İki konu
ANAYASA Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, "değişmez maddeler" konusunda pozitif yönde, yani "laikliği, dem...
ANAYASA Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, "değişmez maddeler" konusunda pozitif yönde, yani "laikliği, demokrasiyi, hukuk devletini daha ileri götürecek düzenlemeler" yapılabileceğini söyledi... Ve kıyamet koptu.
Tepkileri iki grupta toplamak mümkün:
Kılıç'ın sözlerini ihsas-ı rey sayanlar... Hayır, ihsas-ı rey değildir. Çünkü Sayın Kılıç çok genel ve teorik bir hukuk anlayışından bahsetmiştir. Söz konusu maddelerde yer alan pek çok nokta için 'şunlar şöyle değişebilir' falan diye somut, yani muhtemel bir davanın konusu olabilecek ayrıntılara girseydi, o zaman ihsas-ı rey olurdu.
İkinci tepki örneği Oktay Ekşi'nin dünkü başyazısıdır. Oktay Ağabey, Kılıç'a soruyor: Anayasanın 1. maddesindeki "cumhuriyet"i mi beğenmiyorsun?.. 2. maddesindeki "demokratik, laik, sosyal hukuk devleti"ni mi, 3. maddesindeki "ülkesi ve milletiyle bölünmez bütün" ilkesini mi beğenmiyorsun?..
Halbuki 2. maddede başka hükümler de var:
"Toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan..."
Sayın Ekşi bunları beğenmiyor mu ki, kendisi de yazısına almamış?!
Hemen belirteyim, bunların 2. maddeden çıkarılması fikrinin altında Erdoğan Teziç ve Yekta Güngör Özden gibi Atatürkçü hukukçuların da imzası vardır.
Kılıç böyle somut şeyler söylememiş, sadece "laikliği, demokrasiyi, hukuk devletini daha ileri götürecek düzenlemelerin"Â mümkün olduğunu belirtmiştir. Ne var bunda?
Kılıçdaroğlu ve türban
Çarşafa CHP rozeti takanlardan biri Sayın Kılıçdaroğlu idi... "Türban meselesini çözelim" diyen de kendileridir. Ama şimdi "saçı gözüküyor mu?" gibi gülünç bir ayrıntıya takıldı.
Evvela, Anayasa Mahkemesi'nin yasak kararında üniversitede sadece türban değil başörtüsü de yasaklanmıştır!
CHP'de mahkeme kararını okuyup oradaki 'başörtüsü' kelimesini görecek hukukçular elbette vardır, açıp baksınlar. Hukuken ya ayırımsız serbest bırakırsınız veya yasağı savunmaya devam edersiniz!.
Kılıçdaoğlu haklı olarak partisinin farklı kesimlerden oy alabilir hale gelmesini istiyor. Ama "saçı göküyor, gözükmüyor" gibi gülünç yaklaşımlar milyonca kadın ve genç kızda aşağılanma duygusu yaratıyor, tepki çekiyor. Demek ki hukuken olduğu gibi siyaseten de yanlış...
İran'dan, Pakistan'dan bahsetmek de gülünçtür. CHP'de İran'a, Pakistan'a gidip bırakın araştırmayı gözlem yapmış kim var? Rahmetli Benazir Butto'nun başörtüsünden toplumsal sonuç çıkarmak "en hakiki mürşit bilim"e aykıdır! İran'da yaygın olan ise, sizin Türkiye'de parti rozeti taktığınız siyah çarşaftır; Şiilik'te Kerbela matemini temsilettiği için.
Türban başörtüsünden daha modern bir giyim tarzıdır; Kemal Derviş'in de belirttiği gibi... Okumuş kadınların anneleri, nineleri gibi değil, daha şık ve sosyal etkinliğe daha uygun bir tesettür olan türban şeklini tercihlerinin sebebi budur. Kılıçdaroğlu türbanın kentli ve modern bir tesettür olup olmadığını partisinde sosyolog Sencer Ayata'ya sormalıdır.
En doğu sözü CHP PM üyesi Enver Aysever söylemişti dünkü Akşam'da; "CHP 10. Yıl Marşı'nı bırakmalı, 100. Yıl Marşı yazmalı..."