Bayrampaşa Cezaevindeki "Hayata Dönüş Operasyonu"nda görev sınırlarını aştığı gerekçesiyle dönemin jandarma görevlisi 196 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuksuz sanık Mehmet Akgüç ile tarafların avukatları katıldı. Bir kısım tutuksuz sanıklar da Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı.
Mahkeme, Jandarma Genel Komutanlığından bazı sayfaları hiç okunaklı olmayan 3 sayfadan ibaret belge ile yine komutanlıktan tatbikat yapılıp yapılmadığına ilişkin tutanak bulunmadığına dair yazının geldiğini belirtti.
Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Mehmet Akgüç, 2000 yılının son ayında hastanede olduğunu, sonrasında birliğine gittiğini anlattı. Akgüç, gittiğinde birliğinin hazır durumda beklediğini ve Hasdal’a sevk edildiğini söyledi.
Arama ve kurtarma bölümünde görev yaptığını ve köpek uzmanı olduğunu ifade eden Akgüç, komutanlarının verilen görevin 'Hataya Dönüş Operasyonu' olduğunu söylediğini belirterek, "Cezaevinde açlık grevinde ve bitkisel hayatta olan mahkumları kurtararak, yeni bir cezaevine nakledilme' görevimizin olduğunu söyledi. Ben içeriye girmedim. Dışarıda kaldım. Gün sonunda da Hasdal’a döndük. Mahkumların araçlara binişlerinde bir tehlike olursa diye beklememiz söylendi. Yaralı ya da ölü birilerinin bizim olduğumuz yerden çıktığını görmedik." dedi.
Duruşmaya SEGBİS'le bağlanan tutuksuz sanık İdris Tataroğlu da olay tarihinde özel harekat taburunda üsteğmen olduğunu söyledi. Tataroğlu şu anda Sivas İl Jandarma Komutanı olarak albay rütbesiyle görev yaptığını belirtti.
Sanık Tataroğlu, olayda açlık grevlerinin bitmesi, mahkumların F tipi cezaevlerine sevki için görevlendirildiklerini ifade etti. Tataroğlu, üzerinden 19 senenin geçtiği olayla ilgili hatırlayabildiklerini anlatacağını ifade etti.
Ankara’dan Hasdal Kışlasına hareket ettiklerini anlatan Tataroğlu, "3-4 gün kışlada bekledik. Komutanımız insanların adaletli bir şekilde duruşmalara çıkması ve açlık grevlerini bitirmek için bu operasyonun yapıldığını söyledi. Sadece cezaevleri ile ilgili değil, Türkiye'nin her yerindeki olaylarla ilgili toplantı yaparız. O dönem sanatçılardan oluşan bir grup, cezaevine girerek, mahkumları vazgeçirmeye çalıştı. Arkadaşlarla aramızda 'İnşallah sanatçılar ikna eder' diye konuştuk. Mahkumlar bu durumu reddetti." diye konuştu.
- ''Yığınaklar ateşe verildi''
Komutanından, açlık grevi yapanların koğuşlardaki diğer insanlara zorla açlık grevi yaptırdığını duyduğunu aktaran sanık Tataroğlu, şunları söyledi:
"Operasyon kararı alındı, Bayrampaşa Cezaevine intikal ettik. İçeriye girince gardiyanlar tarafından görev yerlerimize götürüldük. Benim gittiğim yer idare bölümüydü. Demir parmaklıkların ardında yığınak yapıldığını gördüm. Yığınaklar ateşe verildi. Tüpler vardı, bu tüpler patladı. Sağa sola çekildik. Yoğun duman oluştu, 2-3 metre önümüzü göremiyorduk. Yoğun bir ateş dumanı vardı. Koridora giremedik. Bir bayan gardiyan, mahkumlar tarafından rehin alınmıştı. Mahkumlara 'Hiç kimsenin canına kast edilmeyecek, tahliyelerin sağlıklı yapılması için direnmeyin' anonsu yapılıyordu."
İdris Tataroğlu, gardiyanlardan terör örgütü PKK mensubu mahkumların bu eylemlere katılmayacaklarını duyduğunu dile getirerek, kendilerinden önce gaz maskeli birliklerin cezaevine gittiğini ve bunların kim olduklarını bilmediğini kaydetti.
Yanlarına toplumsal olaylara müdahale teçhizatı aldıklarını ve silahının olmadığını belirten sanık Tataroğlu, "Mahkumlar barikatları ateşe verdiler, sanırım tiner döktüler. Müthiş hızlı bir şekilde yandı. Tüpler alev topu gibi patladı. Yanımıza silah almamamızı komutanımız Burhan Ergin söyledi. Yoğun bir duman oluştu. Kimse görev yerine gidemedi. Çatıda sadece itfaiye ekipleri vardı. Yangına müdahale ediyorlardı. Önümüzü göremiyorduk. Kimsenin canına kast edilmeyecek diye anons yapılıyordu. Telsizlerle bu ortamda tahliye yapılamayacağını söyledik. Bunun üzerine cezaevinin dış duvarları kırılarak tahliyeler gerçekleşti. Ölü ve yaralıların tahliyesini cezaevinin kendi birlikleri yaptı. Biz yapmadık." dedi.
Mahkeme heyeti, sanık İdris Tataroğlu'nun savunmasının tamamlanmasının ardından duruşmayı erteledi.
- Davanın geçmişi
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanıkların 19 Aralık 2000'de Bayrampaşa Cezaevinde düzenlenen operasyonda görevli jandarma birliklerinde görev aldığı belirtildi.
Sanık olan dönemin 39 jandarma görevlisinin görev sınırlarını aşarak aşırı güç ve silah kullanıp faili belli olmayacak şekilde 12 kişinin ölümüne sebep oldukları 29 kişiyi de öldürmeye teşebbüs ettikleri belirtilen iddianamede, özellikle görev sınırları ve silah kullanma yetkilerinin aşılıp aşılmadığına, orantılı veya aşırı güç kullanılıp kullanılmadığına ilişkin delillerin değerlendirilmesinin mahkemeye ait olduğu ifade edildi.
İddianamede, ''Kanun hükmünü yerine getiren kişiye ceza verilmez'' hükmünü içeren TCK'nın 24. maddesi ile ''Meşru savunma ve zorunluluk halinde işlenen fiillerden dolayı ceza verilmez'' hükmünü düzenleyen TCK'nın 25. maddesinin 2. fıkrası da göz önüne alınarak, suç tarihinde jandarma görevlisi olan sanıkların ölen 12 kişi için ayrı ayrı 20 ile 25'er yıl arasında hapis cezası öngören ''görevin ifası sırasında kasten adam öldürme'' ile 29 mağdur için ayrı ayrı 9 ile 15'er yıl arasında hapis cezası içeren ''görevin ifası sırasında kasten adam öldürmeye teşebbüs'' suçlarından cezalandırılması istendi.
- 157 sanıklı ek iddianame düzenlendi
Yargılama devam ederken İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca olayla ilgili 12 maktul, 44 müşteki, 157 sanığın bulunduğuna ilişkin ek iddianame düzenlendi.
İddianamede, bu sanıkların "kasten öldürme" suçundan cezalandırılmaları talep edildi.
Yargıtay 5. Ceza Dairesince, bu iddianame ile Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyanın birleştirilmesine karar verildi. Dosyaların birleşmesi sonucunda sanık sayısı 196’ya yükseldi.
'Hayata Dönüş Operasyonu' Davası
Duruşmaya SEGBİS'le bağlanan ve olay tarihinde 'üsteğmen' rütbesiyle görev yapan şu anda Sivas İl Jandarma Komutanı olan Albay İdris Tataroğlu savunma yaptı 'Mahkumlar barikatları ateşe verdiler, sanırım tiner döktüler. Müthiş hızlı bir şekilde yandı. Tüpler alev topu gibi patladı. Yanımıza silah almamızı komutanımız Burhan Ergin söyledi. Yoğun bir duman oluştu. Kimse görev yerine gidemedi. Çatıda sadece itfaiye ekipleri vardı. Yangına müdahale ediyorlardı. Önümüzü göremiyorduk. 'Kimsenin canına kast edilmeyecek' diye anons yapılıyordu''