Tutuklu sanık Fatih Hilmioğlu, bu davada anlamakta zorluk çektiğini ileri sürdüğü bazı konuları belirtmek istediğini söyledi. Bilim insanı olduğunu dile getiren Hilmioğlu, "Hukuk da bir bilim dalıdır. İnsanlık tarihi boyunca bilimin gelişmeye devam etmesi kolay olmamıştır. Gelişmenin önderleri işkencelerle, ölüm cezalarıyla karşılaşmışlardır. Hukukun da gelişmesi zaman zaman çok acı veren süreçlerden sonra gerçekleşebilmiştir. Bir tutuklunun 18.5 ay sonra savunmasını verebilmesi, temel insan haklarına dayalı, eşitlikçi, evrensel çağdaş hukuk kurallarıyla nasıl bağdaşabilir?" ifadesini kullandı.
2000 yılından 6 Ağustos 2008 tarihine kadar İnönü Üniversitesi Rektörlüğü yaptığını belirten Hilmioğlu, kısa hayat hikayesini anlattı. Hilmioğlu, "Yürütme organının başı Cumhurbaşkanı'dır. Cumhurbaşkanı bana 4 üniversitenin rektörlüğünü emanet etti. Yürütme organını ortadan kaldırmaya teşebbüs etmekle suçlanıyorum, devlet koruması altındayım. Bu akılla, mantıkla bağdaşır mı?" diye konuştu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Cumhuriyet Çalışma Grubu'na ilişkin iddialara ilişkin açıklama da yapan Hilmioğlu "İddianamede benim CÇG ile irtibatım olduğuna ilişkin hiçbir somut delil yoktur." iddiasında bulundu.
2003 yılının sonlarından 2004 yılının ortalarına kadar ülke gündemini YÖK yasa taslağının meşgul ettiğini anlatan Hilmioğlu, bu konuda rektörler ile birlikte dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i, dönemin MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç'ı, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ı ziyaret ettiklerini anlattı. YÖK yasa tasarısından duydukları kaygı ve beklentilerini aktarmak üzere 19 Eylül 2003 tarihinde dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Erguygur'u ziyaret ettiklerini anlatan Hilmoğlu iddiaları özetle şöyle yanıtladı: "İddianamede Cumhuriyet Çalışma Grubu'nun (CÇG) kuruluş tarihinin 3 Aralık 2003 olduğu, CÇG'nin bir faaliyeti olarak Sarıkız Darbe Planı'nın ise 6 Aralık 2003 tarihinde kaleme alındığı iddia ediliyor. 2.5 ay önceki rektörlerle JGK'yi ziyaretimizin CÇG'nin bir faaliyeti olduğuna ilişkin iddianın doğru olması zamanlama, fiilen ve mantiken mümkün değildir."
ANA DAVADA KCK DOSYASININ SURETİ DE İSTENDİ
Öte yandan, Ergenekon ana davasının 26 Ekim 2010 tarihinde görülen 164'üncü duruşmasında yapılan ve sonra değerlendirilmesi kararlaştırılan taleplere ilişkin karar da açıklandı. Tutuklu sanıklardan eski Yüzbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk'ün talebini yerinde bulan mahkeme heyeti, Diyarbakır'da görülen 7 bin 500 sayfalık KCK dava dosyası ile eklerinin taranarak birer suretlerinin dijital ortamda gönderilmesinin istenmesine karar verildi.
Ayrıca, Aralık ayında yasalaşması beklenen elektronik kelepçe uygulamasından muaf tutulması yolunda tutuklu sanık Veli Küçük tarafından yapılan taleple ilgili olarak da bir karar verilmesine yer olmadığına hükmedildi. Kararda, Danıştay saldırısına ilişkin daha önce Sıhhiye Orduevi Müdürlüğü'nden istenen, içinde güvenlik kamera kayıtlarının da bulunduğu bilinen harddiskler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması da kararlaştırıldı. Buna göre harddiskler üzerinde inceleme yapılarak 16-17 Mayıs 2006 tarihlerine ait görüntülerin harddisk içerisinde olup olmadığının belirlenmesine de karar verildi.
Aynı davanın 161'inci duruşmasında tutuklu sanıklar Doğu Perinçek, Mehmet Demirtaş ve avukat Vural Ergül'ün sarf ettikleri sözlerle ilgili olarak Silivri Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına karar verildi. Ayrıca 26 Ekim 2010 tarihli duruşmada mahkeme heyetine doğru yürüyüp parmak sallayan tutuklu sanık Veli Küçük hakkında da sarf ettiği sözler nedeniyle Silivri Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunulması karara bağlandı.
