'HYSK Savcı Öz'ü görevden alarak tansiyonu düşürdü'

'HYSK Savcı Öz'ü görevden alarak tansiyonu düşürdü'

Milliyet Gazetesi Yazarı Taha Akyol, HYSK'nın adil ve dikkatli davranarak, bir yönüyle Savcı Öz'ü görevden alarak Türkiye'deki tansiyonu düşürdüğünü söyledi.

Zekeriya Öz‘ün özel yetkisi elinden alındı (Son Detaylar)

Kanal 24 ekranlarında yayınlanan Yavuz Baydar'ın sunduğu Açık Görüş programının dün akşam ki bölümünde Ergenekon davasına bakan özel yetkili savcı Zekeriya Öz'ün görevden alınması tartışıldı. Programa konuk olan Milliyet Gazetesi Yazarı Taha Akyol, Anayasa Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Servet Armağan, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Şentop ve Anayasa Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Ergun Özbudun konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Milliyet Gazetesi Yazarı Taha Akyol, Savcı Zekariya Öz'ün HSYK kararıyla İstanbul Başsavcısının vekili durumuna terfi edilmesinin, bugüne kadar yaptığı hizmetlerin, çalışamaların takdir edildiğinin göstergesi olduğunu söyledi.
"Çünkü hakikaten Zekariya Öz, son üç yılda daha önce Türkiye'de tahmin edilmesi bile fevkalade zor olan bir takım soruşturmalar açmak suretiyle cesaret göstermiştir" diyen Akyol, Öz'ün bu yönünün takdir edildiğini savundu. Akyol şöyle devam etti:

"Eğer Zekeriye Öz özel yetkili savcı olarak ergenekon davasını koordinasyonundan uzaklaştırılıpta, düz savcı yapılmış olsaydı, bu tenzili rütbe olurdu. Türkiye'nin bir kesimi bunu haksızlık diye tepkiyle karşılarken, öteki kesimi de siyasi zafer olarak karşılayacaktı. Bana göre HYSK adil ve dikkatli davranarak bir yönüyle Savcı Öz'ü görevden almak suretiyle tansiyonu düşürmüştür."

"PERDE ARKASI YARIN ÖBÜR GÜN ORTAYA ÇIKAR"

Lehe, aleyte yorum yapmaktan çok yargıyı kendi haline bırakmanın daha isabetli olacağını söyleyen Armağan, "Çünkü bir savcının arama emri veya tutuklama talebi gibi işlemleri yarı fonksiyon içinde gelişen olaylardır. Yoksa basından dışarıda müdahale ederek ya da yorum yaparak iyi oldu, kötü oldu demeyi ben endişe mahsülü olarak görürüm. Ben büyük bir değişiklik olarak görmüyorum. Mutlaka bir yorum yapmak gerekirse, bir savcı veya hakimi aynı davada ve aynı yargı çevresinde kalacak diye bir durum yok. Zaman zaman değişiklikler yapılıyor. Perde arkası yarın öbür gün ortaya çıkar" değerlendirmesinde bulundu.

"ZEKERİYA ÖZ BAKIMINDAN BU BİR TERFİDİR"

Şentop ise değerlendirmesinde, burada üç noktayı önemsediğini belirterek şunları söyledi:

"Birisi kararnamenin bütününe baktığımızda da bu görülüyor. Genelde büyük illerde Başsavcı atamaları Başsavcı vekilleri arasından yapılmış. Konya'da Bursa'da, İstanbul'da. İstanbul'da Turan Çolak Kadı Başsavcı Vekiliydi, o Başsavcılığa atanmış. Turan Çolakkadı ile beraber birlikte çalıştığı özel yetkili Cumhuriyet Savcılarından üçü, Fikret Seçen, Zekeriya Öz, Ercan Şafak başsavcı vekili olarak atanmış. Dolayısıyla burada Turan Çolakkadı'nın yakın çalışma arkadaşlarıyla beraber bu göreve getirildiğini görüyoruz. Bu belki bir kişisel tercih olabilir. Benzeri var çünkü."

"İkinci hususun ise Zekeriya Öz bakımında değerlendirilirse, Taha beyin söylediklerine katılıyorum" diye konuşan Şentop, "Zekeriya Öz bakımından bu bir terfidir" dedi.

Ergenekon soruşturması açısından bakıldığında da, önümüzde yeni bir dönem başladığını ifade eden Şentop, "Şu bakımdan. Çünkü Zekeriya Öz, zor bir zamanda daha katı bir bakış açısına sahip olunduğu bir dönemde ilk soruşturmaları açarak bu süreci başlatmıştı. Dolayısıyla ergenekon soruşturması sanki Zekeriya Öz ile özdeşleşmiş gibi oldu. Böyle bir değerlendirmeden kurtulmuş olacak Türkiye" şeklinde konuştu.

Özbudun da, Taha beyin yorumlarına katıldığını belirterek, "Bu işlemlerin sahiki hakkında tabi tam bir bilgi sahibi olmadığımız için onun dışında bir yorum yapmak istemiyorum. Görülmekte olan bir davayı etkileyen fikir ifadesi nedir ve ne değildir çünkü Türkiye'de bu çok yanlış anlaşılıyor. Eğer Türk ceza kanundaki magım maddeler yargı organı tarafından fevkalede katılıkla uygulanırsa savcının ilk soruşturmayı başladığından o hüküm yargıtayda kesinleşinceye kadar kimsenin ağzını açmaması lazım. Ve bu fevkalede katı ve sakıncalı bir durum demokratik değil. Ve bu yüzden yüzlerce gazeteci hakkında dava açılmış durumda. Burada tabi uslü çerçeveyi veya hukuki çerçeveyi eleştirebilriiz. Ama peşinen bir insanın suçluluğunuda, suçsuzluğunuda beyan etmek bence hem ahlaki değildir hem hukuki değildir. Çünkü bu ancak yargılama sürecinin sonunda belli olur. Oysa Türkiye'de her iki aşırılığa da rastlanıyor bazı kişiler peşinen suçlu ilan ediliyor bazı kişiler de peşinen suçsuz ilan ediliyor ben ikisini de hatalı buluyorum. Onun dışında hukuki çerçeve usulü işlemler v.s konusunda elbette fikir beyan etme hakkımız olmalıdır" ifadelerini kullandı.

BEYAZ GAZETE
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile