Dünya çapında pazarı 635 milyar doları bulan “helal gıda” pazarında, Müslümanların daha kolay ulaşabilmeleri için Yahudilerin uygulamakta olduğu “koşer” sistemi üzerinde çalışılıyor. İstanbul Ticaret Odası (İTO), Köln'de düzenlenen “ANUGA Gıda Fuarı” çerçevesinde Helal Gıda Semineri düzenledi. İTO Başkan Yardımcısı Dursun Topçu, helal gıda kavramının üretimde kullanılan yardımcı madde, hammadde ve ana maddenin, İslam dini tarafından “helal” kabul edilen maddeler olarak kabul edildiğini belirterek, “Helal gıda ürünün İslami kurallara uygun olduğunu gösterir. Araştırmalara göre dünyada helal gıda ürünlerini tüketen yaklaşık 2 milyar tüketici var. Bu tüketicilerin 10 milyonu Amerika'da, 30 milyonu Avrupa'da, 350 milyonu Afrika'da, 950 milyonu Asya ve 350 milyonu Orta Doğu'da yaşıyor” dedi.
Topçu, helal gıda pazarının Müslüman olmayan ülkelerde de büyümekte olduğuna dikkat çekerek, Avrupa'da 67 milyar dolarlık değere sahip sektörün diğer ülkelerdeki gelişimine örnek olduğunu söyledi. Topçu, mevcut helal gıda ticaretinin de dünya helal gıda pazarının sadece yüzde 10'unu karşıladığına işaret etti. Pazarda yüzde 90 karşılanamayan bir talep olduğunu vurgulayan Dursun Topçu, bir ürünün helal gıda sertifikasına sahip olmasının uluslararası pazarda kendisine yer bulacak anlamına gelmediğini belirterek, “Helal ürünler kalite güvenilirlilik paketleme ve etiketleme açısından evrensel standartları yakalayamıyor. Müslüman ülkelerde üretilen çok sayıda ürün bu standartları yakalayamadığı için markalaşamıyor” diye konuştu.
Dünyadaki helal gıdayla ilgili en önemli problem olarak “helalin yorumunda bir birliğe varılamamış olması”nı gösteren Topçu, şunları kaydetti: “Önce bu birliğin sağlanması gerekiyor. İslam Konferansı Teşkilatı ortak bir helal ürün ve gıda standardı oluşturmak için bir alt komisyon kurdu. Bu komisyonun sekreteryası Türkiye'ye verildi. Kurulan komisyonda Türkiye'yi TSE temsil ediyor. Helal gıda sadece Müslüman tüketiciler için önemli değil. Araştırmalara göre Hollandalılar da helal gıdaya yoğun talep gösteriyor.”
Türk Standartları Enstitüsü'nden (TSE) Nihal Sayar da, dünyada helal gıda sertifikalarının vakıf, dernek ve sivil toplum örgütlerinin verdiğini sadece Malezya'da bu sertifikalandırma işinin kamu kuruluşu tarafından yapıldığını kaydetti. Dünyada Helal Gıda Sertifikası bulunan ülkelerden bazılarını ABD, Almanya, Avustralya, Brezilya, Arjantin, Çin, Hollanda, Yeni Zelanda olarak sıralayan Sayar, bu konuda 13-16 ekim tarihlerinde İstanbul'da bir toplantı düzenleneceğini bildirdi. Sayar, 'Helal Gıda Sertifikası' verme konusunda TSE'nin çalışmalarını sürdürdüğünü de sözlerine ekledi.
Türkiye'de uluslararası akredite olmuş Helal Gıda Sertifikası veren tek kuruluş olan Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Hüseyin Büyüközer de, helal gıda arayışlarını sürdüren Müslümanların, Yahudilerin uygulamakta olduğu Koşer sistemini incelediklerini belirtti. Büyüközer, İslam dünyasında helal sertifikalama işinin öncülüğünü Malezya ve Endonezya'nın yaptığını kaydetti.
Koşer, Musevilik dinine göre, yenilmesi ve kullanılmasında dinen bir sakınca bulunmayan helal ürünlere deniyor. Musevilik dinine göre; yenilmesi serbest olan ve haram olan hayvanların listesi Tevrat'ta verilmiş. Karada yaşayanlardan geviş getiren ve çift tırnaklı olan hayvanların yenmesi serbest, bu özelliği taşımayanlar ise yasak. Ek olarak tavşan ve deve eti yasaklar arasında. Her türlü böcek, sürüngen ve kemirgenin yenilmesi, kabuklu deniz hayvanların (Midye, İstiridye) ve ahtapot, kalamar, ıstakoz, karides gibi ürünlerin tüketilmesi dinen sakıncalı. Yenilebilir hayvanların da kesimini yapacak olan Şohet, gerekli eğitimi almak, keseceği hayvanın anatomisini iyi tanımak ve Hahamlık diplomasına sahip olmak zorunda. Museviliğe göre etli ile sütlü gıdaların aynı anda yenilmesi, aynı kaplarda pişirilmesi de yasak. Etli bir yiyecek yenildikten sonra belirli bir süre sütlü bir yiyecek veya türevi de yenemiyor. Bu yüzden, İsrail'deki Mc Donalds'larda milkshake ve cheeseburger satılmıyor.
Helal Gıda pazarı hızla büyüyor
13-16 ekim tarihlerinde İstanbul'da yapılacak uluslararası toplantıda farklı açılımlar ele alınacak.