Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, 15 Temmuz darbe girişiminde şehit olan Prof. Dr. İlhan Varank anısına KADEM tarafından düzenlenen ’Akademik Büyüteç ile 15 Temmuz’ sempozyumuna katıldı.
Sempozyumda Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın yanı sıra, KADEM Başkanı Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz, Prof. Dr. İlhan Varank’ın eşi Saadet Varank ve çok sayıda davetli yer aldı. Kısa video gösterimiyle başlayan sempozyumun açılış konuşmasını gerçekleştiren Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, 15 Temmuz şehitlerinin hiçbir zaman unutulmayacağını söyleyerek, Batılıların 15 Temmuz ile ilgili eleştirilerine değindi.
"FETÖ’cüleri temizlemek bizim 15 Temmuz şehitlerimize vefa borcumuzdur"
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, daha önce Batıda yaşanan darbe girişimlerine değinerek, "Bugün Türkiye hem kendi toprakları içerinde hem dünyanın dört bir tarafında FETÖ terör örgütü ve ihanet şebekesine karşı kapsamlı ve kararalı bir mücadele veriyor. Birileri çıkıp Batı’dan bizi elleştiriyor doğrudur. Ama acaba kendilerinin başlarına böyle bir darbe girişimi gelseydi, böyle bir örgüt 30 yıl 40 yıl bir hazırlıktan sonra o ülkedeki meşru demokratik bir düzeni değiştirmek için yüzlerce insanı öldürseydi, kendi ordularıyla silahlarıyla, tanklarıyla tüfekleriyle halkının karşısına çıksaydı acaba Batılıların tepkisi ne olurdu. Batıdan yaşanan darbe girişimlerini de gördük. Modern dönemde Yunanistan’da, Portekiz’de diğer yerlerde darbe girişimlerini gördük. Onların nasıl tepkiler verdiğini de gördük. Devletin her kademesine sızmış olan bu örgüt mensuplarını temizlemek bizim 15 Temmuz şehitlerimize en büyük vefa borcumuzdur. FETÖ gibi bir terör örgütü belki dünyanın hiçbir yerinde çıkmamıştır. O yüzden belki Batılılar anlamakta zorlanıyorlar" diye konuştu.
"FETÖ bu üç ilkeyi istismar ederek, suistimal ederek devleti ele geçirdi"
"15 Temmuz darbesinden sonra 3 tane temel prensip devletin işleyişinde tekrar temel ilke olmak üzere yeniden inşa ediliyor" diyen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Birincisi, liyakat. Kişiler iş yerinde liyakatli mi değil mi? Cinsiyetine, yaşına, sosyal statüsüne şuna buna bakmadan bir işle ilgili liyakat sahibimi değil mi? İkinci olarak şeffaflık, bir devlet memuru, devlette işini yapan bir kişi yaptığı işte şeffaf mı? Yani yaptığı iş denetlenebiliyor mu? Üçüncüsü de bununla yakında ilgili olarak denetlenebilirlik. FETÖ terör örgütü özellikle son 10-15 yılda bu üç ilkeyi istismar ederek, suistimal ederek devleti ele geçirdi. Liyakat prensibini bir kenara koydular. Soruları çalarak kendi adamları belli yerlere getirdiler. Şeffaflık prensibini yerle bir ettiler. Devletin içinde paralel yapı kurdular. Karanlık ilişkiler içerisinden kimilerini yücelttiler kimilerini gömdüler. Geçmişte yaşanan onca haksızlığın arkasında bu yapı var. Böyle bir yapı içerisinde tabi ki hesap verebilirlik diye bir kavramda kalmadı. Objektif kriterlere göre tanımlanmış bir hesap verme imkanı tamamen ortadan kalkıyor ama şimdi. 15 Temmuz’dan sonra devletin liyakat, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri çerçevesinde bütün işlerini yeniden değerlendirdiği bir dönemden geçiyoruz. Bu da aslında 15 Temmuz şehitleri anısına yapılmış en büyük vefa ifadelerinden bir tanesidir" dedi.
İbrahim Kalın Açıklaması 'FETÖ'cüleri Temizlemek, 15 Temmuz Şehitlerimize Vefa Borcumuzdur'
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, "Devletin her kademesine sızmış olan bu örgüt mensuplarını temizlemek bizim 15 Temmuz şehitlerimize en büyük vefa borcumuzdur. FETÖ gibi bir terör örgütü belki dünyanın hiçbir yerinde çıkmamıştır. O yüzden belki Batılılar anlamakta zorlanıyorlar" dedi.