Hukukçular Derneği Başkanı Avukat Cahit Özkan, İstanbul 29. ve 32. Asliye Ceza Mahkemeleri hakimlerinin kendisini Anayasa Mahkemesi yerine koyarak Sulh Ceza Hakimliklerini "fiilen kaldırma" teşebbüsünde bulundukları için HSYK 2. Dairesi'nin yerinde bir karar verdiğini söyledi.
Yüksek Kurulun verdiği kararın İstanbul 29. ve 32. Asliye Ceza Mahkemeleri'nin reddihakim ve tahliye kararları üzerine verdiğini hatırlatan Özkan, "2014 Yılı Haziran ayında 6545 Sayılı Kanunla soruşturma aşamasında tüm tahliye ve tutuklama kararları Sulh Ceza Hakimlerine bırakılmıştır. 1. sınıfa ayrılmış bir hakim veya savcının bu yasayı bilmemesi mümkün değil. Burada Paralel Devlet Yapılanmasına mensup oldukları belirlenen kişilerin tahliye edilmesi ilişkin karar tamamen kanuna aykırıdır" diye konuştu.
- "Fiilen Anayasa Mahkemesi gibi hareket etti"
Cahit Özkan, 29. ve 32. Asliye Ceza Mahkemesi hakimlerinin usulsüz kararları ile kendisini Anayasa Mahkemesi yerine koyduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Bu mahkemelerin hakimleri 6545 Sayılı kanun açık olmasına rağmen verdikleri kararlarla adeta İstanbul'daki Sulh Ceza hakimliklerine son vermek istemişlerdir. Burada aynı zamanda bir yetki aşımı vardır. Yani her iki mahkeme de kendisini Anayasa Mahkemesi yerine koyarak Sulh Ceza Hakimliklerini fiilen ortadan kaldırmak istemişlerdir. Böyle bir karar üzerine HSYK 2. Dairesi'nin kararı yerinde ve gecikmiş bir karardır. Yetki aşımı ve görevi kötüye kullanma gibi bir fiili işleyen hakimler hakkında yasal olarak HSYK'nın devreye girmesi gerekiyordu. Eğer bu kararı almasaydı o zaman HSYK görevini yapmamış olacak ve suç işleyecekti."
- Örgüt suçundan yargılanırlar
Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Avukat Alaattin Varol ise HSYK 3. Dairesi'nin İstanbul 29. ve 32. Asliye Ceza Mahkemeleri hakimleri hakkında soruşturma izni vermesi durumunda müfettiş raporuna göre bu hakimlerin de "Örgüt" suçundan TCK'nın ilgili kanunları kapsamında yargılanacaklarının altını çizdi. Varol, "HSYK müfettiş raporu doğrultusunda hakimlerin tedbiren açığı alınmasına hükmetti. Bu idari bir karar. Bu kararın üzerine şimdi HSYK 3. Dairesi toplanarak bu hakimler hakkında soruşturma açılıp açılmayacağına karar verecek" ifadelerini kullandı.
Varol, HSYK 3. Dairesi'nin hakimler hakkında soruşturma izni vermesi durumunda soruşturmanın müfettiş raporu doğrultusunda yürütüleceğine dikkat çekti. Varol, "HSYK 3. Dairesi soruşturma izni verirse 2. Daire'nin iddiaları üzerine soruşturma yürütülecek bu hakimler hakkında. 2. Daire de müfettişlerin raporlarına göre bir karar verdi. Müfettişlerin raporunda, 'Eylem ve fikir birlikteliğinden' bahsediliyor. Bu durumda söz konusu hakim ve savcılar halen tutuklu bulunan sanıklara yöneltilen aynı iddialarla yargılanırlar. 3. Daire soruşturma izni verirse müfettişlerin raporlarındaki iddialar göz önünde bulundurulduğunda hakimler örgüt suçundan yargılanır"diye konuştu.
HSYK kararının doğru ve gecikmiş bir karar olduğunu söyleyen Varol, "HSYK hafta sonu olsa dahi toplanabilmelidir. Çünkü telafisi güç zararlar doğurabilecek durumlar ortaya çıkabilir. HSYK'nın aldığı karar önemli bir karardır. Bu karar ile hakim ve savcılar görev ve sorumluluklarını çok daha titiz bir şekilde uygulayacaktır" dedi.
Hukukçulardan Hsyk Kararına Destek
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 2. Dairesi'nin, İstanbul 29. ve 32. Asliye Ceza Mahkemeleri'nin hakimleri Metin Özçelik ve Mustafa Başer hakkında verdiği "açığa alma" kararına hukukçulardan destek geldi.