Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de öldürülmesine ilişkin eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski İstihbarat Daire Başkanlığı Personel Şube Müdürü Coşgun Çakar ve eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ile Yargıtay'ın bozduğu ana davanın 8 sanığının da aralarında bulunduğu 35 kişinin yargılandığı davanın 23. duruşması yapıldı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, bu davanın yanı sıra FETÖ/PDY'ye yönelik soruşturmalarla davalarda tutuklu bulunan Akyürek ile başkan suçtan tutuklu sanıklar Osman Gülbel, Ali Poyraz ve Tamer Bülent Demirel geldi. Ana dava dosyası sanıklarından Ogün Samast ile tarafların avukatlarının hazır bulunduğu duruşmaya, 3 sanık da Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlantı kurularak katıldı.
Duruşmada ifade veren dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şubesi Müdür Yardımcısı Tamer Bülent Demirel hakkındaki suçlamaları reddederek, 'İddianame incelendiğinde bu suçlamaların değerlendirmelerden ibaret olduğunu ve delile dayanmadığını görüyoruz. 1999’dan 2006 yaz ayına kadar C büroda görevli iki müdür yardımcısından biriydim. C1 bürodan sorumluydum. 2006 yazında Düzce’ye tayinim çıktı. F4 raporu (Dink’in öldürüleceği bilgisinin yer aldığı rapor) zaten görmem gereken bir F4’tü. Yasin Hayal’in isminin geçmesi nedeniyle suret olarak bizim birime gelmişti.'' dedi.
Demirel, Dink'in öldürüleceğine ilişkin istihbaratın yazılı olduğu F4 raporu üzerine 'İstanbul'a yazılmayan husus varsa görüşelim' diye not aldığını anlatarak, 'Amacım, Yasin Hayal bizim açımızdan önemli olduğu için Trabzon’un bize bildirdiği tüm notların İstanbul'a iletilip iletilmediğini kontrol etmekti. Bilgi saklaması, evrak saklanması gibi bir şey söz konusu değil. Evrak normal bir şekilde gitmiş. İsteyen görebilir. Koruma konusu ise Trabzon ve İstanbul'u ilgilendiriyor diye düşündüm çünkü bizim açımızdan önemli olan konunun İstanbul'a iletildiğidir.' diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Canel Rüzgar'ın, 'Dink'e karşı, 'Ses getirecek eylem' ve 'Ne pahasına olursa olsun öldürülecek' şeklinde iki ayrı rapor arasında fark gördünüz mü?' diye sorduğu Demirel, 'Savcı bey gösterince fark ettim. Meslekte kafamızda yer etmiş bir bakış açısı var. Odaklandığımız kişi Yasin Hayal'di. Çünkü daha önce bombalama olaylarına karışmıştı. Bu konuda mahir birisi, benim kafamda 'Agos gazetesine bomba atabilir' diye geçti. Bu yüzden, 'Ses getirecek eylem' ifadesinin geçtiği yazının daha geniş kapsamlı algılanacağını düşündüm.' cevabını verdi.
Duruşmada, sanığın çapraz sorgusu sona erdi. Mahkeme heyeti, duruşmaya ara vererek yarına erteledi.
Bu arada duruşmaya katılmayan davanın tutuklu sanıklarından eski emniyet müdürü Ali Fuat Yılmazer ise savunmasını hazırlamak için duruşmalara katılamayacağını belirterek, mazeretli sayılması yönünde mahkemeye dilekçe sundu.
Sanıklardan İstihbarat Dairesi eski Başkanı Ramazan Akyürek de dilekçe vererek, duruşmalara getirilirken DHKP-C üyeleri ile aynı ring aracında getirildiğini, bu şahısların slogan atarak kendisine sataştıklarını söyleyerek, can güvenliği açısından gereğinin yapılmasını istedi.
Cinayetin faili Ogün Samast'ın da açık cezaevine sevkinin yapılmasını talep ettiği, aksi halde duruşmalara katılmayacağını içerir dilekçe verdiği belirtildi. Mahkemenin yetkisinde olmadığı için Samast'ın bu talebinin işleme alınmadığı kaydedildi.
- Kamu görevlilerine ilişkin davanın iddianamesinden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan 168 sayfalık iddianamede, Ramazan Akyürek ile Coşgun Çakar'ın 'tasarlayarak kasten öldürmek' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, 'silahlı örgüt kurmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma' suçlarından da yirmiüçer yıldan kırkdörder yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
Sanıklardan Ali Fuat Yılmazer'in 'tasarlayarak kasten öldürmek' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, 'silahlı örgüt kurma, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma' suçlarından 19 yıldan 32 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç ve eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler'in 'kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi ve görevi kötüye kullanma' suçlarından 15 yıl altışar aydan yirmiikişer yıla kadar hapisle cezalandırılması öngörülüyor.
Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'un 'görevi kötüye kullanma' suçundan 6 aydan ikişer yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ve eski Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarattan Sorumlu Müdür Yardımcısı Hasan Durmuşoğlu'nun 'kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, görevi kötüye kullanma ve resmi belgeyi yok etme' suçlarından 18 yıl altışar aydan 29 yıl altışar aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
Cinayetin işlendiği dönemde İstihbarat Daire Başkanlığında görevli komiser Yılmaz Angın, İstihbarat Daire Başkanlığı C Büro Şube Müdür Yardımcılığı görevini yürüten Tamer Bülent Demirel ve Osman Gülbel, Trabzon'da polis memurluğu yapan Muhittin Zenit, Mehmet Ayhan, Onur Karakaya, komiser yardımcısı Özkan Mumcu, Trabzon İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı görevini yürüten Ercan Demir ve Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü yapan Faruk Sarı hakkında 'tasarlayarak kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilen iddianamede, bu sanıklar hakkında ayrıca ''silahlı örgüte üye olmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma'' suçlarından çeşitli hapis cezaları isteniyor.
İddianamede, dönemin İstihbarat Daire Başkanlığında görevli şube müdürü Yunus Yazar, eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdür Yardımcısı Ali Poyraz, o dönem komiser olan Hamdi Egbatan, Mehmet Akif Yılmaz, Serkan Şahan, Ömer Faruk Kartın, polis memuru Mehmet Uçar ve dönemin mülkiye müfettişi Şükrü Yıldız'ın ise 'silahlı örgüte üye olmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma' suçlarından çeşitli hapis cezalarına çarptırılmaları talep ediliyor.
- Süreç
Dönemin özel yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 sanığın yargılandığı davada 17 Ocak 2012'de verdiği kararla tutuklu sanık Yasin Hayal'in, 'Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, yazar Orhan Pamuk'u tehdit etmekten 3 ay ve 'ruhsatsız silah bulundurmak' suçundan da 1 yıl hapisle cezalandırılmasını, 'silahlı terör örgütü yöneticisi olmak' suçundan ise beraatını kararlaştırmıştı.
Tutuklu sanıklardan Erhan Tuncel'in de toplam 10 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına hükmederek tahliyesine karar veren heyet, sanıklardan Ersin Yolcu'yu 12 yıl 6 ay, Ahmet İskender'i 13 yıl 4 ay ve Salih Hacısalihoğlu'nu 2 ay 15 gün hapisle cezalandırmış, bütün sanıkların 'silahlı terör örgütü üyeliği' suçundan beraatına hükmetmişti.
- Bozma kararı
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 'örgüt' yönünden verilen beraat kararını bozmuş, sanıkların 'silahlı terör örgütü' değil, 'suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt' üyesi oldukları gerekçesiyle yargılanmalarına hükmetmişti. 'Kasten öldürmeye azmettirme'' ve 'Orhan Pamuk'u tehdit' suçlarından sanık Yasin Hayal'e verilen mahkumiyet kararını ise onayan daire, Yasin Hayal hakkında ''silahlı terör örgütü kurma, yöneticisi olma'' suçundan verilen beraat kararını ise ''suç örgütü kurma ve yönetme'' suçundan mahkumiyet gerektiği için bozmuştu.
Sanıklardan Erhan Tuncel'in ''patlayıcı madde imal etme'' suçundan mahkumiyet kararını onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, ''kasten öldürmeye azmettirme'' suçundan beraat hükmünü ise sanığın Dink'in öldürülmesi suçuna yardım suretiyle iştirak etmesi sebebiyle mahkumiyeti gerektiği için bozmuştu. ''Silahlı terör örgütü yöneticisi olma'' suçundan beraat kararı da ''suç örgütü üyesi olma'' suçundan mahkumiyeti gerektiği gerekçesiyle bozulan Tuncel hakkında, Trabzon'da 24 Ekim 2004'te McDonalds'ın bombalanması olayında, ''genel güvenliği kasten tehlikeye sokma, mala zarar verme ve 6 ayrı kasten yaralama'' suçlarından verilen mahkumiyet kararı da bozulmuş, bu eyleminin ''6 ayrı kasten öldürmeye teşebbüs'' suçunu oluşturacağına karar verilmişti.
Yargıtayın kararının ardından davanın yeniden görülmesine İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde başlanmış, bu mahkemede 6 duruşma yapıldıktan sonra dosya, Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması üzerine İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, kamu görevlilerine ilişkin iddianameyi kabul ettikten sonra dava dosyasını, Ogün Samast, Yasin Hayal ve Erhan Tuncel'in de aralarında bulunduğu, haklarındaki hükümler Yargıtay tarafından bozulan 8 sanıklı ana davayla birleştirilmesi için İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesine göndermişti.
Bu mahkemenin heyeti, 'Birleştirme kararında muvafakat talep edilmediği, mahkemenin terör suçlarına bakmakla görevli olmadığı, ana davada yargılamanın ileri aşamaya geldiği ve bu davada yargılananlarla yeni davada yargılanacak kamu görevlileri arasında ortak sanık bulunmadığı' gerekçeleriyle dosyayı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine iade etmişti. Mahkemeler arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi için dosyaların gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesi, iki davanın birleştirilmesini ve birleşen davanın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmesini karara bağlamıştı.
Hrant Dink Cinayeti Davası
Ramazan Akyürek, Coşgun Çakar, Ali Fuat Yılmazer ile ana dava dosyası sanıklarının da aralarında bulunduğu 35 kişinin yargılanmasına devam edildi.