Doç. Dr. Çetin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Antalya'nın 400'e yakın endemik bitkisi ile oldukça zengin bir kent olduğuna işaret etti. Endemik bitki türleri üzerinde yürüttükleri bir araştırma çalışmasında Sütçüler kekiği ve çalbanın sivrisinek, karasinek, kene ve hamam böceği üzerindeki etkilerini incelediklerini anlatan Çetin, "Bu iki kekik türünün içindeki kimyasallar, böcek ve sineklerin solunum sistemine zarar veriyor ve yüzde 80 oranında ölümlerine sebep oluyor" dedi.
Araştırma sonuçlarını uluslararası bilim dergilerinde paylaştıklarını ve çok olumlu tepkiler aldıklarını vurgulayan Çetin, doğal ortamlarında yetişen endemik bitkilerin araştırma yapacakları kısımlarını toplayarak saflaştırma işlemine tabi tuttuklarını, yok olma tehlikesi altındaki türlerin kimyasal özelliklerini açığa çıkardıklarını belirtti.
Haşerelerle mücadelede doğa dostu bir yöntem keşfettiklerini ve insanlara en ufak bir zarar vermeyen bu doğal yöntemin yaygınlaşması gerektiğinin altını çizen Çetin, yurt dışından fahiş fiyatlarla ithal edilen ve doğaya zarar veren zirai ilaçlar yerine doğal yöntemlerin kullanılmasını tavsiye etti.
Çetin, söz konusu bitkilerin hayvanların yemlerine karıştırılmasıyla etlerinin daha sağlıklı ve lezzetli olacağını, ayrıca bunlarla beslenen hayvanların bağışıklıklarının güçleneceğinin üzerinde durdu.
Endemik kekik türünün bölgede birçok başka çeşidinin de bulunduğunu dile getiren Çetin, bu bitkilerle beslenen arıların ürettiği balın "kekik balı" olarak bilindiğini ve çok şifalı özellikleri olduğunu bildirdi.
- "Antalya, endemik bitkilerin hem müzesi hem beşiği"
Akdeniz Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Sümbül ise Antalya'nın dünyanın başka bir yerinde yetişmeyen endemik bitkilerin "hem müzesi hem de beşiği" olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin tür çeşitliliği ve verimliliği konusunda "eşi benzeri olmayan bir ülke" olduğuna değinen Sümbül, özellikle Antalya yöresindeki bitkilerin yaklaşık yüzde 30'unun nesli tükenmekteki bitki grubunda bulunduğunu ve her üç bitkiden birinin endemik olduğunu ifade etti.
Bölgede yaklaşık 100 kilometrelik alanda yetişen endemik günlük ağacını örnek gösteren Sümbül, "Günlük veya sığla ağacı olarak bilinen ağaç türü dünyada 3 bölgede yetişir, birisi de Antalya ve çevresidir. Ağaç içindeki özsu yurt dışına hammadde olarak ihraç ediliyor ve biz onu mamul madde olarak geri alıyoruz. Halbuki kendi topraklarımızda işlememiz gerekiyor" diye konuştu.
Endemik bir bitkinin zor koşullar altında geliştiğini ve yetiştiği yöreye has olduğunu vurgulayan Sümbül, bölge ekonomisinin söz konusu bitkilerin araştırılmasıyla her anlamda zenginleşebileceğini kaydetti.
Haşere ve Sinekle 'Doğa Dostu' Mücadele
Akdeniz Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Çetin, Antalya çevresinde yetişen endemik Sütçüler kekiği ve çalbanın (Sığır kuyruğu otu) haşerelerle mücadelede kullanılabileceğini bildirdi.