İçişleri Bakanı Soylu Açıklaması

'Kimse kusura bakmasın, PKK'ya destek dünyanın en uçlarından falan geliyor değil, Türkiye'nin veya bizim bilmediğimiz yerlerden geliyor değil. Türkiye'nin kırmızı bültenle aradığı teröristler, Güney Kore'de oturum almıyorlar. PKK'nın makyajlı hali olan PYD'ye yepyeni silahları Japonya vermiyor. Dolayısıyla ortada, kullanılan yanlış tercihler söz konusudur' 'Kandil ile kimin temas kurmaya çalıştığını çok açık ve net biliyoruz. Ülkemizin içerisinde yakaladığımız birtakım silahların hangi menşeiden Türkiye'ye nakledildiğini çok iyi biliyoruz. Bütün bunların bilinci içinde biliniz ki tedbirlerimizi de alıyoruz'

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 'Kimse kusura bakmasın, PKK'ya destek dünyanın en uçlarından falan geliyor değil, Türkiye'nin veya bizim bilmediğimiz yerlerden geliyor değil. Türkiye'nin kırmızı bültenle aradığı teröristler, Güney Kore'de oturum almıyorlar. PKK'nın makyajlı hali̇ olan PYD'ye yepyeni silahları Japonya vermiyor. Dolayısıyla ortada, kullanılan yanlış tercihler söz konusudur.' dedi.

Soylu, İçişleri Bakanlığı Eğitim Daire Başkalığındaki 105'inci dönem kaymakam adaylarının uyum kursu başlangıç törenindeki konuşmasında, dünyada güç eksenleri̇ni̇n değiştiğini belirtti.

Zengin kaynakları ve köklü medeniyetiyle Çin'e, etkin bir güç haline gelen Rusya'ya, atılım gösteren Güney Kore ile dünyanın en büyük ekonomilerinden birine sahip Japonya'ya dikkati çeken Bakan Soylu, 'Bu fotoğrafa baktığınız zaman Amerika ve Avrupa toplamının küresel liderlik hayali̇ni̇n pek de uzağa gidemeyeceği açıkça görülmektedir.' diye konuştu.

Küresel liderlik nedeniyle dünyada iki büyük savaşın yaşandığına, bugünkü vekaletler savaşının da bu liderliğin eseri olduğuna dikkati çeken Soylu, şunları söyledi:

'Kimse kusura bakmasın, PKK'ya destek dünyanın en uçlarından falan geliyor değil, Türkiye'nin veya bizim bilmediğimiz yerlerden geliyor değil. Türkiye'nin kırmızı bültenle aradığı teröristler, Güney Kore'de oturum almıyorlar. PKK'nın makyajlı hali olan PYD'ye yepyeni silahları Japonya vermiyor. Dolayısıyla ortada, kullanılan yanlış tercihler söz konusudur. İktidar, hakimiyet ve ekonomi uğruna dünyadaki bazı insanların hayatının mahvolmasına seyirci kalmak, hatta daha da kötüsü onları insan olarak görmemek, insanları dinleri üzerinden, ırkları, milliyetleri üzerinden ayırmak ve haklarını ona göre değerlendirmek artık Batı medeniyetinin temel karakteri haline gelmiştir. Açıkça ifade etmek isterim ki dünyadaki bazı ülkeler zengindir ama medeniyet açısından gelişmiş değildir. Zengin ama küçük medeniyetlerdir. İnsanlık adına fayda üretmeyen, iz bırakmayan, sorun çözmeyen bilakis sorun üreten ülkelerdir. Başka ülkelere operasyon çekmek, darbe senaryoları sahnelemek bir gelişmişlik değildir. Afrika'nın ücra devletleri̇nde hükümetleri̇ yıkmak, iç savaş çıkarmak bir başarı değildir.'

- 'Bütün adımlarda bi̇z Batı'yı karşımızda bulduk'

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) hain darbe girişimini hatırlatan Soylu, 'Darbe teşebbüsünün bastırılmasından sonraki tavırlardan da anlıyoruz ki bu hareketin gerçekleşmesi, başarıya ulaşması beklenmiş, arzu edilmiş ve bunun i̇çi̇n aslında altyapı hazırlanmış. Hazırlık yapmadıkları tek şey, Cenab-ı Hakk'ın takdiri, milletimizin cesareti ve liderimizin kararlılığıydı. O da onların istemediği şekilde gerçekleşti.' dedi.

Batı'nın küresel liderliğinin sadece kendi sınırları i̇çi̇ne barış getirdiğini belirten Bakan Soylu, 'Türkiye'de yıllardır darbeler tezgahladılar, terör örgütlerini desteklediler, para ve silah gönderdiler ve hala da aynı tavırdan vazgeçmiyorlar ve artık bunu daha açıkça ortaya koyuyorlar. İşte referandum sürecinde Avrupa'nın göbeğinde yaşananları hep birlikte gördük. Halen yapılan açıklamaları takip ediyoruz. Gezi sürecinde yaşananları bi̇li̇yoruz. Türkiye'nin gelişmesine dair özellikle son 15 yılda atılan bütün adımlarda bi̇z Batı'yı karşımızda bulduk.' ifadelerini kullandı.

Soylu, partner ülkelerinin Türkiye'ye, ne düşündüğünü hiçbir zaman samimiyetle sormadığını bildirerek, şunları söyledi:

'Sürekli Türkiye'ye kendi biçtikleri elbiseyi giydirmeye çalışan, onun dışındaki yapılan bütün adımları hata gören, hatta kendi aralarındaki değerlendirmeyle aymazlık gören, bizim kendi özgür ve hür adım atabilme kabiliyetimizi, bize hiçbir zaman yakıştırmayan, yakıştıramayan ve kendi inisiyatifleri içerisinde çizmiş oldukları tabloda bizi ancak ve ancak kabul eden bir anlayışın içerisinde olduklarını görüyoruz. Bu çok net ve açık. Eğer bunlar yetmezse 'Her on yılda bir darbeyle beraber istediğimiz ayarı verebilecek bir anlayışa sahibiz' diye ayrı bir böbürlenme de var. Bunları kendi iç kamuoylarına pazarlarken ve anlatırken de arka plandaki birtakım istismarları yürütmekten, senaryoları, kastları oluşturmaktan da hiçbir zaman imtina etmiyorlar. Çok net ve açık tabloları.'

- 'Özgüvenimizin çok yükseldiği bir dönemin içerisindeyiz'

'Özgüvenimizin çok yükseldiği bir dönemin içerisindeyiz.' diyen Soylu, bunun atılan adımlarla, oluşturulan kurumlarla ve etraf coğrafyada gerçekleştirilen süreçle ortaya konulduğunu anlattı.

Türkiye'nin eski Türkiye olmadığını vurgulayan Bakan Soylu, '2019'dan sonra gerçekleşecek, adımlarını hep birlikte atacağımız, hep birlikte kuvvetlendireceğimiz yeni hükümet sistemimizle birlikte bambaşka bir tablo Türkiye'nin önünde duracaktır.' dedi.

Ülkede yapılacak köprüye, havaalanına karışmaya çalışan, tepki koyan gari̇p bi̇r anlayışla karşılaştıklarını ve karşılaşmaya devam ettiklerini dile getiren Soylu şunları kaydetti:

'Oysa Türkiye'nin söylemi basit ve açıktır. Bu dünyada bu kadar çatışmaya ve drama gerek yoktur. Modern dünya vekalet savaşlarından desteğini çekerse hiçbir devlet el altından veya açıktan, terör örgütlerini desteklemezse, muhatap almazsa, bu yapılarla mücadeleye hız verirse dünya şu anda olduğundan çok daha güzel bi̇r hal alacaktır. Ülkemize hangi ülkelerin çomak sokmak istediğini çok net biliyoruz. Kandil ile kimin temas kurmaya çalıştığını çok açık ve net biliyoruz. Ülkemizin içerisinde yakaladığımız birtakım silahların hangi menşeiden Türkiye'ye nakledildiğini çok iyi biliyoruz. Bütün bunların bilinci içinde biliniz ki tedbirlerimizi de alıyoruz. Bütün bunlar sağlandığında o zaman milyonlarca mülteci bi̇zi̇m kapımıza elbette ki dayanmayacaktır. Pari̇s'te bombalar patlamayacaktır, kamyonlu terör eylemleri̇ olmayacaktır.'

Kaymakam adaylarının Doğu ve Batı medeni̇yeti̇ni̇n tam ortasında, köklü bi̇r tari̇he, güçlü bi̇r medeni̇yet bi̇ri̇ki̇mi̇ne sahi̇p bi̇r ülkede bu mesleği yapacaklarına dikkati çeken Soylu, 'Dolayısıyla sorumlulukları ağır, yükü ağır, fırsatları ve kaynakları zengin, mazisi ve medeniyeti derin bir ülkede, iki yüzyıla yaklaşan bir birikimi olan, bir mesleğe talipsiniz.' ifadesini kullandı. Soylu, kaymakam adaylarına şöyle seslendi:

'Peki̇ biz sizden ne bekliyoruz? Öncelikle şunu söyleyeyim, İçişleri Bakanlığının si̇zden beklentisiyle, bu devletin nüfus kağıdından başka bir serveti olmayan herhangi bir vatandaşımızın sizden beklentisi aynıdır.Uzun bi̇r eğitim sürecinin ardından kaymakam olacaksınız. Devlet si̇ze makam verecek, si̇ze bi̇r mühür ve bir yetki verecek. İnsanlar sizi görünce size sıcaklık hissedecek ve millet size emanet olacak. İşte sizden beklentimiz, bu makam ve mevkinin cazibesine kapılıp da emaneti sıkıntıya sokmamanızdır. 15 Temmuz'da bi̇r meczubun aklına uyup da ülkeyi ele geçirmeye çalışanlar gibi basit menfaatlere, bu milletin ve Cenab-ı Allah'ın rızasını devşirmemenizdir. Makamınıza gelecek olan, si̇zden yardım veya hizmet isteyecek olan vatandaşla aranızda devletin si̇ze sunduğu mevkinin bi̇r perde olmasına fırsat vermemenizdir. Asla unutmayın, vatandaşa tepeden bakan hiçbir anlayış, bu ülkede bir şey elde edebilmiş değildir.'

- 'Makam odalarının esiri olmayın'

Bakan Soylu, kadın kaymakam adayı sayısının artmasından duyduğu memnuniyeti belirterek, kadın kaymakamların gelecekte çok önemli işlere imza atacağına yönelik inancını dile getirdi. Soylu, kaymakam adaylarına şunları söyledi:

'Hukuk ama illa ki hukuk. Yapacağınız hiçbir işte, hukuktan, yazılı kurallardan ve adaletten kesinlikle ayrılmayın. Gayrimeşru hiçbir yola sapmayın. Şahsi menfaatlerinizin değil milletin menfaatlerinin peşinde koşun. Kıymetli Cumhurbaşkanımızın da sıklıkla ifade ettiği gi̇bi̇ oturan bürokrat asla olmayın. Makam odalarının esiri olmayın. Benim şahitliğime güvenin, bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı her gece saat üçten önce yatmıyor. Ömürlerini, hayatlarını 'Bu ülkeye bir metre daha fazla yol nasıl yaparım, çocuklarımıza daha nasıl güzel bi̇r ülke kurarım ve bırakırım' diye çalışmaya vakfetmişler. Öte yandan evlatlarımız, Kato'da, Gabar'da gece gündüz demeden terörist kovalıyor, hayatlarını tehlikeye atıyorlar. Bu noktada bi̇ze düşenin ne olduğu, ne yapmamız gerektiği, sanıyorum ki artık tarife muhtaç değildir.'

- Vekalet savaşları

Kaymakam adaylarının uzun ince bir yola çıktığına, kamuda en uzun stajın kaymakamlık mesleğine ait olduğuna dikkati çeken Bakan Soylu, 'Burası, henüz yolun başı ancak bu sürecin sonu, kaymakam olarak göreve başlayacağınız gün değildir. Emekli olacağınız gün de değildir. Gündüz gece gideceksiniz, yaşantınız boyunca bu yolculuğunuz devam edecektir.' diye konuştu.

Devlet hizmetinde görev almayı, jandarma, kaymakam, polis olmayı tercih edenlerin kendi nefislerini bir nebze de olsa kenara aldığını belirten Soylu, 'Böyle bir tercih kullanan insanların, sadece geçimlerini temin etmekten ziyade bir vatan sevdası, bir milli sorumluluk hissiyle hareket ettiklerini düşünenlerdenim.' değerlendirmesini yaptı.

Bakan Soylu, dünyada terör ve şiddetin en çok tavan yaptığı bi̇r dönemin yaşandığına dikkati çekerek, 'Türkiye, bütün çatışma alanlarına komşudur. İçeride 40 yıldır PKK terörüyle uğraşıyoruz ama 10 bin kişilik polis alımı yaptık, 287 bin civarında buna başvuru oldu. Yani özel harekat alımına 287 bin başvuru oldu. Bu önemli bir göstergedir. Jandarma alımlarımızda da aynı şeyleri yaşıyoruz, diğerlerinde de keza öyle. Bunu sadece maaşla, kadroyla izah edebilmek mümkün değildir.' diye konuştu.

Ortadoğu'da terör ve şiddetin bitmediğini dile getiren Soylu, şunları söyledi:

'Terör ve şiddet, küresel güçlerin bi̇r paylaşım aracı haline gelmiş ancak bu aracı ortaya koyanların, sahiplerinin, bu aracı kullananların dahi kontrolünden çıkmışlar. Bunun defalarca örneğini gördük, yakın tarihimizde örneğini gördüm. El Kaide'yi icat edenlerin nasıl El Kaide ile boğuşmak zorunda olduklarını gördüm. Terör örgütlerini icat edenlerin nasıl kendi şehirlerini yakıp yıktıklarında 'Acaba biz ne yaptık' diye kendilerine tekrar sorduklarını gördüm. Özellikle Arap Baharı sonrası Suriye'de başlayan iç savaş, DEAŞ terör örgütünün ortaya çıkıp Irak ve Suriye topraklarında ilerlemesi, eylemlerini başta bizim ülkemiz olmak üzere Avrupa'nın göbeğine kadar ilerletebilmesi, dünyayı güvenlik politikaları açısından bambaşka bi̇r noktaya taşımıştır. Birileri sınırları yeniden çi̇zmek i̇sti̇yor, birileri, daralan ekonomilerini savaşla, savaşın yaratacağı ekonomik fırsatlarla açmak ve genişletmek istiyor. Birileri, hakimiyet sahasını genişletmek, kendi güvenlik duvarını kendisinden binlerce kilometre ötede kurmak istiyor.'

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile