Yüksekdağ, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada İç Güvenlik Paketi ve başkanlık sistemine yönelik eleştirilerde bulundu.
İktidarın yasama faaliyetleriyle hak ve özgürlük mücadelesi yürüten bütün kesimleri karşısına alma kararlılığı içinde olduğunu ifade eden Yüksekdağ, "Artık iki taraf var. Bir tarafta baskı, otoriter rejim ve sermaye politikalarının güçlendirilmesine odaklanmış iktidar, diğer tarafta emeğiyle geçinen, hak ve özgürlük talep eden toplumun bütün muhalif kesimleri" diye konuştu.
Yasa tasarısının TBMM Genel Kurulu'nda bir hafta daha ertelenmesinin ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun paketin çıkarılacağına ilişkin kararlılığının AK Parti'nin baskı politikasında ne kadar ısrarcı olduğunu gösterdiğini dile getiren Yüksekdağ, bu zihniyetin sorumsuzluk olduğunu söyledi.
Davutoğlu'nun bütün muhalif kesimlere vade biçtiğini ifade eden Yüksekdağ, "Başbakana sesleniyorum, bu paketi çekmek için daha bir haftanız var. Bu bir haftada çok iyi düşünün, tartışın, paketin önünü, sonunu iyi hesaplayın ve demokratik muhalefeti dikkate alın, paketi geri çekin" dedi.
Yüksekdağ, paketin halkın güvenliğinden başka her şeye hizmet ettiğini öne sürerek, paketin siyasetin merkezine yerleştirilmesiyle baskıcı ve otoriter rejimin muhalefet karşısında korunmasının amaçlandığını iddia etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın paketin seçim güvenliği için çıkarılacağını söylediğini anımsatan Yüksekdağ, "Asıl bu paketi çıkarırsanız seçimin güvenliğini de halkın güvenliğini de tehdit eder, saldırı altında bırakırsınız" dedi.
-"Darbecilerden ne farkınız var?"
Seçimden önce devlet baskısıyla demokratik siyasetin önünün tıkanmak istendiğini belirten Yüksekdağ, şunları söyledi:
"Seçimlerin ve demokratik tercihlerin önünün açılabilmesi, demokratik ortamda seçime gidilmesi için güvenlik paketinin derhal geri çekilmesi gerekiyor. Bu baskı paketi Türkiye'nin en önemli sorunlarından olan barış ve çözüm getirilmesine de asla hizmet etmiyor. Bu paket çözüm karşıtıdır, barış karşıtıdır. Kendi halkına savaş ilan eden paketin ve bu pakete dayanarak yürütülen siyasetin barışın önünü açacağına kim inandırabilir bizi? Bu paket sadece hareket halindeki dinamik mücadele güçlerini değil, harekete geçmeyi düşünen ve isteyen halk kesimlerini de tehdit ediyor. Bu paketin çıkarılması toplumu felç etme saldırısıdır. Toplumu ucu sonu belli olmayan karanlık koridora sokuyorlar.
Bu paket, taşları bağlayıp köpekleri salma paketidir. Bütün Türkiye toplumunun haksızlık, hukuksuzluk, çeşitli saldırı politikaları karşısında elini kolunu bağlamak, diğer taraftan bütün saldırı odaklarını serbest bırakmak anlamına geliyor. Bu paket uygulamaya geçtiği andan itibaren üniforma taşıyan her kolluk gücü kendisini hem devlet hem savcı hem hakim yerine koyup halka istediği zulmü gerçekleştirebilme olanağına sahip olacak. Bundan sonra polisin ve karanlık güçlerin işlediği her suçun sorumlusu AKP hükümeti ve saraydakidir. Bu ısrarı böyle anlıyoruz. Dökülecek her kanın sorumlusu, yanan her canın sorumlusu AKP hükümetidir. AKP bugün başka bir sıkıyönetim uygulamasıyla halkın karşısına çıkıyor. Sizin darbecilerden ne farkınız var?"
Yüksekdağ, Başbakan Davutoğlu'nun "Paketin neresi AB standartlarına aykırı, söyleyin" dediğini anlatarak, "Siz güvenlik paketiyle AB ülkelerinin güvenlik kriterlerini kıyaslayacağınıza kendinizle o ülkelerdeki demokrasi kriterlerini kıyaslayın" dedi.
Polise silah kullanma yetkisinin 2007'de verildiğini belirten Yüksekdağ "O zamandan bu yana yaşanan ölümler yetmemiş, 183 yurttaşımızın katledilmesi yetmemiş, daha fazlasını istiyorlar. Saraydaki, sigaranın zararlarıyla uğraştığı kadar biraz da biber gazının, merminin zararlarıyla uğraşsın. Sigara öldürür, zararlıdır ama bu güvenlik paketi de topluma zararlıdır, öldürür" diye konuştu.
-"Milletvekili siparişi vererek..."
Figen Yüksekdağ, iktidarın tekçiliği ve otoriterliği güçlendiren ne varsa Meclis gündemini o yöne kilitlediğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Biz genel seçime gittiğimizi sanıyorduk, saraydaki zat uyardı 'aslında başkanlık sistemi oylanacak' diye. Böyle bir çarpıtma olamaz. Toplumu bu yörüngenin etrafında dolaştırmaya çalışıyorlar. Genel seçimde halk vekilini seçecek. Kimse başka hevesler içine girmesin. Sarayda yatmak bazen güzel, hoş rüyalar görmeye sebebiyet verebilir ama saraydaki gerçekle toplumdaki gerçek aynı değildir. Bunun yanında milletvekili empoze etmeye çalışıyor. 400 milletvekili istiyor. Halka milletvekili siparişi vererek başkanlık sistemi çıkaracağını sanan bir zihniyet var karşımızda. Başkanlık sistemiyle antidemokratik uygulamaların daha ileri gitmesine izin vermeyeceğiz. Bizim programımızda tekçiliğin, otoriterliği güçlendirmenin ve başkanlık sisteminin yeri yok."
- Muhalefete eleştiri
Muhalefetin de kendi rolünü unuttuğunu ve HDP'ye karşı muhalefet ettiğini dile getiren Yüksekdağ, "AKP'ye karşı adına layık muhalefet yapmayı başarsaydınız, Türkiye bu durumda olmazdı, böyle büyük belalarla boğuşuyor olmazdı. AKP hükümetinin başımızda sulta kurma sürecine gelmesinin sorumlusu aynı zamanda kifayetsiz muhalefettir. HDP ile uğraşmak değil anamuhalefetin görevi. HDP'yi engelleyen her müdahale AKP'yi güçlendirmek demektir" dedi.
Yüksekdağ, mevcut parlamenter sisteme de başkanlık sistemine de mecbur olmadıklarını dile getirerek, yerel meclis ve yönetimlerle güçlendirilmiş parlamenter sistem için mücadele edeceklerini, halkın kendisini yöneteceği modeli inşa etmenin mümkün olduğunu söyledi.
Soma'daki maden faciasında yaşamını yitiren madencilerin unutulduğunu belirten Yüksekdağ, kazadan sonra işsiz kalan madencilerin de tazminatları verilmediği için bugün Meclis'in önünde eylem yaptığını belirtti.
Yüksekdağ, "Bu utanç görüntüsüdür. Siyasi iktidar bu tablodan utanmayı bilmiyor" diye konuştu.
Hdp Tbmm Grup Toplantısı
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, İç Güvenlik Paketi'nin toplumu sonu belli olmayan karanlık koridora sokacağını savunarak, "Başbakana sesleniyorum, bu paketi çekmek için daha bir haftanız var. Bu bir haftada çok iyi düşünün, tartışın, paketin önünü, sonunu iyi hesaplayın ve demokratik muhalefeti dikkate alın, paketi geri çekin" dedi.