Hollanda Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akgündüz'ün Açıklaması

Hollanda Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Kürt meselesinin çözümünde Osmanlı modelini önererek, ''Bence çözüm Osmanlı devletinin 600 sene yaşattığı çözümdür'' dedi.

Bingöl Üniversitesi tarafından düzenlenen ''Kimlik, Kültür ve Değişim Sürecinde Osmanlı'dan Günümüze Kürtler Sempozyumu'' Rektörlük Konferans Salonu'nda başladı.

Akgündüz, konferansta, İslam kardeşliğine dayanan Osmanlı devlet sisteminde 343 senenin isyansız geçtiğini, ilk Kürt isyanının 1806 yılında Süleymaniye şehrine tayin edilen ve İslami hayatı zayıf olan bir vali yüzünden çıktığını söyledi.

Osmanlı devletinin son dönemlerinde kurulan Kürt cemiyetlerinin kültürel amaçlı kurulduğunu, günümüzde sapla samanın birbirine karıştırıldığını dile getiren Akgündüz, Kürt meselesini 6 ciltlik bir kitap çalışmasıyla arşiv belgeleri ışığında ortaya koymaya çalışacağını kaydetti.

''Müslüman bir insan, Müslüman bir toplumda azınlık olamaz'' diyen Akgündüz, İslam inancına göre azınlık kriterinin din olduğunu, Lozan Anlaşması'nı imzalayan İsmet İnönü'nün de bunu savunduğunu ancak sonra savunduğu hakikatlerden vazgeçtiğini ileri sürdü.

Akgündüz, şöyle devam etti:

''Onun için Müslüman bir toplumda Kürtlerin azınlık oldukları, azınlık hakları verilmediği şeklindeki beyanlar İslami esaslar, Kur'an ve sünnete aykırıdır. Şu anda Avrupa'nın en büyük derdi Kürtleri azınlık olarak göstermektir. Irkçılık, başkasını yutmakla beslenen bir Frenk edebiyatıdır. Bu ırkçılık; Kürtçülük, Türkçülük, Arapçılık da olsa fark etmez. Anadolu'nun saf Müslümanları ayrı ayrı milletlerden, kavimlerden olabilir. Yaratanımız bir, peygamberimiz bir, rezakkımız birdir. Kur'an-ı Kerim de aynı hakikati haykırmaktadır.''

Türklerin ve Kürtlerin kaderinin birlikte yazıldığını vurgulayan Akgündüz, kimin hangi ırka mensup olduğunun bilinmediğini, Anadolu'nun bin yıldır İslam'ın merkezi olduğunu belirtti.

Kürt meselesinin çözümünde Osmanlı modelini öneren Prof. Akgündüz, şunları söyledi:

''Osmanlı devletinde kimse 'niye Kürtçe konuşuyorsun' diye rahatsız olmamış. Kürt olsun, Arap olsun, Türk olsun, yazılan İslami ilimlerle alakalı eserlerin yüzde 90'ı Arapça'dır. Osmanlı devleti illa Arapça yazacaksın diye değil. Türkçe çok azdır, Kürtçe daha da azdır. Hiç kimseye sen Kürtçe divan telif ediyorsun diye Osmanlı müdahale etmemiştir. Ama resmi dil meselesi bir devletin temel özelikleridir, bu ayrı bir olaydır. Bence çözüm Osmanlı devletinin 600 sene yaşattığı çözümdür. Kürt, Türk, Arap, Acem de Müslüman olduğu takdirde kardeştirler. Ama isteyen Kürtçe kitap yazar, isteyen Arapça yazar, ama resmi dil zaruretler dışında Osmanlı'da da Osmani lisan dediğimiz Türkçe olarak gelişmiştir.''

BÜ Rektörü Prof. Dr. Gıyasettin Baydaş da, Türkiye'nin önemli meselelerinin üniversitelerde konuşulması gerekirken, sokaklarda tartışıldığını söyledi.

''Bugün seçilen konumuz, daha önce üniversitemizin ev sahipliğinde gerçekleşen Zaza Sempozyumu, Medrese Sempozyumu üniversitelerimizde öcü konu olarak algılandığı için bu konuları sadece ilgisi olmayan, uzmanı olmayan insanların tartışmasına bıraktık'' diyen Baydaş, üniversitelerin bunu tartışmaktan çekindiğini, bunun konuşulması gereken yerlerin üniversiteler olduğunu belirtti.

Yurt içi ve yurt dışından 87 akademisyen, araştırmacı ve bilim adamının tebliğ sunacağı sempozyumun açılış törenine Vali Mustafa Hakan Güvençer, Belediye Başkan Vekili Ahmet Gündoğdu, diğer yetkililer ile çok sayıda davetli katıldı.

Tebliğlerin Türkçe ve Kürtçe sunulduğu sempozyum, 8 Eylül'de sonra erecek.

Muhabir: Abdullah Çelik/Nurten Aslan

Yayıncı: İrfan Cemiloğlu
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile