HES'te doğruyu kim söylüyor

TBMM'ye sunulan "Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı", doğal sit alanı ilan edilen ye...


TBMM'ye sunulan "Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı", doğal sit alanı ilan edilen yerlerin statüsünü sonlandırarak HES barajlarının önünü açan düzenleme için "HES'lerle alakası yok" açıklaması yapan Çevre ve Orman Bakanlığı'nı yalanlıyor. Tasarının "izinleri" düzenleyen 15. maddesinde yer alan hükümler, koruma alanlarında HES ve maden ocaklarına nasıl izin verileceğinin rotasını çiziyor. Doğa Derneği yetkilileri, 15. maddenin HES'ler ve maden ocakları için düzenlendiğini savunuyor.
HES'ler ve maden ocaklarına verilecek izinler, "korunan alanlar" ile "tabiatı koruma alanları, yaban hayatı koruma sahaları, gen koruma alanları ve korunan alanların mutlak koruma bölgeleri" şeklinde iki bölüm olarak sınıflandırılıyor. Doğal sitlerin de içine girdiği "koruma alanları" için izin verme yetkisi Çevre ve Orman Bakanlığı'nda olacak. Bakanlık koruma alanlarında izinleri uzun devreli gelişme planına uygun olarak verebilecek. İzne ilişkin uygulamalar bakanlık tarafından denetlenecek. 

İzni Bakanlar Kurulu verecek
Yürürlükteki kanunlara göre kritik alanlara HES ve maden ocağı gibi izinler hiçbir kurum tarafından verilemiyor. Ancak yeni tasarıya göre, bu alanlarda HES ve maden ocakları kurulmasına ilişkin izinleri artık Bakanlar Kurulu verecek. Verilen izinler 29 yılı geçemeyecek. Bakanlar Kurulu uygun görürse bu süreyi 49 yıla uzatabilecek.
Doğa Derneği yetkilileri, bu düzenlemelerin doğrudan HES'lere yönelik olduğunu, Bakanlar Kurulu kararıyla da doğal sit alanlarının ötesinde asla müdahale edilemeyecek tabiat alanlarına bile HES ve maden ocağı yapılabileceğini savundu.
Dernek yetkilileri, tasarının yasalaşması halinde 2 binden fazla HES santralının Türkiye'nin bütün koruma alanlarını ve diğer doğal alanları şantiyeye çevireceğini savundu.


Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile