Halk arasında kulakta sıvı toplanması olarak bilinen "Seröz otitis media" hastalığının en fazla çocuklarda tespit edildiği ve Karadeniz Bölgesi'nde yapılan incelemede ilkokul çağı çocuklarının yüzde 10'unda bu hastalığın görüldüğü belirtildi.
Konuyla ilgili açıklama yapan Özel İmperial Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Ömer Korkmaz, genetik yatkınlık, doğumsal birtakım yapısal bozukluklar, yarık damak gibi, biberonla beslenme, kötü hijyen, reflü, evde sigara içilmesi, kalabalık aile ve kreş ortamı gibi birçok farklı etkenin "seröz otitis media" riskini artıran faktörler arasında yer aldığını söyledi. Yapılan araştırmalarda okul öncesi çocukların yüzde 35 veya 70'inin hayatlarında en az bir kez kulakta sıvı toplanması rahatsızlığı geçirdiğinin belirlendiğini kaydeden Korkmaz, "Halk arasında kulakta sıvı toplanması olarak da bilinen seröz otitis media; ağrı, ateş, kulak akıntısı gibi enfeksiyon belirtileri olmadan orta kulak boşluğunda sıvı toplanması halidir. Çocukluk döneminin en sık görülen hastalıklarından biridir. Yapılan çalışmalar okul öncesi çocukların yüzde 35 veya 70'inin hayatlarında en az bir kez seröz otit atağının geçirildiği gösterilmiştir. Ancak sadece işitmede azalma ile kendini gösterdiğinden çoğunlukla tanı konulamamakta, başlangıç ya da bitiş dönemleri anlaşılamamaktadır. Karadeniz Bölgesi'nde yapılan incelemelerde ilkokul çağı çocukların yüzde 10'unda bu hastalığın mevcut olduğu saptanmıştır. Türkiye genelinde yapılan çalışmalarda da benzer oranlar bulunmuştur. Özellikle kreş ve anaokulu çocuklarını kapsayan araştırmalar da yüzde 20'ye yakın kesimde bu hastalığın varlığı bulunmuştur" dedi.
Birçok farklı nedenin orta kulakta sıvı toplanmasına zemin hazırladığını belirten Korkmaz "Bunlar arasında en sık gördüğümüz nedenler sık geçirilen orta kulak enfeksiyonları, üst solunum yolu enfeksiyonlarının sıklığı, geniz eti varlığı ve sık ve gereksiz antibiyotik kullanımı sayılabilir. Bunların yanında genetik yatkınlık, doğumsal birtakım yapısal bozukluklar örneğin yarık damak gibi, biberonla beslenme, kötü hijyen, reflü, evde sigara içilmesi, kalabalık aile ve kreş ortamı gibi birçok farklı etken seröz otitis media riskini artıran faktörler olarak saptanmıştır. Seröz otitis media'nın silik klinik belirtilerle seyretmesi tanı konulmasında gecikmelere neden olur. Anne babalar çocuğun çağrılara yanıt vermemesini çoğunlukla ilgisizliğine bağlar. Televizyonun sesini açmasını, ilgiyi TV'ye yöneltmesine veya yakından seyretmesini de göz kusurlarına bağlayabilir. Araya giren üst solunum yolu enfeksiyonları veya sinüzit atakları acaba çocuğum işitmiyor mu? Sorusunu akla getirir. Seröz otitin gizli belirtilerinden biride okulda veya kreşte uyumsuzluk şikayetleri olabilir" diye konuştu.
Seröz otitis media hastalarının büyük kısmının tedavi ile düzeldiğini ifade eden Korkmaz, "Çocukta içe kapanıklık, başarıda azalma, öğrenme yeteneğinde gerileme, işitme problemlerinin farklı yansımaları olarak karşımıza çıkar. Küçük yaştaki çocuklarda ise özellikle her iki kulakta sıvı toplanması olduğunda denge problemleri gelişebilir. Seröz otitis media hastalarının büyük kısmı tedavi ile düzelebilmektedir. Fakat hastalığın seyri sinsi geliştiğinden tanı konulmada gecikmeler veya tedaviye direnç durumlarında, bizi korkutan ciddi problemlere yol açabilmektedir. Konuşma bozuklukları, iç kulak problemlerine bağlı kalıcı işitme kayıpları bunlardandır" şeklinde konuştu.
Özel İmperial Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Ömer Korkmaz, uzun süren vakalarda, kalıcı veya daha kapsamlı cerrahi müdahaleler gerektiren orta kulak problemleriyle karşılaşabildiklerini belirterek açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Bunlar arasında kulak zarında çöküntüler, cepler, kulak zarının orta kulak iç duvarına kadar yaklaşması en sık gördüğümüz durumlardır. Bunun yanında zarda veya orta kulak boşluğunda kireçlenme, zarda delinme, kemikçiklerde yapışıklık veya erimeler, 'kolesteatom' dediğimiz orta kulak boşluğunda cilt katmanlarının birikmesi gibi sıkıntılarda gelişebilmektedir. Şüphelenilen durumlarda ailelerin başvurusuyla veya kulak burun boğaz muayenesi sırasında tesadüfen saptanan bu hastalık birtakım odyometrik testlerle teyit edilir. Seröz otitis media'nın tedavisinde hastalığın saptandığı evreye göre yaklaşılır. Direk cerrahiyi uygun gördüğümüz hastalar olabileceği gibi medikal tedavi ile izleme aldığımız hastalar daha fazladır. Hastaların büyük çoğunluğu ilaç tedavisi uygulanması ve ortaya çıkaran faktörler uzaklaştırılması durumunda düzelir. Antibiyotikler en sık baş vurduğumuz ilaçlardan olup hastanın kliniğine göre birtakım farklı grup ilaçlarda kullanılmaktadır. Sakız çiğneme, üst solunum enfeksiyonu yokken vasalva manevrası yapmak veya burun kapalıyken balon şişirme, tedaviye destek olup, orta kulağa östaki tüpü yoluyla hava pompalamayı sağlayan uygulamalardandır. Cerrahi tedaviyi, medikal tedaviye yanıt vermeyen, işitmesi ileri derecede kayıp olan vakalarda veya yukarıda bahsettiğimiz kalıcı durumlar ortaya çıkma riski varlığında uygulamaktayız. Cerrahi uygulamalar genel anestezi altında yapılır. En sık uygulanan yöntemler 'timpanosentez' dediğimiz kulak zarına 3-5 gün içerisinde kapanan geçici pencere açmak veya ventilasyon tüpü takmaktır. Tüpler çeşidine ve amaca göre değişmekle birlikte ortalama 6 ayla 1 yıl arasında kulak zarında kalan, orta kulağın havalanmasını sağlayan cihazlardır. Olası komplikasyonları saydığımız sıkıntılarla kıyaslandığında son derece masum kabul edilir."
İlkokul Çağındaki Çocukları Bekleyen Tehlike
Halk arasında kulakta sıvı toplanması olarak bilinen 'Seröz otitis media' hastalığının en fazla çocuklarda tespit edildiği ve Karadeniz Bölgesi'nde yapılan incelemede ilkokul çağı çocuklarının yüzde 10'unda bu hastalığın görüldüğü belirtildi