HDP Sözcüsü ve Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir, 'Bu ülkede bir cunta kalkışması oldu. Hepimiz tanıklık ettik. Cunta kalkışması ve 15 Temmuz gecesi yaşananlar ne kadar gerçekse, bu cunta kalkışmasından AKP'nin tüm kurmaylarının haberdar olduğu da en az o kadar gerçektir.' dedi.
Baydemir, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, gündemdeki konuları değerlendirerek, toplantıya katılan KESK ve DİSK'e bağlı sendika temsilcilerine teşekkür etti.
Osman Baydemir, HDP'nin emeğin sesi ve emeğin sömürülmesinin karşısında duran yegane engellerden bir tanesi olduğunu öne sürdü.
HDP'ye siyaset yapma yasağı getirildiğini belirten Baydemir, 'Bu kürsüde yapmış olduğu konuşmalardan dolayı milletvekillerimize siyaset yasağı getirilmek suretiyle, Cumhuriyet tarihinin en büyük siyasi tasfiye operasyonu gerçekleştirilmek isteniyor.' ifadelerini kullandı.
Dokunulmazlıklara ilişkin tartışmaların başlamasının hemen ardından, fezlekelerin oluşturulduğunu anlatan Baydemir, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve eski HDP Van Milletvekili Figen Yüksekdağ hakkında hazırlanan fezlekelerden örnekler verdi.
HDP Tunceli Milletvekili Alican Önlü'nün aracının durdurulup aranması sırasında yaşananları anımsatan Baydemir, 'Bu Meclis'in haysiyeti, 15 Temmuz'da bir saldırıya maruz kaldı. Bir diğer saldırı dokunulmazlıkların kaldırılmasıydı. Bir diğer haysiyet saldırısı eş başkanlarımızın, milletvekillerimizin gözaltına alınmasıydı. O günden bugüne her gün bu saldırı devam ediyor. Meclis Başkanı oturmuş, bunları ancak izlemekle yetiniyor.' dedi.
- 'Demirtaş'ın sabit ikametgahı mı yok?'
Son dönemde yargıda 'damatlar içtihadı' oluşmaya başlandığını ve damatların tutuksuz yargılandığını savunan Baydemir, şöyle devam etti:
'Hukuk fakültesini okuyanlar bunu damatlar içtihadı diye bir yere not edeceklerdir. Tutuksuz yargılanmak bir hukuk ilkesidir. İki durum ile karşı karşıyayız. Şahsa göre uygulanan bir hukuk var ya da bir tehdit ve şantaj var. Damatların sabit ikametgahı vardı da her gün evine gittiğimiz Selahattin Demirtaş'ın, Ahmet Şık, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak'ın, şu anda cezaevinde bulunan yüzlerce yöneticimizin, sendikacının, emekçinin sabit ikametgahı mı yok?'
AK Parti Hükümeti'nin 150 bin emekçinin elinden ekmeğini aldığını ileri süren Baydemir, şu ana kadar KESK'e bağlı tüm sendikalardan 3 bin 249 üyenin ihraç edildiğini, bunların 330'unun sendika yöneticisi ve amacın sendikasız bırakmak olduğunu kaydetti.
Baydemir, 'Bu ülkede bir cunta kalkışması oldu. Hepimiz tanıklık ettik. Cunta kalkışması ve 15 Temmuz gecesi yaşananlar ne kadar gerçekse, bu cunta kalkışmasından AKP'nin tüm kurmaylarının haberdar olduğu da en az o kadar gerçektir.' değerlendirmesini yaptı.
- 'İkisinin el ele verip, devlete sızdıklar çok açık ve nettir'
HDP'li Baydemir, vatandaşlıktan çıkarma gündeminin amacının terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye iadesini önlemek olduğunu savundu.
Baydemir, şunları söyledi:
'Cemaat nasıl büyüdü? Kim cemaati büyüttü? 14 yıllık ortaklık dönemi içerisinde neler yaşandı? Defalarca bu salonda, meydanlarda kamuoyu ile paylaştım. AKP mi cemaate sızdı yoksa cemaat mi AKP'ye sızdı? Yani kim kime sızdı tartışmasından bağımsız olarak ikisinin el ele verip, devlete sızdıkları çok açık ve nettir. O sızmadan sonra kayıkçı kavgası başlıyor.'
Katar ile bazı ülkelerin yaşadığı krize de değinen Baydemir, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Bu, 'Katar sana söylüyorum Erdoğan sen anla' krizidir. Eğer bu politika devam ederse, bunun faturası bu ülke için çok ama çok ağır olacaktır. Yarın öbür gün bu ülkenin, Lahey Adalet Divanı'nda sanık sandalyesine oturmasını istemiyorsanız, bu selefi örgütlerle olan politikayı bir an önce terk etmekle mükellefsiniz.'
HDP TBMM Grup Toplantısı
Parti Sözcüsü Baydemir: 'Bu ülkede bir cunta kalkışması oldu. Hepimiz tanıklık ettik. Cunta kalkışması ve 15 Temmuz gecesi yaşananlar ne kadar gerçekse, bu cunta kalkışmasından AKP'nin tüm kurmaylarının haberdar olduğu da en az o kadar gerçektir' 'Son dönemde yargıda damatlar içtihadı oluşmaya başladı. Damatlar tutuksuz yargılanıyor' 'Damatların sabit ikametgahı vardı da her gün evine gittiğimiz Selahattin Demirtaş'ın, Ahmet Şık, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak'ın, şu anda cezaevinde bulunan yüzlerce yöneticimizin, sendikacının, emekçinin sabit ikametgahı mı yok?'