HDP MYK Toplantısı

ANKARA - HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, "Bütün Türkiye toplumunu sağduyulu, barıştan yana ve dayanışma içerisinde olmaya çağırıyoruz" dedi.

Bilgen, partisinin olağanüstü Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından genel merkezde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin birinci öncelikli gündeminin barış olduğunu, birkaç gündür çok daha büyük bedellerin ödendiğini ifade etti.

Bilgen, üzücü haberlerin yanı sıra alıkonulan gümrük memurlarının serbest bırakılması gibi sevindirici haberlerin de alındığını belirtti.

"Ne yazık ki Türkiye, birilerinin 400 vekillik hırsı ve hesabı uğruna kurban vermeye devam ediyor" diyen Bilgen, demokrasinin sadece seçimle gelmek olmadığını, aynı zamanda hukuka bağlı yönetmek, evrensel insan hakları değerlerine sadık kalmak olduğunu aktardı.

Ayhan Bilgen, şöyle devam etti:

"Eğer sonucu anlamsız bir seçime gidiyorsak, 1 Kasım seçiminin sonucu ne olursa olsun, siz cumhurbaşkanını başkan yapmakta ısrarlıysanız ve ne pahasına olursa olsun 400 vekil çıkartmanın hesabını veriyorsanız, bunu nasıl gerçekleştireceğinizi de kamuoyuna açıklamak zorundasınız. Daha çok ilçede, daha çok şehirde sıkı yönetim ilan ederek, insanların çocuklarının cenazelerini buzla ovarak kokmasını önlemeye çalışmasıyla mı 400 vekil çıkaracaksınız ya da Beypazarı'nda mevsimlik işçilerin kaldığı çadırların yakılması yoluyla mı 400 vekil çıkaracaksınız ya da daha fazla polisi, askeri kurban vererek mi başkan seçtireceksiniz? Bunu da kamuoyuna açıklamanız gerekiyor."

Her şeye rağmen, özellikle de barışın toplumsallaşmasının ne kadar zorunlu olduğunun bir kez daha altını çizmek istediğini söyleyen Bilgen, barışın toplumsallaşmaması durumunda sokağın linç psikolojine teslim olacağını belirtti.

"Bir tarafta asker cenazelerini almak için kendisini feda eden, canlı kalkan eden bir halk var, öbür tarafta otobüse binip, otobüste Kürt var mı diye arayan ve linç etmek isteyen bir psikoloji var" diyen Bilgen, bu psikolojinin Türkiye toplumuna bir şey kazandırmayacağını, aksine herkes için bu ülkeyi yaşanılmaz kılacağını ifade etti.

Bilgen, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Halkın bu konuda duyarlı olmasını, dayanışma içinde olmasını ve bugünkü mağduriyetin bir daha tekrarlanmaması için yeni linçler, yeni bina işgalleri, yeni katliam girişimleri olmasın diye de bütün Türkiye toplumunu sağduyulu, barıştan yana ve dayanışma içerisinde olmaya çağırıyoruz. Her yerde bir an önce hukuka bağlı kalınarak, hukuka sadakat gösterilerek, sivillerin hayatını önemseyen bir yaklaşım içerisine dönülmesi çağrısı yapıyoruz. Türkiye'nin batısında bir iç savaşı körükleyecek, toplumsal çatışmayla, geri dönüşü olmayan bir noktaya hepimizi götürecek yerden bir an önce geri dönülmesi çağrısını yapıyoruz."

- "Kars milletvekilimiz hakkında yalan habere başvuruldu"

Bilgen, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı.

Bazı gazetelerde HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı eleştiren manşetlerin atılması hatırlatılarak bu yöndeki değerlendirmesi sorulan Bilgen, bir taraftan "medyaya yönelik linç girişimleri, tahammülsüzlüğü ve saldırıları eleştirirken, bazı medya organlarının, tam da darbe dönemlerinin tetikçi üsluplarına" şahit olduklarını savundu.

Buradan bir siyasi rant ummaya çalışmak, hayatını kaybeden asker ve polisler dolayısıyla bir siyasi partinin genel başkanını manşete taşımak ve hedef göstermenin savaş tetikçiliği olduğunu savunan Bilgen, Türkiye'nin, böyle gazeteleri, gazetecileri, gazeteciliğin bu hale düşürülmesini çok gördüğünü kaydetti.

HDP Kars Milletvekili Şafak Özanli hakkında da yalan habere başvurulduğunu öne süren Bilgen, "Milletvekilimizin yanındaki grupla barış çadırını ziyarete gidişini 'örgüte erzak taşıyormuş' gibi haberleştiren ve bunu gün boyu, tekzibi de dikkate almayarak, yalan haberden medet umarak devam ettirenlere de hatırlatmak istiyoruz ki insanlar oraya barışı korumak için, askerler, polisler, çocuklarımız ölmesin, kimse linç edilmesin diye gidiyorlardı. Yanlarındaki 40 ekmek, iki kasa domates, birkaç kilo çay ve şeker. Sanki bir güvenlik ihlaliymiş gibi haberleştirilerek kriminalize edilmeye çalışılıyor. Bundan medet ummak ve toplumda çatışmayı, gerilimi tırmandıracak haberler yoluyla oy devşirmeye çalışmanın kendisi de aslında medya etiği sorunudur" görüşünü aktardı.

- "Siyasete düşen görev, savaşı durdurmaktır"

Başka bir gazetecinin, "MYK'da, HDP'nin PKK ile mesafesini keskinleştirmeye yönelik herhangi bir karar alındı mı? Halkın HDP'ye bu konuda büyük tepkisi var" sorusu üzerine Bilgen, şöyle konuştu:

"Biz tam da mesafemizi, pozisyonumuzu hiçbir asker, polis, genç, çocuk, masum insan ölmesin diye siyasi riski de göze alarak her türlü sorumluluğu üstlenerek taşın altına sadece elimizi değil başımızı da koyarak zaten barış konusundaki kararlı tavrımızı devam ettiriyoruz. Savaş dediğiniz şey, canınızın istediği zaman çıkaracağınız, istediğiniz zaman durduracağınız ve kimden kaç kişinin öleceğine karar vereceğiniz bir iş değildir. Ankara'da hamasetle siyaset yapanlar, tam da Dağlıca'nın, Iğdır'ın, hayatını kaybedenlerin sorumlularıdır. Siyasete düşen görev, savaşı durdurmaktır. Savaşı durduracak bir siyaset dilini, kararını, inisiyatifini almaktır. Dolayısıyla biz bugüne kadar da bu savaş olmasın diye nasıl çabaladıysak, bu savaş dursun diye de aynı çabayı sarf edeceğiz. Aynı kararlılıkla hem barışı, aynı zamanda onun ayrılmaz bir parçası olan demokrasiyi inşa etmek için çaba sarf edeceğiz."

- "Birçok ilde koruma talebiyle ilgili girişimde bulunduk"

Partiye yönelik saldırılar konusunda hükümetle bir temasın olup olmadığı ve güvenlik önlemlerinin artırılıp artırılmayacağı sorusuna da Bilgen, birçok ilde koruma talebi konusunda girişimlerde bulunduklarını belirtti.

Meclis'in toplanması konusunda da çağrılarının olduğunu aktaran Bilgen, şunları kaydetti:

"Meclis'in toplanmamasının ne kadar büyük bir ayıp olduğunu, ulusal kurtuluş savaşında sırasında bile toplanarak savaşı yöneterek bir irade ortaya koyan, bu konuda siyasetin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyan bir Meclis'in savaş dolayısıyla tatilde olmasını anlamakta zorlanıyoruz."

Seçimin yeni bir ders olacağını düşündüklerini dile getiren Bilgen, "7 Haziran'daki dersi, mesajı almayanlar, 1 Kasım'ı engelleyerek, zorlaştırarak, iradenin sandığa yansımasını imkansızlaştırarak hedeflerine ulaşmayı düşünüyorlarsa, bu böyle olmayacak. Halk, yaşamına, diline, inancına, kimliğine, barışına ve ortak vatanında özgür yaşama iradesine ne kadar sahip çıkıyorsa, sandıkta oyuna da sahip çıkacak. Bu hevesle ne yazık ki çok insanımızı kaybedeceğiz. Bunu çok ağır bir biçimde öğreneceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile