Doç. Dr. Ergin Canpolat, Hatay bölgesinde deprem olmamasinin yeni bir depremin olma potansiyelini yükselttigini vurgulayarak, "Hatay’da üç tane önemli zon bulunurken, Kibris Yayi doguya dogru bir yay çizecek sekilde Hatay’a ulasiyor. Bu yay, Ölü Deniz Fay Zonu ve Dogu Anadolu Fay Zonu ile birlesirken Hatay üç büyük fay zonunun birlesim yeri olarak yüksek bir sismik özellige sahip" dedi.
Tsunamide Hatay kiyilari zarar görür
Doç. Dr. Canpolat, Hatay’in levha tektonigi bakimindan üç tane çok büyük levhanin birbiri ile kontak yaptigi bir bölgede oldugunu belirterek, "Bu bakimdan düsünülürse ilimiz deprem potansiyeli çok büyük bir saha. Zaten geçmiste de çok siklikla deprem yasayan bir bölge. Bölgemiz denize kiyisi olan bir il. Tektonik açidan da çok hareketli bir yer. Depremin gerçeklesmesi durumunda özellikle kiyi ve yakinindaki yerlerin çok yüksek olmadigi arazilerimiz mevcut. Mesela Samandag ve Arsuz kiyilarimiz herhangi bir dalga yüksekliginin bir metreyi asmasi durumunda ciddi alanlarin zarar görecegi potansiyeli olan yerlerdir. Bu bakimindan depremler tsunami olusturabilir. Bölgemiz deprem potansiyeli yüksek bir yer, sismik bosluklar mevcut. 1995-1997 yilinda yasanilan depremler buradaki enerjinin tam anlami ile transfer edildigini açiklamiyor. Deprem olma ihtimali her zaman yüksek ama bu, bu yila özel bir durum degil” dedi.
Büyük depremin habercisi mi?
Doç. Dr. Canpolat, son yillarda deprem sikliginda artis yasanmasinin deprem habercisi oldugu anlamina gelmedigini ifade ederek, "Son yillarda depremlerde bir azalma görüldü.
En son 1995-1997 yillarinda depremler yasadik. Bunlarda yaklasik 5 ve 5 buçuk büyüklügünde olan depremler. Son yillarda beklenenden daha düsük depremler gerçeklesmistir. Dogu Akdeniz’de 2020-2022 yili araliginda deprem sikliginda artis yasanmaktadir. Fakat bunun depremin habercisi oldugu seklindeki bilgi son derece yanlis bir bilgi. Bölgemiz zaten deprem hassasiyeti yasama potansiyeli çok yüksek olan bir bölge. Depremlerde bir artis yasanabilir, çok büyük depremler de yasanabilir. Ama yasanilan deprem sayisinin yüksekligi çok büyük deprem habercisi seklinde yorumlanamaz” diye konustu.
"Sehirlerimiz fay hatlari üzerinde"
Mustafa Kemal Üniversitesi Cografya Bölüm Baskani Prof. Dr. Tülay Öcal ise depremle eninde sonunda karsilasilacagini önemli olanin sehirler açisindan planlamanin düzenli yapilmasinin ve binalarin depreme dayanikli yapilmasi gerektigini söyledi.
Prof. Dr. Öcal, "Bütün sehirlerimiz fay hatlari üzerinde oldugu için eninde sonunda karsilasacagiz. Bundan korkmaya gerek yok. Önemli olan sehirler açisindan planlamanin düzenli yapilmasi, yapilarin deprem fay hatlari üzerinden uzak olmasi veya binalarimizin depreme dayanikli yapilmasi gerekmektedir. Hatay’da da bunun göz önünde bulundurulmasi gerekir. Eski binalarda güçlendirmenin olmadigi ve eski binalar yikildiktan sonra yenileri yapilirken cadde ve sokak sistemleri göz önünde bulundurmadan 5 katli sokak sistemine göre yapilan binalar günümüzde 10 veya 15 katli olarak degismektedir. Farkinda olmadan özellikle sehir merkezindeki bu çok katlilik gelecekte sehrin herhangi bir depremle karsilasildiginda büyük sorunlar ortaya çikacaktir. Deprem sonrasi toplanma alanlarinda cadde ve sokak sistemlerinde sorunlar yasanacaktir" seklinde konustu.
Hatay'in Deprem Potansiyeli Yükseliyor
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Ögretim Üyesi Doç. Dr. Ergin Canpolat, uzun zamandir Hatay bölgesinde deprem olmamasinin yeni bir depremin olma potansiyelini yükselttigini söyledi. Doç. Dr. Ergin Canpolat, son zamanlarda sik sik sarsintilarin yasandigi Akdeniz’deki büyük bir depremde Hatay’in kiyi kentleri Samandag ve Arsuz’un olusabilecek tsunamiden etkilenebilecegini belirtti.