Hizbullah'a Üyelikle Suçlanan İmamın Bireysel Başvurusu

Anayasa Mahkemesi, 'Hizbullah terör örgütü' üyesi olmakla suçlanan ve davası zamanaşımından düşen imamın göreve dönüş davasını 'suçun varlığı ortadan kalkmadığı' gerekçesiyle reddeden İdare Mahkemesi kararının 'masumiyet karinesine saygı' ilkesiyle bağdaşmadığına karar verdi Yüksek Mahkeme bu nedenle başvurucu imamın masumiyet karinesinin ihlal edildiğini belirterek, yeniden yargılanmasına hükmetti.

Anayasa Mahkemesi, 'Hizbullah terör örgütü' üyesi olmakla suçlanan ve davası zamanaşımından düşen imamın göreve dönüş davasını 'suçun varlığı ortadan kalkmadığı' gerekçesiyle reddeden İdare Mahkemesi kararının 'masumiyet karinesine saygı' ilkesiyle bağdaşmadığına karar verdi. Yüksek Mahkeme bu nedenle bireysel başvuruda bulunan imamın masumiyet karinesinin ihlal edildiğini belirterek, yeniden yargılanmasına hükmetti.

İmam hatip olarak görev yapan S.A, 'Hizbullah terör örgütü' üyesi olmakla suçlandı. S.A hakkında başlatılan soruşturma sonucunda görevine son verilerek kamu davası açıldı.

Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan S.A. hakkındaki dosya zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırıldı. Bunun üzerine S.A, göreve geri dönme istemiyle Diyanet İşleri Başkanlığına başvurdu. Başvurusu reddedilen S.A, bu işlemin iptali istemiyle İdare Mahkemesi'ne dava açtı. Açtığı davalardan da sonuç alamayan ve göreve geri dönme talebi reddedilen imam daha sonra Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu.

İmam, hakkındaki davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına rağmen mahkumiyeti varmış gibi değerlendirilerek suçlu muamelesine maruz bırakıldığını ve masumiyet karinesinin ihlal edildiğini öne sürdü.

Başvuruyu değerlendiren Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü S.A'nın masumiyet karinesinin ihlal edildiğine, ihlal ve sonuçların ortadan kaldırılması için yeniden yargılanmasına karar verdi.

- Karardan

Anayasa Mahkemesi'nin kararında, masumiyet karinesinin kişinin suç işlediğine dair kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan suçlu kabul edilmemesini güvence altına aldığı vurgulanarak, suçluluğu ispat külfetinin iddia makamına ait olduğu belirtildi. Hiç kimsenin suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar yargılama makamları ve kamu otoriteleri tarafından suçlu olarak nitelendirilemeyeceği, suçlu muamelesine tabi tutulamayacağına işaret edildi.

Kararda, başvurucunun göreve geri dönme talebine ilişkin açtığı davada yerel mahkemenin gerekçesinde, 'Başvurucunun zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilen ceza davasına ilişkin iddiası karşılanırken kullanılan söz konusu mahkeme kararında suç türünün zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırıldığı belirtildiğinden bu durumun suçun varlığını ortadan kaldırmadığı da açık olup bu yöndeki iddiaları dava konusu işlemi sakatlar nitelikte görülmemiştir' denildiği hatırlatıldı.

Bu ifadeyle başvurucunun ceza davasına konu suçu işlediği izlenimi verildiği belirtilen kararda şu tespitler yapıldı:

'Bu çerçevede başvuruya konu kararın gerekçesinde yer alan söz konusu ifadeyle suçluluğu ilgili mahkeme kararıyla sabit olmayan ve zamanaşımı nedeniyle hakkında açılan ceza davası ortadan kaldırılan başvurucunun suçlu olduğu inancının yansıtıldığı görülmektedir. İlk derece mahkemesi göreve yeniden atamama işleminin hukuka uygun olduğu sonucuna ulaşırken başvurucunun durumunu ceza yargılamasından ayrı olarak değerlendirdikten sonra başvurucunun yargılandığı fiili işlediği kabulünü kararına ek gerekçe yapmıştır. Gerekçesinde kullanılan 'suçun varlığının ortadan kalkmadığı' ifadesinin başvurucunun masumiyet karinesine saygı ilkesiyle bağdaştığı söylenemez. İdare Mahkemesi kararında suçluluğu mahkeme kararıyla sabit olmayan başvurucunun yargılamaya konu eylemleri işlediği ve suçlu olduğu inancının karara yansıtıldığı anlaşıldığından başvurucunun Anayasa'da güvence altına alınan masumiyet karinesinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.'

Kararda tespit edilen ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı bu nedenle yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğu da değerlendirildi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile