'Hayal Kurabilmek Başlı Başına Bir Devrimdir'

Yazar Buğdaycı: 'Ben, hiçbir hayalin lüzumsuz olduğuna inanmıyorum. Hayal kurabilmek başlı başına bir devrimdir' 'Kitaplaşan İnsanlar, diplomaların yetersiz kaldığı bu çağda sürekli öğrenme kültürünü oluşturarak her yaş grubunun kendisini keşfetmesini hedefliyor' 'Kitaplaşan İnsanlar, İstanbul'da başladı ama asıl büyüdüğü yer Kütahya'dır. Çünkü Kütahya'da 2 yıl sosyoloji okudum. Şimdi İstanbul Esenyurt Üniversitesi'nde psikoloji okuyorum. 7 ülke ve Türkiye'de 32 ilde faaliyet gösteriyoruz' 'Yazmak istediğim kurgu tamamen yabancısı olduğum bir alanla alakalıydı yani göremeyen, duyamayan ve konuşamayan öğrencileri kapsıyordu. Yoğun olarak görme engeli ve duyma engeli üzerine gittim. Yabancısı olduğum bu konu için bir yıldan fazla çalıştım. 'Bir görme engelli ne hisseder?' Bu soruyu sordum kendime bununla ilgili kitaplar ve filmler izledim. Duyma engelliler için de araştırmalar yaptım sonra daha gerçekçi bir boyut yakalamak için bir hafta gözlerim kapalı şekilde yaşamaya çalıştım'

AYŞE BÜŞRA ERKEÇ - Yazar Cihan Buğdaycı, lise yıllarında edebiyat öğretmeninin yönlendirmesi sonucunda yazar olmaya karar verdiğini belirterek, "Ben hiçbir hayalin lüzumsuz olduğuna inanmıyorum. Hayal kurabilmek başlı başına bir devrimdir." dedi.

Buğdaycı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, edebiyat öğretmeni sayesinde okuma ve yazı yazma alışkanlığını kazandığını ifade ederek gençlerin hayal kurmasının önemli olduğunu söyledi.

Üniversiteye başladığı yıllarda "Kitaplaşan İnsanlar" isimli bir çalışma başlattığını anlatan Buğdaycı, "Kitap okuma alışkanlığımı lise 3 sıralarında Edebiyat Öğretmenim Hamdullah Yıldız vesilesiyle kazandım. Ona minnettarım, hocamın teşvikinden sonra kitap okumaya başladım ve okumak bende büyük bir değişim başlattı." diye konuştu.

Buğdaycı, böylece çalışmalarının temelinin "Kitaplaşan İnsanlar" adı altında atıldığını aktararak, şunları kaydetti:

"Okuyup, yazdıkça öz güvenim arttı, düşüncelerim genişledi ve hayallerim farklılaşmaya başladı. Bu durum beni çok mutlu ediyordu. O zamanlar kendime, 'Acaba bu değişimi diğer insanlara da yansıtmak için ne yapabilirim?' diye sordum. Tam 3 yıl sonra, 'Kitaplaşan İnsanlar' diye bir isim buldum, bir yandan da 'Robotlaşan İnsanlar' terimine karşı cephe almak istiyordum. Çünkü ben, insanların robotlaştığına inanmıyorum. Ben, hiçbir hayalin lüzumsuz olduğuna inanmıyorum. Hayal kurabilmek başlı başına bir devrimdir. Kurulan hayalleri ayakta tutacak ana enerjinin umut olduğuna inandığım için kurulan her hayali değerli bularak insanların içine umut üfleyebiliriz. Böylece yaşamakta olduğumuz dünya ve içindeki insanlar daha ferah duygu ve düşünceler içerisinde yarına yol alacaklardır."

- "Kitaplaşan İnsanlar, kendisini yetiştirmek isteyen insanların sivil okuludur"

Çalışmalarını ulusaldan, uluslararası boyuta taşıdığını belirten Buğdaycı, "Kitaplaşan İnsanlar, kendisini yetiştirmek isteyen insanların sivil okuludur ve uluslararası çalışmalar yapan bir topluluktur. Biz, bugünün ve yarının nesillerine, insanların kitaplaştığı bir dünya bırakmayı hayal ediyoruz." şeklinde konuştu.

Buğdaycı, insanların öz geçmişine bakmadan geleceğine odaklanarak çalışmalarını devam ettirdiklerine dikkati çekerek, geleceği iyilik üzerine inşa etmek isteyen insanları keşfettiklerini ve "biz olma merkezli liderler" yetiştirmek istediklerini anlattı.

Cihan Buğdaycı, şöyle devam etti:

"Kitaplaşan İnsanlar, İstanbul'da başladı ama asıl büyüdüğü yer Kütahya'dır. Çünkü Kütahya'da 2 yıl sosyoloji okudum. Şimdi İstanbul Esenyurt Üniversitesi'nde psikoloji okuyorum. 3 yıl içinde 7 ülke ve Türkiye'de 32 ilde faaliyet gösteriyoruz. Şu an Türkiye'nin birçok ilinde ve dış ülkelerde aktif olarak faaliyet göstermekteyiz. Kitaplaşan insanlar, diplomaların yetersiz kaldığı bu çağda sürekli öğrenme kültürünü oluşturarak her yaş grubunun kendisini keşfetmesini hedefliyor. İnsanların öz geçmişine bakmayıp, geleceğine değer veren yani çalışmalarının temeline kitap okumayı, yorumlamayı, sorgulamayı ve inşa etmeyi yerleştiriyor. Buradaki amacımız, beyin dağarcığı ve sözcük dağarcığı zengin bireyler yetiştirerek, dünyayı anlayıp anlamlandırmaktır. Sonraki adımlarda zengin bir beyin ve sözcük dağarcığıyla birlikte projeler hazırlayıp hayata geçiriyoruz. Yani insanların artık okumaktan, okur olmaya doğru adım atmaları gerektiğini söylüyoruz ve bunun için sürekli öğrenme psikolojisinin insanların hayatında varlığını korumasıyla birlikte birbirini takip eden projeleri de hayata geçirmiş oluyoruz."

- "Umut ettiğimiz dünyayı paylaşmaktan korkmamalıyız"

Mat Kitap'tan ilk kitabını yayınlayan Cihan Buğdaycı, hayallerin ötelendiği garip bir zaman diliminde nefes aldığını ifade ederek, "Nerede bir hayal kurulsa hemen o hayalin gereksiz, boş bir uğraş olduğunu kanıtlama davasını güden bir insan topluluğu ile karşılaşabiliyoruz. Bunu kendi hayatımda çok yaşadım ancak içimdeki umut beni bugünlere taşıyarak hayallerimin lüzumsuz bir uğraş olmadığını gösterdi. Sadece çağın gereksinimlerine göre insanlara terimler yükleniyor. Bu nedenle 'Kitaplaşan İnsanlar' ismi çok hoşuma gitti ve artık insanlar için bir değişim başlatmaya hazır olduğumu düşünmeye başladım. Ayrıca hayallerin gerçeğe dönüşmesini 'Varlığımın Kabul Edildiği Gün' kitabında ete kemiğe bürünmüş halini 'Profesör'de görebiliriz." açıklamasında bulundu.

Buğdaycı, kitabında engelli bireylerin yaşadıklarını anlattığını belirterek, "Bizler, günün birinde engelli olabileceğimizi düşünmeyiz. Çünkü sağlıklı görünen vücudumuzun her zaman sağlıklı kalacağına dair inanılmaz inançlar besleriz içimizde. Günün birinde engelli olabileceğimizi ve aynı duygu durumunu yaşayabileceğimizi anlatmaya çalıştım. Bundan dolayı engellilere yönelik daha bilinçli davranışlarla onları bu hayatta bizden biri gibi görerek ötekileştirmeden uzak bir şekilde mutluluklarına bir nebze vesile olmayı amaçladım." dedi.

Kitabını yazarken ilginç olaylar yaşadığını dile getiren Buğdaycı, şunları kaydetti:

"Yazmak istediğim kurgu tamamen yabancısı olduğum bir alanla alakalıydı yani göremeyen, duyamayan ve konuşamayan öğrencileri kapsıyordu. Yoğun olarak görme engeli ve duyma engeli üzerine gittim. Yabancısı olduğum bu konu için bir yıldan fazla çalıştım. 'Bir görme engelli ne hisseder?' Bu soruyu sordum kendime bununla ilgili kitaplar ve filmler izledim. Duyma engelliler için de araştırmalar yaptım sonra daha gerçekçi bir boyut yakalamak için bir hafta gözlerim kapalı şekilde yaşamaya çalıştım. Gerçekten çok zor bir süreçti. Güneş var ama göremiyorsunuz, dehşet verici bir duygu durumu. İnsanların seslerinden onları görmeye tanımaya çalıştım. Kulaklarımı ve dokunma duyumu eskiye oranla daha çok kullandım.

Sonra kulaklarım kapalı birkaç gün yaşamaya çalıştım. Kardeşimle sürekli denemeler yapıyorduk. O konuşuyordu ben dudak hareketlerinden ne dediğini anlamaya çalışıyordum. Burada da gözlerimi aktif olarak kullanmaya başlamıştım. Öncelikle çok korktum. Romanın başkahramanı görme engelli. Göremeyen bir insanın duygularını yansıtamamaktan çekindim. Ama kitabı okuyup geri dönüş yapanların çoğu ilk olarak 'Daha önce görme engelli miydiniz?' diye sordular. Bu sorudan sonra anladım ki başarmışım. Bir de çok yoğun bir dönemdeyken kitabı yazdım. Gün boyu projelerle ilgileniyordum. Yorgun eve geliyordum ama yine de çoğu zaman gece yarıları, kitabı bitirmek için çalıştım."

Buğdaycı, ne olursa olsun hayallerden vazgeçmemek gerektiğini vurgulayarak, "Umut ettiğimiz dünyayı paylaşmaktan korkmamalıyız. Umut etmekten ve hayal kurmaktan korkmak, hastalıkların en büyüğüdür. Bu hastalığa kapılmamak gerekiyor." önerisinde bulundu.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile