İletişim Başkanı Altun'dan NATO Zirvesi Değerlendirmesi

'NATO'nun dünya siyasetindeki yeri tartışılırken özellikle bazı ülkelerin bir süredir Türkiye'nin NATO'daki konumunu tartışmaya açmaya çalıştığını görüyoruz. Halbuki 70'inci yılını kutlayan NATO'nun 67 yılında Türkiye var' 'Zayıflamış ve kendini yenileyememiş bir NATO'nun ne dünya barışına ne Avrupa'ya ne de Orta Doğu'ya bir katkısı olacaktır'

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, zayıflamış ve kendini yenileyememiş bir NATO'nun, dünya barışına, Avrupa'ya ya da Orta Doğu'ya bir katkısı olmayacağını bildirdi.

Altun, mikro blog platformu Medium hesabından "Bir zirvenin ardından: NATO nereye?" başlıklı bir yazı yayımladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılımcısı olduğu Londra'daki NATO zirvesinin birçok tartışmayı beraberinde getirdiğini belirten Altun, "NATO'nun dünya siyasetindeki yeri tartışılırken özellikle bazı ülkelerin bir süredir Türkiye'nin NATO'daki konumunu tartışmaya açmaya çalıştığını görüyoruz. Halbuki 70'inci yılını kutlayan NATO'nun 67 yılında Türkiye var. Soğuk Savaş'ın bunalımlı dönemleri, bölgesel çatışmalar, NATO üyelerini hedef alan terör saldırıları, mülteci krizleri... Türkiye, tüm kritik dönemlerde NATO üyeliğinin hakkını verdi ve müttefik ruhuna uygun hareket etti." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin NATO hedefleri çerçevesinde savunma harcamalarının 5 yılda yüzde 53 artarak, Gayrisafi Milli Hasıla'nın yüzde 1,89'una ulaştığını bildiren Fahrettin Altun, şöyle devam etti:

"Türkiye ayrıca NATO'nun ortak bütçesine en fazla katkı yapan müttefiklerden biri. NATO ortak fonlarına 2018 yılında 89,8 milyon avro aktarıldı. NATO'nun en büyük ikinci kara gücü olan Türkiye, topraklarındaki üslerini NATO'nun kullanımına açarak birçok önemli operasyonda lojistik görevler üstlendi. Son olarak DEAŞ ile mücadelede bunun örneğini gördük. NATO erken uyarı ve gözlem uçaklarının (AWACS) uçuşlarına yakıt ikmali desteği sağlandı, Konya Hava Üssü bu uçakların kullanımına açıldı.

Ancak Türkiye tüm bunları yapmasına rağmen karşılığında ne gördü? 911 km uzunluğunda sınır paylaştığımız komşu ülke Suriye'deki iç savaş, Türkiye için ciddi güvenlik sorunları oluşturdu. Türkiye, ulusal güvenliğine yönelik tehditlere karşı üye devletlerin NATO ittifak ruhuna yakışır bir tavırla kendisine tam destek vermesini bekledi. Buna karşılık NATO üyeleri terörle mücadele gibi kritik bir konuda ortak adımlar atmakta başarısız oldu."

- "NATO üyesi devletler yeterli destek vermedi"

Altun, bazı NATO üyesi ülkeler, Türkiye'nin güvenlik endişelerini ve NATO'daki rolünü sorgularken, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in, "Türkiye bizim ittifakımızın çok güçlü bir üyesi. Türkiye, çok zor bir bölgenin sınırında bulunuyor. NATO ittifakındaki hiçbir ülke, Türkiye kadar Orta Doğu'dan kaynaklanan şiddete maruz kalmadı" şeklinde açıklamalar yaptığını hatırlattı.

Türkiye'nin meşru güvenlik kaygılarına işaret eden Stoltenberg'in, DEAŞ'a karşı mücadeleye ve bu terör örgütünün çöküşüne Türkiye'nin "kararlı bir şekilde katkıda bulunduğunu" da vurguladığını kaydeden Altun şöyle devam etti:

"Stoltenberg yaptığı açıklamalarla üye devletlerin Türkiye'nin güvenlik endişelerini anlama çağrısında bulunmuştur. Fakat NATO üyesi ülkeler maalesef Türkiye'nin terörle mücadelesine yeterli destek vermedi. Kuzey Suriye'deki PKK/YPG terör örgütüne aleni destek verildi, FETÖ üyelerine kucak açıldı.

Terör örgütü DEAŞ'ın Türkiye'de yaptığı saldırılar görmezden gelinerek, Türkiye'nin DEAŞ'la mücadelesi yok sayıldı, sorgulamaya açıldı. Hatta kimi ülke liderleri Türkiye'ye saldırmayı ve ülkemize haksız ithamlarda bulunmayı bir siyaset haline getirdiler. Başarısızlıklarını ve azalan popülaritelerini Türkiye'ye iftira atarak perdeleme yoluna girdiler. Tüm bu müttefik ruhuna uymayan söylem ve uygulamalara rağmen Türkiye, NATO'nun önemini her fırsatta dile getirmeye devam etti."

- "Londra Zirvesi umarız NATO'nun güncellenmesine vesile olur"

Mevcut NATO yapılanmasının bugünün koşullarına uyum sağlayamadığının da ortaya çıktığını belirten Altun, şunları kaydetti:

"Türkiye, tıpkı 'Dünya beşten büyüktür' diyerek mevcut BM yapılanmasının daha adil olması için çalıştığı gibi, NATO'nun da günümüz dünyasına uygun dönüşümü sağlamasına gerektiğine inanıyor. NATO daha güçlü bir ittifak için yeni stratejiler üretmeli. Örgüt ayrımı yapmadan küresel terörle mücadele etmeli, sığınmacılar ve bölgesel stratejilerle ilgili yeni vizyonlar ortaya koymalı. NATO sözleşmesindeki maddeler gözden geçirilmeli ve gerekirse revize edilmeli.

Almanya Başbakanı Angela Merkel'in dediği gibi Türkiye NATO için stratejik öneme sahip. Londra Zirvesi umarız Türkiye'nin önerileri ışığında 'NATO'nun güncellenmesi' tartışmasına vesile olur. Zayıflamış ve kendini yenileyememiş bir NATO'nun ne dünya barışına ne Avrupa'ya ne de Orta Doğu'ya bir katkısı olacaktır."
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile