Kulak Burun ve Baş Boyun Cerrahi Uzmanı Op Dr Bahadır Baykal, horlamanın erkeklerde daha sık görüldüğünü ifade ederek, “Horlama, solunum esnasında havanın herhangi bir nedenle daralmış olan yutak ve geniz boşluğundan geçmesi ve çevredeki yumuşak dokuları titreştirmesiyle ortaya çıkan gürültülü sestir.Kadınlarda yağlanma daha çok kalça bölgesinde, erkeklerde ise boyun ve karın çevresindedir. Dolayısıyla bu durum erkeklerde horlamaya meyli artırır. Tabi kadınların kas yapısındaki farklılıklarda horlama da kadınlar için avantaj teşkil ediyor” diye konuştu.
Uykuda nefes kesilmesinin olmadığı horlamanın kişiye herhangi bir zarar vermeyeceğini anlatan Kulak Burun ve Baş Boyun Cerrahi Uzmanı Op Dr Bahadır Baykal, “Eğer horlamayla birlikte uykusuzluk, güne sarkan sersemlik hissi, yorgunluk, konsantrasyon kaybı gibi şikayetler varsa bir hastalık olarak görülmelidir. Basit horlamanın tedavisi nedene yöneliktir. Kilo verme, sigara ve alkolü bırakma, egzersiz ve yüksek yastıkla yatma gibi basit önlemler başlangıçta denenebilir. Ama burun tıkanıklığı ya da yumuşak damak-dil kökünden kaynaklanan bir sorun varsa bunu mutlaka ayrı olarak ele almak ve tedavi etmek gerekir.” Dedi.
“Uyku Apnesi uykuda soluk durması demektir. Nefes durmaları gece boyunca sık olarak tekrarlayabilir” diyen Kulak Burun ve Baş Boyun Cerrahi Uzmanı Op Dr Bahadır Baykal, “Genç erkeklerde % 4 oranında görülürken bu oran 60 yaş sonrasında erkeklerde %28’lere ulaşır. Kısa boylu, şişman-göbekli, kısa boyunlu erkekler risk altındadır. Özellikle büyük dil, yüksek sert damak, sarkık yumuşak damak, uzun küçük dil, küçük ve geride çene yapısı, büyük bademcikler, burun etleri gibi sorunlar hastalığa zemin hazırlar.
Uyku kalitesi bozuktur. Kişi sabah hiçbir şekilde dinlenmiş kalkamaz. Kendini yorgun ve halsiz hisseder. Gün içinde fırsat buldukça uyuklamalar vardır. Sabah şiddetli ağız kuruluğu ve başağrısı,sinirlilik, konsantrasyon güçlüğü, unutkanlık, gece terlemeleri ve cinsel istekte azalma, (erkekte) iktidarsızlık belirtilerden bazılarıdır. Bunların dışında hayati organlara (kalp-beyin gibi) daha az oksijen gitmesine bağlı olarak kalp krizi ve özellikle gece gelişen inme (felç) riski artmaktadır. Ayrıca uykudaki nefes durmaları sırasında veya sonunda kalp atımında düzensizlikler hatta ilerlemiş olgularda kısa sureli durmalar nabız hızında ve kan basıncında yükselmeler olabilir.” Şeklinde konuştu.
Eğer uyku apnesinden şüpheleniliyorsa tanının kesinleştirilmesi ve hastalığın şiddetinin belirlenmesi için uyku testi yapılmasının şart olduğunu dile getiren Kulak Burun ve Baş Boyun Cerrahi Uzmanı Op Dr Bahadır Baykal açıklamasını şöyle sürdürdü; “Uyku laboratuarında tüm gece uyku incelemesi yapılmalı ve birçok parametre kaydedilerek değerlendirilmelidir.
Uyku laboratuarında hastanın ne zaman uyanık, ne zaman uykuda olduğu, uykunun hangi dönemlerinde bulunduğu ve bunların gece içindeki oranları belirleniyor. Bunun için elektroensefalografi, göz hareketleri, ayrıca çene ve bacaklardan kas aktivitesi kayıtları; solunum olaylarının belirlenebilmesi için de ağız-burun solunumu, göğüs ve karnın solunum hareketleri, kan parsiyel oksijen basıncı, kalp atımı gibi birçok parametre, baş ve vücuda yerleştirilen elektrod, kemer ve diğer sensörlerle kaydediliyor.
Öncelikle kişinin sosyal alışkanlıkları kontrol altına alınmalı sigara ve alkol gibi, kilo verme ve egzersiz yapılmalı. Uygun hastalarda CPAP denilen pozitif basınçlı hava maskesi kullanılabilir. Ayrıca ağız içi aparatlar da bazen faydalı olur. CPAP ile ağız içinde sürekli bir pozitif basınç yaratıp dokuların gevşemesi önlenir ancak hastaların bu cihaza uyumları oldukça sıkıntılı oluyor.
Cerrahi tedavinin başarısı doğru hastada doğru ameliyatı yaptığınız zaman vardır. Eğer burun da ileri derecede tıkanıklık varsa; burun kemiği eğriliği ve burun eti büyümesi ameliyatla düzeltilmelidir. Dil kökü ve yumuşak damak problemi olanlar da daha dikkatli bir yaklaşım gerekir. Cerrahi yöntemler arasında en sık uygulananı UPPP ameliyatıdır (uvulo-palato-farengo-plasti). Bu ameliyat ile bademcikler, küçük dil ve yumuşak damak başta olmak üzere üst solunum yolundaki yumuşak doku fazlalıklarını azaltmayı ve dokuları gerginleştirmeyi amaçlıyoruz . Bu yöntem her zaman kesin sonuç vermeyebilir, yıllar sonra horlama ve apne ortaya çıkabilir. Bu nedenle seçilmiş hastalarda yapılması uygundur.Bunların yanı sıra dili askıya alma, dil köküne radyofrekans uygulaması ve çene ilerletme ameliyatları da uygun hastalarda uygulanmaktadır.
Öncelikle kişinin sosyal alışkanlıkları kontrol altına alınmalı, sigara ve alkol kesinlikle bırakılmalı. Gece hafif yiyecekler yenilmeli, un ve şeker den uzak durulmalı, eğer obezite varsa kilo verilmeli. Düzenli olarak yürüyüş, yüzme ve egzersiz yapılmalı.
Uyku apnesi olan bir kişi de kandaki oksijen miktarı normale göre azalmıştır. Zaten uykusuzluk ve yorgunluk yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Bunun dışında kalp-dolaşım sistemi ve beyinle ilgili hayati önem taşıyan bölgelere temiz kan gitmez. Bu da kalp krizinden, ani felce, hipertansiyondan cinsel fonksiyon bozukluğuna hatta obeziteye kadar pek çok hastalığın oluşumunu tetikler. Bı yüzden eğer varsa uyku apnesi tanısının gecikmeden konulması ve mutlaka tedavi edilmesi gerekmektedir.”
Horlama Erkeklerde Daha Sık Görülüyor
Kulak Burun ve Baş Boyun Cerrahi Uzmanı Op Dr Bahadır Baykal, “Horlama, sosyal bir sorun gibi gözükse de insan sağlığını da önemli derecede tehdit ediyor, tedavi edilmediği takdirde yaşam kalitesinde de ciddi kayıplara neden oluyor” dedi.