soruyoruz. O zaman kimse bu konuda bir şey demedi. En son bir Amerikan gazetesinde, 'Türkiye'deki istihbaratı Amerikan kaynakları verdi' deyince tekrar ortalık hareketlendi. Bu Amerikan seçimlerine dönük medya yanıltması mıdır, değil midir, o bizi ilgilendirmez. Şu soruyu sormak gerekir; bu istihbaratı Amerika verse ne olur, İsrail verse ne olur, bizim yerli kaynaklarımızdan bu istihbaratı alsak ne olur- Sonuç değişiyor mu- 34 tane masum insan ölmüş ve bunun üzerine hiçbir şey yapmamışız. Türkiye'de devlete bağlı olan Kürt kökenli yurttaşlarımızın büyük bir kısmı ne zaman ki Uludere saldırısı dolayısıyla devlete düşman hale getirilmiş. Uludere'de terör örgütünün ekmeğine yağ sürülmüş. Hala somut bir adım atılmamış.''

-Suriye meselesi-

HAS Parti Genel Başkanı Kurtulmuş, Suriye meselesine değinirken, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin şu anda komşu ülkelerin tamamıyla sorunlu hale geldiğini, Suriye meselesinde de çok ciddi öngörü zaaflarıyla, bu şekilde işin içerisinde olunmaması gereken bir meselede Türkiye'nin başına ciddi sıkıntılar örülmeye başlandığını söyledi.

ABD ve Türkiye'nin, Esed'in 1-2 hafta içerisinde yıkılacağını zannettiğini, oysa Suriye ve Esed yönetiminin ne Kaddafi'ye ne Mübarek'in yönetimine benzediğini, orada ekonomiye, istihbarata, siyasete, orduya, emniyete, milletin bütün kılcal damarlarına hakim olan bir iktidar bulunduğunu ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

''Ne yazık ki bu iktidar, milletine senelerdir nefes aldırmıyor. Bu iktidarın karşısında da örgütlü bir muhalefet yok. Siz Esed yönetimi orada dururken, 2-3 hafta içerisinde dış baskı ile düşer zannederseniz bu çok büyük bir yanılgı, öngörü zaafiyetidir. Siz bu bölgede bir sorun çözecekseniz Rusya'nın işin içinde olmadığı bir şekilde bu sorunu barışçıl bir şekilde nasıl çözeceksiniz- Rusya, Suriye'nin arkasında duracak. Bu bölgede savaşı, karışıklık isteyenler iki alanda büyük karışıklıklar istiyor; bunlardan birisi İran bir tarafta, Türkiye bir tarafta... Bu bir mezhep kavgasının başlangıcı olmasın. İran, Suriye mezhep kaygısıyla bu işte hareket etmiş olabilir ama 'Osmanlı'nın mirasçısı olan Türkiye'ye mezhep kaygısıyla hareket etmek yakışmaz' diye başından beri söylüyoruz.''

İran'ın önceliğinin kendisine Lübnan'a geçiş kolaylığını sağlayacak bir yönetimin bulunması olduğunu belirten Kurtulmuş, Türkiye'de iktidarda olanların, ABD ve Batı'nın Suriye'de yönetim değişikliği istediğini zannettiğini, Suriye'de yönetimi değiştirmek istemediklerini, Batılılar'ın Esed yönetiminin bir an evvel düşmesini de arzu etmediğini söyledi.

''Eğer isteselerdi Esed yönetimine vakit kazandıracak işler yapmazlardı'' diyen Kurtulmuş, bu bölgenin içerisinde fillerin tepişip çimenlerin ezilmesini istemediklerini, bu bölgedeki büyük güçlerin çıkarı için çimenlerin ezilmesini arzu etmediklerini kaydetti.

-''Yeni bir anayasa şarttır''-

Has Parti Genel Başkanı Kurtulmuş, Türkiye'nin Anayasa meselesini 2009'den beri yoğun şekilde tartıştığını ifade ederek, şöyle devam etti:

''Yeni bir anayasa şarttır. Siyasi partiler yasası, seçim yasası, Meclis iç tüzüğü ve Türkiye'deki antidemokratik yasaların değiştirilmesi lazım. Bunun için önce anayasadan başlamamız gerekiyor. Milletin, Türkiye'nin eski yapısından kurtulmak için yeni bir anayasaya ihtiyacı var, milletin egemen olduğu bir anayasaya ihtiyaç var. Bunu yapabilecek irade millette var ama maalesef parlamento partileri, bu iradeyi ortaya koymuyor. Korkarım ki 'efendim iklim müsait değil, anlaşma sağlanamadı, uzlaşma olamadı' diyerek anayasa meselesinde bir kere daha top taca atılacaktır. 'Efendim uzlaşamadık, CHP ile MHP'yi uzlaştıramadık, AK Parti ile CHP'yi, BDP'yi uzlaştıramadık. Onun için ne yapalım, anayasada uzlaştığımız maddeler çıksın, yani rötuş yapalım, eski Türkiye olduğu gibi dursun.' Şu anda parlamentoya anayasa değişikliğini sunmuş olan tek partiyiz.''

-Başkanlık sistemi-

Konuşmasında başkanlık tartışmasına da değinen Kurtulmuş, ideal bir demokraside işlerin daha süratli olabilmesi için başkanlık sisteminin konuşulabileceğini daha önce de ifade ettiklerini, ancak Türkiye'nin, bugünkü yapısı, bugünkü seçim barajları, bugünkü Meclis iç tüzüğü, bugünkü anayasası, bugünkü siyasi partiler yasası, bugünkü siyasi partilerin antidemokratik yapısıyla başkanlık sistemini konuşması halinde buradan demokrasinin çıkmayacağını, demokrasinin daha fazla kısıtlandığı bir düzenin olacağını söyledi.

Kurtulmuş, ''Başkanlık sistemini sonuna kadar destekleyelim ama önce gelin adam gibi bir anayasa, adam gibi bir siyasi partiler yasası, adam gibi Meclis iç tüzüğü, adam gibi bir seçim yasası, adam gibi bir sendikalar yasası yapalım, ondan sonra başkanlık sistemi, ondan sonra yarı başkanlık sistemini konuşalım. Önce demokratikleşme, sonra başkanlık sistemi. Demokratikleşme olmadan olacak olan bir başkanlık sistemi, Türkiye'de demokrasiyi ileri götürmez, Türkiye'de demokrasinin daha fazla kısıtlandığı bir sistemi ortaya çıkartabilir'' diye konuştu.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile