Antalya’nın Serik ilçesinde 1. Yerel İklim Eylemi Uluslararası Konferansı başladı.
Turizm bölgesi Belek’teki bir otelde 2 gün süren programa, Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Bölüm Başkanı ve Mali İşbirliği Başkan Vekili Angel Gutierrez, Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ruhi Beşiktaş, belediye ve yerel yönetim temsilcileri ve davetliler katıldı.
Konferansta konuşan, Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, programın Antalya’da olmasından dolayı mutluluk duyduğunu ifade ederek sözlerine başladı.
Birpınar, iklim değişikliğiyle ilgili bilim adamlarının son verdikleri 1,5 derece raporuna göre durumun çok vahim olduğuna dikkat çekti.
Özellikle Akdeniz Havzası’nda iklim değişikliğinin belirgin olarak yaşandığını belirten Birpınar, bunların sıcaklıkların artışı, hortumlar, bazen de büyük felaketler olarak karşılarına çıktığını, çözümler alınmaması halindeyse olumsuz sonuçların artarak devam edeceğine vurgu yaptı.
"Yerelde başaramazsanız, uluslararası kararların bir önemi yok"
İklim planının yerelde başlamasının son derece önemli olduğunu vurgulayan Birpınar, “Eğer yerelde bir şeyler yapmayı başaramazsanız, uluslararası alanda alınan kararların hiçbir öneminin olmadığını net bir şekilde görürsünüz. Dünya nüfusunun büyük bir kısmının yüzde 70’e yakını kentlerde birleşiyor. Yani iklimi değiştiren gazların ana oluşum yeri şehirler. Dolayısıyla şehirlerde bu tedbirleri almamız gerekiyor. Şehirlerden başlayarak iklim değişikliği mücadelesini yürütmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Birpınar, şehirlerin özellikle ulaştırma, yerleşmeleri enerji ve atık sektöründe, sera gazı emisyonlarının azaltılması potansiyelinin illerimizde çok yüksek olduğunu bildiklerini ve bunların araştırılması gerektiğini söyledi.
"Geleceğin turizm rotaları iklim dostu şehirler olacak"
Dünyadaki birçok ülkede karbon üretmeyen şehirler inşa edildiğine işaret eden Birpınar, bu potansiyelin Antalya’da olduğuna vurgu yaptı. Turizmin ile çevrenin ilişkisine değinen Birpınar, “İnsanlar artık bir yere gidecekleri zaman, o şehrin temizliğine, iklim değişikliği uyumuna veya enerji verimliliğine bakarak turizme yönlenmeye başladı.
Geleceğin turizm rotaları da iklim dostu şehirler olacağını belirtmek istiyorum. Buna turizm kenti Antalya’nın da hazır olması gerekiyor” dedi.
İklim değişikliği eylem planında, deniz, göl, akarsu gibi su kaynaklarının yanı sıra ormanlık alanların karbon yuttuğunu hatırlatan Birpınar, bu alanların korunması gerektiğini vurguladı.
“İklim değişikliği meselesi yeni bir parametredir”
Mevcut altyapıları çok iyi olan Almanya Fransa, İtalya ve İspanya gibi şehirlerde bile iklim değişikliğinden dolayı büyük felaketler yaşanabildiğine işaret eden Birpınar, “Hani bizim medyamız bazen diyor ya, şehrin alt yapısı çok kötü, bu parti yıllardır iktidarda, bu belediye yıllardır başta ama bu felaketler niye yaşanıyor?’ diye soruyor. Aynısı aslında Paris’te, Madrid’de veya Berlin’de yaşanıyor. Neden? Çünkü iklim değişikliği meselesi yeni bir parametredir. Yani bütün mühendislik hesaplarında yeni parametreyi işin içerisine katmamız lazım. Dizayn kriterini değiştirmemiz lazım. Eğer bu kriteri olmazsa işte sizin kanalizasyon borularınız, içme suyu hatlarınız kapasiteleri yetmeyecektir. Bir saatte yağması gereken yağmur, 10 dakika içerisinde yağıyorsa hiçbir alt yapı sistemi bunu kaldıramıyor ve inanılmaz taşkınların meydana geldiğini görüyoruz. Bu yüzden alt yapılardaki boru çaplarının yüzde 20 ya da yüzde 30 civarında değiştirilmesi gerekiyor” ifadelerini kaydetti.
“Seferberliği bugün itibariyle başlatıyoruz”
Bakanlık olarak Büyükşehir Belediyeler ve yerel yönetimlerle birlikte iklim değişikliği mücadele seferberliğine bugün itibariyle başladıklarını aktaran Birpınar, “Bundan sonrada ilk yapacağımız iş, bütün belediyelerimize bir deklarasyon göndereceğiz. Ortak bir deklarasyonu beraber neler yapabileceğimizi çıkarmamız gerekiyor. Belediyelerimizin, sera gazı emisyonlarını azaltma, iklim değişikliğine uyum faaliyetlerine katkı vermelerini buradan istediğimizi ifade etmek istiyorum” şeklinde konuştu.
“Biz emisyonları çok fazla hızlı artan bir ülkeyiz”
İklim değişikliği müzakerelerinde Türkiye olarak 5 yıldır ciddi bir mücadelenin içerisinde olduklarını belirten Birpınar, şunları söyledi:
“Paris antlaşmasına taraf değiliz, olmak istiyoruz. Ama oradaki mücadele diplomatların müzakereleri ve her ülke kendi menfaatlerini düşünüyor. Bizi de zamanında gelişmiş ülke statüsüne koydukları için, özellikle mutlak emisyon azaltımı yapmamız isteniyor korkumuz var. Türkiye’nin hem adaptasyon hem de emisyon azaltımı konusunda Türkiye’nin uluslararası finansmana ihtiyacı var. Bize ‘kömürden vazgeçin, fosil yakıtlardan vazgeçin, bunun yerine yenilenebilir enerji, güneş, rüzgar, jeotermal veya hidroelektrik santrallere yönelin’ diyorlar. Ama bunlara yönelmenin maliyeti yıllık olarak Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılamak için 10 milyar dolara ihtiyacı var. Bu uluslararası finans kanyakları, bankaları ya da fonların Türkiye’ye yardımcı olmaması durumunda bu parayı bizim bulmamız çok zor. 10 milyar doları bulmamız lazım ki ihtiyaç olan enerjiyi karşılayabilelim. Biz müzakerelerde ‘Bu kapıları bize açın ve iklimle değişikliğiyle mücadelemizi daha iyi yapalım’ diyoruz.. Bizi Hindistan’dan, Çin’den, Arjantin’den farklı görmeyin. Siz bizi ABD, AB ülkeler, Avusturalya, Japonya gibi görürseniz ve bize bu noktada finans kapılarını açmaz iseniz, biz iklim değişikliğinde kendi imkan ve kabiliyetlerimizle mücadeleye gireriz, bu da dünyadaki ortak katkıya çok büyük katkısı olmaz. Biz emisyonları çok fazla hızlı artan bir ülkeyiz. Şu anda 400 milyon ton civarında emisyon var ama 2030 yılında hedefimiz 1 milyar 200 milyon ton. Çünkü hızlı kalkınan bir ülkeyiz.”
Gutierrez: “Doğal afetlerden korkmak yerine, doğayı domine eder hale geldiğimizi düşünüyoruz”
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Bölüm Başkanı ve Mali İşbirliği Başkan Vekili Angel Gutierrez de düzenlenen konferansta yerel bağlamda iklim değişikliği ile mücadelenin nasıl yapılacağını konuşacaklarını söyledi.
Gutierrez, doğal afetlerden korunmak için bir takım önlemler almaya başladıklarını belirterek, “Bugün artık mega şehirler var. Her yerde sanayi var. Çeşitli tarım ürünleri var. İnsanlar açısından daha karşılanabilir olsun diye ama karşımızda mücadele etmemiz gereken çok büyük bir zorluk var. Aslında doğal afetlerden korkmak yerine doğayı domine eder hale geldiğimizi düşünür durumdayız.” diyerek konuştu.
İklim değişikliği ile baş edebilmek için bir yandan sera gazıyla mücadele etmek gerektiğine dikkati çeken Gutierrez, AB’nin bu mücadeleye dünya seviyesinde liderlik ettiğini ve uzun vadeli hedeflerle güçlü üye devletler içinde mevzuatlarla bunu desteklediklerini ifade etti.
İklim Değişikliğiyle Mücadele Seferberliği Başladı
Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Prof.Dr.Mehmet Emin Birpınar, bakanlık olarak büyükşehir belediye ve yerel yönetimlerle birlikte iklim değişikliği mücadele seferberliğine başladıklarını belirterek, “İlk yapacağımız iş, bütün belediyelerimize bir deklarasyon göndereceğiz. Ortak bir deklarasyonu beraber neler yapabileceğimizi çıkarmamız gerekiyor” dedi.