Aysel Tuğluk'un Suriye sınırında görev yapan Mehmetçiğe taş atmasına tepki gösteren Akdoğan, 'Eski Türkiye manzarasıdır, bir eski bir milletvekilinin taş atması. Bu nasıl bir nankörlüktür? Karşıdaki insanı bağrına basan Mehmetçiği siz öbür tarafta taşlayacaksınız, bu çok büyük bir nankörlüktür. Siyasetçi taş atar mı? Siyasetçi fikrini ortaya koyar. Fikri bazen kaya gibi sert olur ama taş atmaz, kurşun sıkmaz' dedi.
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Akdoğan, Türkiye'nin IŞİD ile mücadele için oluşturulan koalisyonun neresinde olacağı ve askeri kısımda yer alıp almayacağı sorusu üzerine, Türkiye'nin IŞİD konusundaki tavrının belli olduğunu vurguladı.
'Burada bir belirsizlik yok. Rehine meselesinin getirdiği bir duyarlılık ve hassasiyet vardı. Orada 49 insanımızın canını koruyabilmek önemli bir hassasiyet. Bu çerçevede birtakım söylemler vesaire, bunlara da özen gösterilmesi gerekiyordu. Çünkü burada edilen her laf orada vatandaşlarımızın daha fazla sıkıntı yaşaması demekti' diye konuşan Akdoğan, Musul'da alıkonulanların yerlerinin defalarca değiştirildiğini, yerel bilgi veren bir kişinin infaz edildiğini hatırlattı.
Türkiye'nin IŞİD'e karşı tutumunun çok öncesinden belli olduğunun altını çizen Akdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
'Daha önceki yıllarda Bakanlar Kurulunca terör örgütü olarak kabul edilmiş. IŞİD'in terör örgütü olduğunu deklare etmiş bir hükümet var. Türkiye'nin bu örgüte dönük tavrında, pozisyonunda bir bulanıklık yok. Son dönemde, 'İşbirliği var, destek var'... Bunlar çok ucuz medya manipülasyonları. Türkiye'yi psikolojik harekatlarla bir yere itmeye veya bir şey yaptırmaya çalışıyorlar. Bunu yapanlar da biliyor, Türkiye'nin böyle bir ilişkisinin olmadığını. Türkiye, medya manipülasyonlarıyla, psikolojik operasyonlarla harekete geçirilecek ülke değil. Öncelikle bunu çok net görmek lazım. Bunu yapmaktan aciz değiliz, biz de o ülkelere karşı bu tür medya manipülasyonları veya birtakım şeyler yapabiliriz. Bu doğru bir yöntem değil. Müttefikler arasında da kabul edilebilir bir şey değil. Ben bu tür yayınlara da çok itibar edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Ama son dönemde bu tür bir psikolojik baskı unsuru olarak uluslararası medyada bu tür şeylerin olduğunu görüyoruz.'
'BU RİSKİN KARŞISINDA OLAN BİZİZ'
Türkiye'nin terör örgütü olarak kabul ettiği bir örgüte karşı hem kendi içinde hem de dışarıda tedbirler geliştirdiğini ifade eden Akdoğan, bu örgüte karşı bugüne kadar birçok operasyon yapıldığını kaydetti. Türkiye'nin geçiş bölgesi olarak kullanılmasının önlenmesi için birçok adım atıldığını belirten Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Terörle mücadelede dayanışma arayışı içinde olan, ortak mücadele arayışı içinde olan, hangi terör örgütü olursa olsun Türkiye'dir. Bakın, 10 yıldır Başbakanımızın yaptığı her konuşmada, terörle ortak mücadele, dayanışma vurgusu vardır. Bunların çoğu karşılıksız kalmıştır. Bu sadece bölücü terör örgütü değil, birçok örgüte karşı. Terörle daha kapsamlı, ortak bir mücadele, bir dayanışma zemini üretilmesi için baskı yapan ülke biziz. Bu noktada da daha kapsamlı bir işbirliği geliştirilmesi gerektiği anlaşılıyor. Bu yeni ortaya çıkmış, bütün bölgedeki terör örgütlerine karşı da. Ama bunun yöntemi, usulü nedir? İşbirliği mutlaka olacaktır. Bu konuda herkes hem fikir. Bu işbirliğine en fazla ihtiyaç hisseden de biziz, çünkü bölgede yaşayan biziz. Bu riskin karşısında olan biziz. Bu tehdit altında olan bölgedir, bölge ülkeleridir. Bu yüzden bizim bundan kaçınmak gibi bir durumumuz söz konusu olamaz.'
'ASKERİ OLARAK İSTİHBARAT SAĞLAYABİLİRSİNİZ'
'Askeri olarak işin içinde olacak mısınız' ifadesinin çok geniş bir tabir olduğuna işaret eden Akdoğan, askeri işbirliğinin çok farklı yöntemleri olabileceğini vurguladı. Rehine kurtarma operasyonu için genel başlık olarak 'Askeri bir operasyon değildir' denebileceğini ancak 'Asker bunun içinde yok' denemeyeceğini ifade eden Akdoğan, şunları söyledi:
'Bir yönüyle bu askeri bir operasyon olarak da algılanabilir. Güvenlik güçleri, istihbarat birimleri işin içinde. Birtakım insanız hava araçlarıyla görüntüler alınıyor. Genelkurmay bir şekilde işin içinde. 'Askeri operasyon değil' dediğinizde sanki asker hiç işin içinde değilmiş gibi algılanabilir. Oysa her sürecin içinde, güvenlik birimleri varsa bu bir yönüyle askeri bir operasyon gibi de algılanabilir.
'Kurşun sıkacak mısınız sıkmayacak mısınız' başka bir şeydir, askeri olarak işin içinde olmak başka bir şeydir. Askeri olarak istihbarat sağlayabilirsiniz, görüntülü veya insan bazlı istihbarat sağlayabilirsiniz, lojistik sağlayabilirsiniz. Farklı yöntemlerle askeri operasyonun içinde de yer alabilirsiniz. Ben teorik olarak söylüyorum, bu nedir, ne olmalıdır ne kadar olmalıdır, elbette bu birtakım değerlendirmeler neticesinde verilebilecek kararlardır. Türkiye, şuraya kadar işin içinde olur veya olmaz şeklinde bir şey söylemem doğru olmaz.'
NANKÖRLÜK
Akdoğan HDP milletvekili Aysel Tuğluk'un Suriye sınırında askere taş atmasıyla ilgili oalrak ise şunu söyledi: 'Bir tarafta siz 140 bin Kürdü kabul etmişsiniz, kapınızı, gönlünüzü açmışsınız. Bir taraftan da içeride birileri habire gerilim üretiyor. Bunlar (çözüm süreci) süreç açısından doğru şeyler değil, sürecin ruhuna uymuyor. Eski Türkiye manzarasıdır, bir eski bir milletvekilinin taş atması. Bu nasıl bir nankörlüktür? Karşıdaki insanı bağrına basan Mehmetçiği siz öbür tarafta taşlayacaksınız, bu çok büyük bir nankörlüktür. Siyasetçi taş atar mı? Siyasetçi fikrini ortaya koyar. Fikri bazen kaya gibi sert olur ama taş atmaz, kurşun sıkmaz.'
Hükümetten Tuğluk'a ağır tepki
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, basın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle kahvaltıda bir araya geldi.