İçme Suyunda Sağlık Açısından Problem Yok

Başkan Yazgı, Aksaray’ın içme suyunun iki kaynaktan alındığını, bunlardan birisinin baraj, diğerininse yeraltı kaynağı olduğunu ifade ederek, “Barajdan aldığımız suyun miktarı fazla olduğu için tat ve koku problemlerinin hepsi oradan kaynaklanıyor. Nedeni ise baraj yapılırken sulama amaçlı yapılmış. İçme suyu olarak değil tarımsal sulama amaçlı yapılmış. 1998 yılında Ahmet Er başkanımızın döneminde şehre su yetmediği için yeni boru hatları döşemek ve arıtma tesisi kurmak suretiyle şehrimizin su ihtiyacının karşılamaya o yıllarda başlamışız. Zaman geçtikçe barajımız ömrünü tamamlamış. Bu nedenle ömrünü tamamlayan bir barajda tabii ki başka problemler ortaya çıkabiliyor. Bu koku neden kaynaklanıyor? Yosun var. Kocaman barajı düşünün bu su da durgun. Durgun olunca içindeki yosunlar bir süre sonra yeşilleniyor. Bu yıl aslında su seviyemiz çok iyi. 18 metre derinliğinde 26 milyon metreküp suyumuz var. Daha önceki senelerde 10 milyon metreküptü şimdi 26 milyon metreküp su var. Bu ciddi bir rakam. Elhamdülillah suyun kesintisi ile ilgili bir sıkıntımız yok. Suyumuz bol bol var. Şimdi bu yosun klorla karışınca koku oluyor. Arıtma tesisimizde suyun içinde kattığımız bu klor yosunla birleşince tepkimeye giriyor koku çıkıyor. Sudaki bütün koku problemi bu. Sağlıkla ilgili hiçbir problemimiz yok. Nedenini de söyleyeyim. Her 3 günde bir halk sağlığı ekibi bize gelir çeşmeden suyu açar altına kabını koyar ve çeşmeden aldığı suyu laboratuvara götürüp deney yapar. Hangisinden ne var diye. Elhamdülillah bununla ilgili hiçbir problemimiz yok. Zaten problem olsa ben çeşmeyi kapatmak zorundayım. Yani halkımıza su veremem. Dolayısıyla ben tertemiz bir suyu sizlere veriyorum. Fakat suyumuzun en büyük sıkıntısı koku sıkıntısı. Ama bu sene geçen seneye göre şöyle bir avantajımız var. Bu sene suyumuz renklenmiyor. Nasıl renklenmiyor? Daha önceki senelerde suyu küvete koyduğunuz zaman suda bir renk bozulması olmuyor. Bizim bu sene renkle ilgili bir sıkıntımız yok” dedi.

Başkan Yazgı barajdan su almamak için yeni kaynak arayışlarının da devam ettiğini belirterek, “Biz göreve geldiğimizden bu yana boş durmadık. Bu konuda çok ciddi çalışmalar başlattık. Bizim barajdan suyu almamamız lazım. Onun için de yeraltı su kaynağımızın kapasitesini iki katına çıkartalım dedik. Göreve geldiğimizde barajdan yüzde 50-60 oranında su alırken, bu seviyeyi şu anda yüzde 25’e kadar indirdik. Yani şöyle söyleyeyim çeşmeden 100 birim su akıyorsa 25 birimini biz barajdan alıyoruz. Bugün itibarıyla şehrimizin içme suyunun 75 birimini de yeraltı suyundan alıyoruz. Yani bizim vaat ettiğimiz kısa vadedeki projeyi gerçekleştirdik. Geriye orta vadede söylediğimiz proje kaldı. İlk göreve geldiğimiz zaman Orman Bakanımız geldiğinde 6 tane su kuyusu açmıştık. Orman Bakanımız 2 hafta önce imzasını attı. Kalkınma Bakanlığından da imzamızı aldığımızda yeniden ihaleye açılarak o 6 tane su kuyusunu şehrimize getireceğiz. O zaman ne olacak? Barajdan almış olduğumuz yüzde 25’lik su oranını da almayacağız. Dolayısıyla tertemiz pırıl pırıl içme suyunu size getirmiş olacağız. Bu da 1,5-2 yıl içinde olacak. Bana biraz zaman vereceksiniz. İnşallah görev süremiz içerisinde onu da tamamlayacağız” şeklinde konuştu.