Hırvatistan`ın Eski Cumhurbaşkanı Mesiç`ten Aa`ya Demeç:

Hersek`in varlığının garantörüdür.

Birileri Bosna-Hersek`in bir parçasını ayırmak isterlerse, garantör müdahale etmek zorundadır. Büyük Sırbistan`ın kurulmasını hala düşünenler bu yanılmadan vazgeçecek`` -``Dayton Antlaşması ile saldıranlar ve işgalciler kazanan taraf oldu

Bu yüzden Dayton Antlaşmasını geliştirmek, ülkeyi (Bosna-Hersek) işlevsel bir yapıya kavuşturmak lazım`` -``Türkiye bu topraklarda savaşın durdurulmasında büyük rol oynamıştı

Türkiye şu anda büyük güçtür, Dayton Antlaşması`nın geliştirilmesinde çok önemli işler yapabilir`` -``Türkiye dahil olmak üzere, Avrupa`nın güneydoğusunun tamamı AB`ye girmek zorunda. Türkiye`nin yeri Avrupa`dır`` -``Bosna-Hersek`te Hırvatlar adına üçüncü entiteye gerek yok, hatta bu iki entiteyi de (Sırp ve Boşnak-Hırvat) kaldırmak gerekir`` (fotoğraflı-görüntülü) SARAYBOSNA - 05.11.2011 - Ömer Çetres/Zlatan Kapiç - Hırvatistan`da 2000-2010 arasında iki dönem Cumhurbaşkanlığı yapan Styepan Mesiç, Bosnalı Sırp lider Milorad Dodik`in ``ayrılıkçı söylemleriyle ilgili, ``Hırvatistan, Bosna-Hersek`in varlığının garantörüdür. Birileri Bosna-Hersek`in bir parçasını ayırmak isterlerse, garantör müdahale etmek zorundadır. Büyük Sırbistan`ın kurulmasını hala düşünenler bu yanılmadan vazgeçecek`` dedi

Tarihe eski Yugoslavya`nın son cumhurbaşkanı olarak geçen, Hırvatistan`da ilk Başbakan olan, 2000-2010 yıllarında ise iki dönem üst üste Cumhurbaşkanı olarak görev yapan Mesiç, AA muhabirine Türkiye`nin Balkanlar`da barış adına yürüttüğü çabaları ve bölgesel gelişmeleri değerlendirdi

Mesiç, kendisinin de ``onursal başkanlığını`` yaptığı merkezi Saraybosna`daki Boşnak, Hırvat ve Sırp entelektüellerden oluşan Uluslararası Hümanistler Ligi`nin geçen ay Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu`nu ``21. yüzyılın lideri`` ödülüne layık görmesiyle ilgili soru üzerine, şahsen tanıdığı Davutoğlu`nun, siyasetçi olmasının yanı sıra kendisini çok iyi yetiştirmiş bir ``entelektüel`` olduğunu vurguladı

Davutoğlu`nun diyalog kültürünün genişlemesi için büyük çaba harcadığını ifade eden Mesiç, ``Kendisi dünyadaki barış süreci ile ilgileniyor. Yani sadece `savaşı durdurup ne yapacağız şimdi` gibisinden değil, kendisi barışın yayılması, barışın güçlenmesi ve milletler arasında işbirliklerinin artırılması için çaba gösteriyor. Özellikle de Balkanlar`daki barış için önemli girişimlerde bulunuyor`` dedi

-``Türkiye bu topraklarda barış için en çok katkı sağlayan ülke oldu``- ``Türkiye`nin bölgede barış adına yürüttüğü girişimlerin`` sorulması üzerine Mesiç, kendisinin 1990`lı yıllardaki savaşın hemen öncesinde eski Yugoslavya`nın son devlet başkanı olduğunu anımsattı

``Eski Yugoslavya`nın son başkanıydım ve eski Yugoslavya`daki topraklarda gerginlik ve çatışmaların başladığı ilk günden beri Türkiye bütün bunlara bir barış faktörü olarak katıldı`` diyen Mesiç, savaş sırasında da Türkiye`nin, çatışan bütün tarafları etkileyip, buradaki sorunların barış ve diyalogla çözülmesi için çaba sarf ettiğini vurguladı

Mesiç, sözlerini şöyle sürdürdü: ``Türkiye, barışın sağlanması ve bu topraklardaki savaşın durdurulmasına en çok katkı sağlayan ülke oldu. Sırbistan işgalci olmasına rağmen Türkiye, Sırbistan`la da oturup barışçıl yöntemlerle çözümlerin aranması için uğraştı. Türkiye savaştan sonra da yine barışın sağlamlaşması, sorunların ortadan kalkması için çabalarını devam ettiriyor. Bizler de Türkiye`nin bu çabalarına gönülden destek veriyoruz.`` -``Bosna`da demokratik diyaloğun önündeki engel entitelerdir``- ``Bosna-Hersek`in savaştan sonra entitelere (özerk yapı) ayrılması ve Dayton Barış Antlaşması`yla ilgili`` görüşlerinin sorulması üzerine Mesiç, Bosna-Hersek`in bir zamanlar Avrupa`nın en hoşgörülü, toleransın en çok gelişmiş olduğu bir coğrafya olduğunu vurguladı

Ülkede yaşayan toplumun hep hoşgörülü olduğunu ifade eden Mesiç, sözlerine şöyle devam etti: ``Hükümetin kim olduğuyla bağlantılı olmadan, buradaki toplum hep hoşgörülüydü. Bosna-Hersek`in hiçbir zaman günümüzdeki anlamda entiteleri (Sırp ve Boşnak-Hırvat) olmamıştı. Bosna`nın böyle geleneği yoktur. Bosna, hep bir tek entiteydi. Bosna Krallığı zamanı, Osmanlı döneminde tek entiteydi. Avusturya-Macaristan ve Yugoslavya döneminde de burası tek entiteydi. Toplum karışıktı, fakat insanlar arasında hep hoşgörü hakimdi.`` Dayton Antlaşması`nın Bosna-Hersek`teki savaşı durdurduğunu, ancak Bosna`nın bir devlet olarak işleyebilmesini garanti etmeyen bir durum ortaya koyduğuna işaret eden Mesiç, şunları kaydetti: ``İki entite kurdurup, merkezi devlet kurumlarının fonksiyonel olmasını sağlamamız için güce sahip olacağımızı garanti etmedi. Mesela Bosna-Hersek`te hala devlet düzeyinde kurulmuş bir hükümet yoktur. Dayton`u geliştirmemiz gerekiyor. Dayton, savaş zamanında katliamların durdurulması için iyiydi, ancak artık bu antlaşmayı geliştirmemiz lazım. Maalesef, Dayton Antlaşması ile saldıranlar ve işgalciler en çok kazandı. Bu yüzden Dayton Antlaşması`nı geliştirmek lazım. Dayton`un geliştirilmesi gerekiyor ki Bosna-Hersek işleyen bir hukuk devleti olsun. Bosna-Hersek`te bir demokratik diyalog kazanmamız gerek, fakat bunun engeli entitelerdir, bu yüzden bence Bosna-Hersek`te bir yapısal reform gerçekleştirmek gerekiyor. Bunu da millet ve etnik bazda yapmamak gerekir

Türkiye bu topraklardaki savaşın durdurulmasında büyük rol oynamıştı. Türkiye büyük güçtür ve bu zamanda Dayton Antlaşması`nın geliştirilmesinde çok önemli işler yapabilir ve Bosna-Hersek`in iyi düzenlenmiş bir ülke olarak işlemeye başlamasına destek verebilir.`` -``Hırvatların entite talepleri``- Mesiç, ``Bosna-Hersek`teki radikal Hırvat partilerin `Mostar başkentli, üçüncü entite` talepleriyle ilgili`` soru üzerine de ``Üçüncü entite veya Hırvat entitesinin hiçbir anlamı yoktur. Çünkü bu durum Bosna-Hersek`teki az olan Hırvat nüfusunu olumsuz etkiler. Bu, Hırvatlar tarafından yürütülen yanlış bir politikadır. Bu politika, Hırvatları Saraybosna`yı terk etmeye davet eden politikadır. Yani Hırvatlar adına üçüncü entiteye gerek yok, hatta bu iki entiteyi de kaldırmak gerekmektedir`` şeklinde yanıt verdi

-Dodik için ``Ayrılmaya kalkarsanız orduyu devreye sokarım`` sözleri- Mesiç, Hırvatistan Cumhurbaşkanı olarak görev yaptığı sırada, ayrılıkçı söylemleriyle tanınan Bosnalı Sırp lider Milorad Dodik`e hitaben, ``ayrılmaya kalkarsanız orduyu devreye sokarım`` şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine, ülkesinin Bosna-Hersek`in varlığının garantörü olduğuna dikkati çekti

``Birileri, Bosna-Hersek`in bir parçasını ayırmak isterlerse, garantör müdahale etmek zorundadır`` diyen Mesiç, şöyle devam etti: ``Hırvatistan`ın NATO üyesi olduğu da göz önünde bulundurulursa, müdahale mecburi olurdu. Birileri, Bosna-Hersek`i bölmeye kalkışırsa, bu ülkenin egemenlik ve varlığının garantörlerinin sakin durmayacakları bilinmelidir. Büyük Sırbistan`ın kurulmasını hala düşünenler bu yanılmadan vazgeçecek. Büyük Sırbistan`ın kurulması yanılmadır

Milorad Dodik`e (Bosna Sırp Cumhuriyeti Başkanı) gelince, kendisi bu toprakların `en yetkili kişisidir`. Çünkü uluslararası temsilciler, sahip oldukları yetkileri yeterli derecede kullanmıyor. Eğer birisi `Bosna-Hersek`i devlet olarak tanımadığını` söylerse, onun politika içinde bir şey aramasına gereği yoktur. `Saraybosna`yı başkent olarak tanımadığını` açıklarsa, politikada bir şey aramasına gerek yok. Bu kişi Saraybosna`nın başkent olmadığı bir yerde, kendisine politikada yer arasın. Ancak şu bilinmelidir ki Bosna-Hersek`in başkenti Saraybosna`dır.`` -``Türkiye dahil Güneydoğu Avrupa`nın tamamı AB`ye girmek zorunda``- Mesiç, ``Hırvatistan`la birlikte müzakerelere başlayan Türkiye`nin AB üyeliğiyle`` ilgili soru üzerine, Hırvatistan`ın müzakereleri tamamladığını ve 2013`te AB`nin yeni üyesi olacaklarını söyledi

Türkiye dahil Güneydoğu Avrupa`nın tamamının AB`ye girmek zorunda olduğunu vurgulayan Mesiç, ``Avrupa birleştiği zaman, ülkelerimizin hepsi sınırlarını açınca, Avrupa ekonomik, insani, bilimsel, tarihsel ve kültürel potansiyellerini bir araya getirdiğinde, AB dünyanın en büyük barış faktörü olacaktır. Bizdeki bütün savaşlar, işgalcilerin kendi azınlıkları için sınır ötesinde mücadele etmesi sonucu yaşandı. Fakat onlar başkasının topraklarını işgal etmek, almak istiyorlardı. Bunu Hitler yapıyordu, bunu Miloşeviç de yapıyordu. Fakat birleşmiş Avrupa`nın artık böyle bir savaşı olmayacaktır. Sınırlar açık olacaksa, her millet kendi kültürel birliğinde yaşayacaksa, Sırpların hepsi Sırbistan`da yaşamayacak, fakat kendi kültürel birliğinin içinde olacak, Boşnaklar da Almanlar da Macarlar da öyle. Artık birisinin, başkasının topraklarını işgal etme gerekçesi olmayacaktır. Yani Avrupa yeni bir yapı veriyor. Savaşı seçeneklerin arasından çıkarıyor ve barış faktörü öne çıkıyor. Yani, `Büyük Sırbistan`, `Büyük Arnavutluk`, `Büyük Hırvatistan` için mücadelenin artık hiçbir anlamı yoktur. Bütün bu mücadeleler tarihsel yanılmalardır. Yani sınırları açmak ve bu topraklardaki Avrupa standartlarını güçlendirmek lazım.`` Mesiç, Türkiye`ye birçok kez gittiğini ve Türkiye`de çok iyi arkadaşları bulunduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı: ``Türkiye`ye karşı şüpheci olan ülkelerin bu düşüncelerini değiştirmeyi bekliyorum, çünkü Türkiye`nin yeri Avrupa`dır, Türkiye`nin Avrupa standartları vardır.`` -Styepan Mesiç- Hırvatistan`ın Orahovica kentinde 24 Aralık 1934 tarihinde doğan Mesic, Yugoslavya`nın dağılmadan önceki son Cumhurbaşkanı (Haziran-Eylül 1991) olarak tarihe geçti. Hırvatistan`ın eski Yugoslavya`dan ayrılmasıyla birlikte Mesiç, 30 Temmuz ile 24 Ağustos 1992 tarihleri arasında ülkenin ilk Başbakanı, 1992-1994 yılları arasında da Hırvatistan Meclisi Başkanı olarak görev yaptı. Ülkenin 2. Cumhurbaşkanı olarak 2000-2010 yılları arasında da görevde bulunan Mesiç, ülkenin reform sürecinde önemli adımlar atılmasını, Hırvatistan`ın NATO`ya girmesini ve AB ile müzakerelerin başlatılmasını sağladı

Mesiç, yine Cumhurbaşkanı olarak görev yaptığı sırada Bosna-Hersek, Sırbistan, Karadağ, Makedonya ve Kosova`yla siyasi iş birliği kurdu, 2000 yılında Cumhurbaşkanı olarak Saraybosna ziyaretinde savaş sırasında Hırvatların yaptıklarından dolayı özür diledi

Görevde bulunduğu sırada ayrıca 2000 yılında Hırvat ordusundaki 12 generali zorunlu olarak emekliye ayırarak, ordu ve siyasetin birbirinden net bir şekilde ayrılmasını sağlayan Mesiç, hala ülkesinde ve Bosna-Hersek`te çok seviliyor

Mesiç, Cumhurbaşkanlığı görevinin son günlerinde ise ayrılık talebinde bulunan Bosna Hersek`teki Sırp Cumhuriyeti Başkanı Milorad Dodik`e hitaben, `Ayrılmaya kalkarsanız orduyu devreye sokarım`` sözleriyle dünya kamuoyunun dikkatini çekmişti

(ZLT-ÖMR-GÖK)
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile