Hazine Ve Maliye Bakani Simsek Açiklamasi 'Cari Açik Yüzde 2.5'In Altinda Olacak'

Hazine Ve Maliye Bakani Simsek Açiklamasi 'Cari Açik Yüzde 2.5'In Altinda Olacak'

Hazine ve Maliye Bakani Mehmet Simsek, "Bu sene Orta Vadeli Program’da yüzde 3.1 cari açik öngörümüz var ama çok büyük ihtimalle cari açik yüzde 2.5’in altinda olacak" dedi.

Hazine ve Maliye Bakani Mehmet Simsek, Sakarya’nin Sapanca ilçesinde düzenlenen zirvede yaptigi konusmada, Merkez Bankasi’nin para politikasi konusunda önemli adimlar attigina dikkat çekti. Merkez Bankasi’nin geleneksel sikilasmaya gitmeyerek, seçici kredi sikilastirmasi politikasi uyguladigini söyleyen Bakan Simsek, "Ayrica miktarsal sikilasmaya gitti. Dolayisiyla faizin durdugu yere oranla para politikasi daha siki bir durumda. Onun da altini çizmek istiyorum. Tabii geçen sene Türkiye çok büyük bir deprem yasadi. Tedbirler alinmasaydi çok yüksek bir bütçe açigiyla karsi karsiya kalacaktik. Orta Vadeli Program’da milli gelire oran olarak yüzde 6.4’lük bir açik öngördük. Ama yilin sonunda daha yüksek gelir performansi sayesinde geçen sene biz açigi yüzde 5,2’de tutabildik. Bu açigin sadece 1,6 puani normal açik, geriye kalan yani açigin 3’te 2’sinden fazlasi aslinda depremle ilgili yaptigimiz harcamalardan kaynaklaniyor" dedi.



"Türkiye’nin büyüme potansiyeli güçlenecek"

Merkez Bankasi’nin elini güçlendirmek, orta vadede yapisal dönüsüm ve yapisal reformlar için mali alan olusturacaklarini ifade eden Bakan Simsek, soklara karsi da Türkiye’nin kirilganligini azaltacaklarina dikkat çekerek, "Türkiye’nin genel anlamda borçluluk oranina baktiginiz zaman yine gelismekte olan ülkelerin ortalamasinin yarisindan az. Türkiye’de özel sektör borcu, kamu sektör borcu, finansal sektörün borcu, reel sektörün borcu, hane halkinin borcu, toplam borcun milli gelire orani geçen sene yüzde 108. Bize benzer ülkelerde bu oran yüzde 255, dünyada ortalama yüzde 331. Bunu niye ön plana çikartiyorum? Çünkü su anda küresel ekonominin önündeki uzun vadeli en önemli sorunlarindan bir tanesi asiri borçluluktur. Küresel faizlerin yüksek seyrettigi bir dönemde yüksek borçluluk büyümenin önünde önemli bir engeldir. Demografik yani yaslanan nüfus da önemli bir engeldir. Türkiye’nin burada da önemli avantajlari var. Dolayisiyla geçici olarak büyümede yavaslama olabilir ama bizde hem büyüme potansiyeli güçlenecek hem de büyüme performansi dünyaya oranla orta uzun vadeli perspektifle çok güçlü bir sekilde seyretmeye devam edecektir" diye konustu.



"Siki maliye, siki para politikasi beraberinde kalici düsük cari açigi getirecek"

Bakan Simsek, açiklamasina söyle devam etti:

"Sürdürülebilir cari açik aslinda dezenflasyon programimizin ve yapisal dönüsümün bir çiktisi. Sürdürülebilir cari açiktan kastettigimiz cari açigin milli gelire oran olarak yüzde 2.5’in altina çekilmesidir. Bu bize rezerv birikimi imkani saglayacak. Peki bunu nasil yapacagiz? Az önce de söyledim. Siki maliye, siki para politikasi, beraberinde kalici düsük cari açigi getirecek. Altin ithalatinda bir normallesmeye dogru gidecegiz. Yenilenebilir enerjiyi önceliklendiriyoruz. Yurt içi petrol ve dogal gaz üretiminde artis var. Ve yeni bir sanayi politikasiyla birlikte Türkiye’yi katma deger zincirinde yukari çekerek, Türkiye’nin cari açigini kalici bir sekilde sürdürülebilir bir patikada tutma hedefimizi gerçeklestirecegiz. Cari açik, uzun vadeli baktigimiz zaman yüzde 4 civari son 20 yilda, geçen sene çok farkli degil ama ufak bir fark var. Altinin katkisi 2.3 puan yani yüzde 4’lük bir cari açigin yarisindan fazlasi altin ithalatindan kaynaklandi. Bu sene Orta Vadeli Program’da yüzde 3.1 cari açik öngörümüz var ama çok büyük ihtimalle cari açik yüzde 2.5’in altinda olacak."

"Nükleer santralin devreye girmesiyle birlikte disa bagimlilik büyük oranda azalmis olacak"

Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarindan bahseden Bakan Simsek, "Su an itibariyla Türkiye’de kurulu enerji kapasitenin yüzde 55’i yenilenebilir. Tabii yilin ilk aylarinda hidroelektrik santrallerinin devreye girmesiyle birlikte üretimdeki payi çok daha yüksek, yüzde 80’ler civari ama önümüzdeki 10 yil içerisinde yaklasik 100 milyar dolarlik yatirim olacak ve bunun sayesinde yenilenebilir pay artmis olacak. Nükleer de devreye girecek. Çünkü en son yapilan KOP 28’de nükleer enerji de temiz enerji kategorisinde siniflandirildi. Dolayisiyla nükleer santralin devreye girmesiyle birlikte disa bagimlilik büyük oranda azalmis olacak. Türkiye’de tabii son yillarda özellikle Karadeniz’de dogal gaz, Gabar’da ilave petrol üretimi var. Önümüzdeki yillarda belki ülkemizin yüzde 20-25 ihtiyacini Türkiye’den üretilen dogal gaz ve petrolden karsilayabilecegiz. Bizim su an itibariyla dogal gazda yerlilik payi yüzde 2’ler civarinda, petroldeki pay da en son geçen sene yüzde 5’in biraz üzerinde. Bunun yüzde 15-25 araligina çikmasi tabii ki çok önemli bir fark olusturacak. Ama bizim Orta Vadeli Program rakamlarimizda biz bu hususlari dikkate almadik. Dolayisiyla orta vadedeki, Orta Vadeli Program’daki cari açiktaki iyilesme tamamen makro ekonomik politikalarla iliskili olan iyilesmedir" seklinde konustu.



"Onlar kadar zengin degiliz"

Imalat sanayisinde Türkiye’nin iyi bir konumda oldugunu kaydeden Bakan Simsek, "Türkiye’nin kisi basina milli gelirine oranla imalat sanayine baktiginiz zaman aslinda Türkiye çok iyi bir konumda. Yani Avrupa Birligi gibi hatta Avrupa Birligi’nde en önemli sanayi üssü olan Almanya’ya oranla bile kisi basi milli gelire oranla daha yüksek bir imalat sanayi katma degerine sahibiz. Ancak onlar kadar zengin degiliz. Peki neden? Çünkü katma deger zincirinde arzuladigimiz yerde degiliz. O nedenle son 20 yildir Türkiye’de çok güçlü bir ekosistem insa ettik. Bu ekosistem sonuç vermeye basladi.

Önümüzdeki birkaç yil içerisinde bu sonuçlar çok daha netlesecek. Endüstri bölgelerinden teknoloji gelistirme bölgelerine, Ar-Ge merkezlerinden tasarim merkezlerine kadar Türkiye’de son 20 yilda muazzam bir gelisme var. Savunma sanayinde inovasyon ve teknoloji gelisir, oradan tabii ki diger alanlara sirayet eder. Bütün dünyada böyledir. Türkiye su anda çok güçlü bir sekilde savunma sanayiinde yüksek teknoloji ürünler üretiyor, ihraç ediyor ve su anda devam eden 854 tane proje var. Dünyada savunma sanayi ihracatinda geçen sene 11’inci siraya yükseldik. Çok büyük ihtimalle önümüzdeki yillarda ilk 5’e girmek tabii ki mümkün diye düsünüyoruz. Çünkü çok güçlü, çok hizli bir ivme var. Dünya sanayi üretiminde aldigimiz pay yükseliyor. Dünya ekonomisinden aldigimiz pay yüzde 1.1 civari sanayideki aldigimiz payin bunun biraz altinda olmasi aslinda katma deger zincirinde bir miktar daha yükselmemiz gerektiginin çok net bir göstergesi. Önümüzdeki dönemde tabii ki Ar-Ge’ye öncelik verecegiz. Ar-Ge harcamalarinin yüksek teknoloji sektörlerine baktiginiz zaman cirolarindaki payi yüzde 12’ye kadar yükseldi. Genel alanda Ar-Ge harcamalarimizin milli gelire orani yüzde 1.3-1.4 arasi ama bunu çok hizli bir sekilde yüzde 2’nin üzerine tasima konusunda da kararliyiz" ifadelerini kullandi.

"Ilave adimlar atacagiz"

Gayelerinin net ihracat katkisini pozitif yapmak oldugunu açiklayan Bakan Mehmet Simsek, "Bunun için de bir yapisal reform gündemimiz var. Beseri sermayenin güçlendirilmesi, yatirim ortaminin iyilestirilmesi, kamu maliyesinde reform, yesil ve dijital dönüsüm, sermaye piyasalarinin dezenfeksiyonla birlikte bu zaten dogal olarak gelisecek ama biz de ilave adimlar atacagiz. Bütün bunlar beraberinde ne getirecek? Verimlilik artisi geçecek. Türkiye’nin rekabet gücünü ve potansiyel büyümeyi artiracak. Dezenflansyona yardimci olacak. Çünkü verimlilik kalici cari açiktaki iyilesmenin ve dezenflasyonun ana motoru olmali diye düsünüyoruz. Peki bu program ise yariyor mu? Bir programimiz var, temennilerimiz var bu program çalisiyor mu? Evet. Program tam bir bizim planladigimiz çerçevede çalisiyor. Bazi alanlarda öngörümüzden çok daha iyi çalisiyor. Bu programin bir döngüsü var. Rasyonel politikalar ve yapisal reformlar beraberinde yatirimci getirecek" diye konustu.



"Türkiye’nin risk pirimi düsecek"

Bakan Simsek, konusmasina söyle devam etti:

"Türkiye’nin risk primi 600-700 baz puan araligindan hizli bir sekilde 300 baz puan civarina düstü. Bu program sayesinde bunun en az 150’lere inmesini bekliyoruz. Önümüzdeki bir iki yil içerisinde hedefimiz bu. Bunu piyasa belirliyor ama biz dogru isler yapacagiz. Dogru sonuçlar alacagiz, ikna edecegiz ve Türkiye’nin risk pirimi düsecek. Çünkü yurt disindan borçlandiginiz zaman veya size kaynak saglayan bankalar disaridan kaynak temin ettiginde fiyatlamada önemli degiskenlerden bir tanesi tabii ki ülkenin primidir. Türkiye geçen agustostan itibaren yani programin sekillenmesi ve yavas konusulmasiyla birlikte gelismekte olan ülkelere oranla çok daha iyi bir performans gösteriyor. Türkiye’nin getiri farklari risk primi gelismekte olan ülkelere göre çok daha hizli düsüyor. Bu da programin aslinda kredible oldugunu, programin ciddi sekilde ragbet gördügünü ve çalistigini gösteriyor."

"Kur oynakligi azaldi"

Ekonomide dengelenmenin basladigini da aktaran Bakan Simsek, "Kur oynakligi azaldi. Ekonomide dengelenme, konustugumuz bir konu. Tabii çeyrekler itibariyla açiklaniyor. Çok büyük ihtimalle bu senenin ilk çeyreginde net ihracatin katkisi pozitife dönüstü ama tabii iç talep ilk çeyrekte güçlü devam etti. Merkez Bankamizin da tespiti bu yönde. O nedenle ilave sikilasma adimlari atildi. Simdi biz bu yilin ikinci yarisindan itibaren iç talep yumusarken, dis talepteki toparlanmayla birlikte net ihracat pozitife dönecek. Büyümede yumusak bir süreç yasayacagiz, geçis yasayacagiz. Bir miktar yumusayacak ama büyüme makul düzeyde kalacak ve dezenfektan süreci baslamis olacak. Iç talebin büyümeye katkisi 10 puandan fazla, net ihracatta 6 puanin üzerinde asagi çekmis. Büyüme düsük sayilir Türkiye’nin son 20 yil ortalamasina göre ama bu büyümenin getirdigi ciddi bir enflasyonist baski var, ciddi bir cari açik baskisi var. Dolayisiyla ekonomide dengelenme basladi.

Programin çalistiginin en güzel göstergesi budur" ifadelerini kullandi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile