İdam Cezası Tartışmaları

BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, idam cezası tartışmalarıyla ilgili olarak, "Telafisi mümkün olmayan bir ceza verilemez.

Kışanak, partisinin meclis grup toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kayseri‘deki vahşi çocuk tecavüz ve cinayetleri ile tartışılmaya başlanan idam cezasıyla ilgili sorular üzerine Kışanak, "İdam cezası devlet eliyle işlenmiş bir cinayettir. Evrensel hukuk kuralları içerisinde yeri yoktur. Telafisi mümkün olmayan bir ceza verilemez; asıl mantığı da buna dayanır" dedi.

Bugün Türkiye‘nin Adnan Menderes‘in idamını tartıştığını, itibarını iade ettiğini belirten Kışanak, "Ama onu geri getiremiyor. İdam cezası böyle bir şeydir. Telafisi mümkün olmayan bir şeydir. Bu nedenle demokrasilerde yeri olmayan bir uygulamadır. Bunun tartışılması demokrasi adına Türkiye‘de birilerinin var olan durumu daha da kötüye götürme özlemi olarak algılanmalıdır" dedi.

Demokratik tutum içinde olan hiçbir insanın böyle bir yaklaşımın taraftarı ve savunucusu olamayacağını belirten Kışanak, şunları kaydetti:

"Hangi gerekçeyle olursa olsun cezalar ıslah etmek amacıyla verilir. Cezalar suç işlenmesini önlemek amacıyla verilir. Cezalar yaşam hakkını ortadan kaldırmak, bir kez daha telafisi olmayacak bir durum yaratmak adına verilmez. İdam ettiğiniz bir insanı ıslah edemezsiniz. İdam ettiğiniz bir insanı suç işlemekten men edemezsiniz. Bir daha yaşamayacak bir insana vereceğiniz bir cezayla neyi düzeltebilirsiniz? Olsa olsa idam cezası tehdidiyle bu ülkede baskıcı, otoriter rejimi kamufle etmeye

çalışabilirsiniz. Bunu bir siyasal mesaj olarak birilerine vermek isteyebilirsiniz. Bunlar da doğru şeyler değildir."

"BURHAN KUZU‘YU KINIYORUM"

Bu konuda idam cezasına karşı olmadığı yönünde açıklamalarda bulunan TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu‘nun yaklaşımını ‘esefle kınadığını‘ ifade eden Kışanak, "Bu kadar çok özgürlükten, demokrasiden, haktan hukuktan bahseden biri olarak kalkıp bugün evrensel hukuk kuralları içerisinde mahkum edilmiş bir cezayı yeniden Türkiye‘nin gündemine taşıması gerçekten de kabul edilebilir bir durum değil" dedi.

Bir gazetecinin, ‘Son günlerdeki konulara uyarlarsak, o iki çocuğun yaşama hakkı ne olacak peki?‘ şeklindeki sorusuna ise Kışanak, "Demokrasilerde halkın can ve mal güvenliğinden yönetim sorumludur. Bunu korumak için gerekli önlemleri almakla mükelleftir. Hepimizin bildiği gibi Türkiye çocuk istismarı, çocuk pornosu konusunda sabıkası oldukça kabarık bir ülkedir. Bu konuda önlem, tedbir almayan, gerekli uygulamaları hayata geçirmeyen iktidarın, bunun üstünü idam cezası tehdidi ile örtmeye kalkışması tam

bir aymazlıktır" yanıtını verdi.

AHMET TÜRK‘ÜN AÇIKLAMALARI

Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı Ahmet Türk‘ün ‘Taleplerimiz gerçekleşmezse, Mısır ve Libya‘dan daha sert tepkiler gösteririz‘ şeklindeki açıklamasının sorulması üzerine de Kışanak, şunları kaydetti:

"Ben bu konuda medya mensuplarına çağrıda bulunmak istiyorum. Lütfen fotoğrafın tamamını görün, lütfen Türkiye‘nin gerçeklerini bütün boyutlarıyla tartışalım. Mısır‘da, Libya‘da bu toplumsal muhalefet gelişmeden önce, Türkiye‘de yaklaşık 20 yıldır bütün baskıcı yaklaşımlara rağmen insanlar sokaklardalar. İnsanlar taleplerini zaten dile getiriyorlar. Hep beraber bu süreçleri yaşadık; başka bir ülkede yaşamadık. Türkiye‘de çok güçlü bir toplumsal muhalefet yok mu? İtiraz yok mu? Bu rejimi, bu sistemi,

otoriter, baskıcı yöntemi istemeyen halk yok mu? Bunu görmüyor muyuz? Bunu Sayın Türk söyledi diye mi gündeme taşıyoruz. Yani Sayın Türk bunu söyledi diye olmayacak. Sayın Türk var olan bir gerçeği ifade etmiştir. 1992 Nevruzunu, 2011 Nevruzunu hatırlayın. Diyarbakır‘da meydana toplanan 1 milyon insanı hatırlayın. Bunu gerçeği ifade etmenin bir cümlesi olarak algılamanızı özellikle rica ediyorum."

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile