'İmmünoterapi Yönteminde Yüzde 80'E Ulaşan Başarılar Var'

Prof. Dr. Engin Ulukaya: 'Kanser kök hücrelerine yönelik immünoterapi yöntemi başladı ve bu çok ümitli bir senaryo. Yüzde 80'e ulaşan başarılar var. Gürcistan'da 5 hastaya uygulandı ve o hastalar tamamen iyileşti. Biz de üniversitede o tedaviyi başlatacağız' Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji Embriyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meltem Özgüner: '(Türk Kök) Kurum, hastanın birinci derece akrabalarında uygun kök hücre bulunmadığında taramalar yapıyor, gönüllü vericilerle eşleştiriyor. Verici bulma açısından böyle bir yerin kurulmuş olması ve Sağlık Bakanlığı bünyesinde olması çok önemli. Şu an iyi bir noktadayız' Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji Embriyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet İbrahim Tuğlu: 'Hücreyi her geçen gün daha iyi anlıyoruz, güzelleştiriyoruz ve güçlendiriyoruz. Gelecekte, belki de insan vücudundaki sentetik olmayan hücreyi hiç dışarı çıkartmadan hareketlendireceğiz, çoğaltacağız ve yönlendireceğiz'

İstinye Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Moleküler Kanser Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Engin Ulukaya, "Kanser kök hücrelerine yönelik immünoterapi yöntemi başladı ve bu çok ümitli bir senaryo. Yüzde 80'e ulaşan başarılar var. Gürcistan'da 5 hastaya uygulandı ve o hastalar tamamen iyileşti. Biz de üniversitede o tedaviyi başlatacağız." dedi.

Prof. Dr. Ulukaya, İstanbul Üniversitesi Kök Hücre Kulübü'nce (İÜKÖK) üniversitenin Ord. Prof. Dr. Cemil Bilsel Konferans Salonunda düzenlenen "4. Kök Hücre ve Uygulamaları Sempozyumu"nun ikinci gününde, "Kanserde Tehlikeli Aktörler: Kanser Kök Hücreleri" başlığını ele aldı.

Prof. Dr. Ulukaya, kanser kök hücrelerinin, insan vücudundaki kanser dokusu içerisinde az sayıda bulunan çok tehlikeli hücreler olduğunu ifade etti.

Kemoterapiler ve ışın tedavileriyle bu hücrelerin öldürülemediğini kaydeden Ulukaya, az sayıdaki hücrelerin aylarca ya da yıllarca vücutta bekleyerek yeniden tümöre dönüşebildiğini belirtti.

Prof. Dr. Ulukaya, metastatik bir tümörü yok etmenin zor olduğunun altını çizerek, "Tamamen ümitsiz değiliz, başarılı tedaviler de var ama genel olarak tehlikeli bir tablo. Çünkü o metastatik tümörde çok sayıda kanser kök hücresi var. Eskiden 10 binde bir iken bu sefer belki yarısı kanser kök hücresiyle dolu bir tümörden söz ediyoruz. Kök hücreyi öldüremiyoruz zaten metastatik tümörü de bu yüzden öldüremiyoruz. Çok tehlikeli bir tabloya ulaşmış oluyor hasta. Hastanın aylar, yıllar sonra yeniden kliniğe gelmesine neden olan işte bu hücre." diye konuştu.

Kanser kök hücrelerine yönelik immünoterapi yönteminin uygulanmaya başladığına işaret eden Ulukaya, şöyle konuştu:

"Bu çok ümitli bir senaryo. Yeni nesil kişiye özgü immünoterapiler biraz içimizi rahatlattı. Yüzde 80'e ulaşan başarılar var. Gürcistan'da 5 hastaya uygulandı ve o hastalar tamamen iyileşti. Biz de üniversitede o tedaviyi başlatacağız. Yani kişiye özgü tümör aşısı olacak. Birçok tekniği var. Metastaz olan hastanın kemoterapi almadan sadece o kişiye özgü immünoterapiyle iyileştiğini biliyorum. Kanserden korkmayın, yakında her şey çok daha iyi olacak. Aynı şeker hastalığı gibi 20 ila 25 yıl vücudumuzdaki tümörle yaşayacağız. Çünkü metastaz yapmasını muhtemelen önleyeceğiz. Bunu başaracağız ümitli sonuçlar da var."

- Kök hücre nakliyle yaşamla ölüm arasındaki insanlara can oluyorlar

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji Embriyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meltem Özgüner, "Mezenkimal Kök Hücrelerin Akut Gruft Versus Host Hastalığında Kullanımı" başlığını ele aldığı konuşmasında, kök hücrelerin özellikle lösemi hastalıklarındaki kemik iliği nakillerinde kullanıldığını söyleyerek, ilk kök hücre tedavisinin de bu nakiller sayesinde gerçekleştiğini belirtti.

Prof. Dr. Özgüner, kök hücre vericilerinin önemine işaret ederek, vatandaşlara, duyarlı davranmaları ve bağışçı olmaları konusunda çağrıda bulundu.

Kök hücre bağışı sürecine ilişkin bilgi veren Özgüner, "Üç tüp kanla verici olunabiliyor. Gönüllü vericilik esasına dayanan bu süreçte, hücreler uyumlu olsa dahi hiçbir şekilde zorlamayla alınmıyor. Daha sonra yine uygunluk ya da ihtiyaç durumlarında kişilere soruluyor. İstedikleri takdirde, daha çok kandan toplama şeklinde işlemi yapıyoruz. Böylece yaşamla ölüm arasındaki insanlara bir can oluyorlar. Bu konuda herkesten yardım bekliyoruz." ifadelerini kullandı.

- "Türk Kök bu alandaki ilerlemenin esas sebebi"

Prof. Dr. Özgüner, Sağlık Bakanlığı bünyesinde hayata geçirilen Türk Kök sayesinde Türkiye'nin bağış konusunda ilerleme kaydettiğini dile getirdi.

Türk Kök aracılığıyla yaklaşık 10 hastasının verici bulabildiğini aktaran Özgüner, "Kurum, hastanın birinci derece akrabalarında uygun kök hücre bulunmadığında taramalar yapıyor, gönüllü vericilerle eşleştiriyor. Verici bulma açısından böyle bir yerin kurulmuş olması ve Sağlık Bakanlığı bünyesinde olması çok önemli. Şu an iyi bir noktadayız. Ancak tabii ki daha fazla vericiye ihtiyacımız var. Ben Türk Kök'ün bu anlamda çok iyi işler yaptığını ve bu alandaki ilerlemenin esas sebebi olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.

"Her hastalık mühim ancak yaşamla ölüm kıyısında giden hastalıklarda tedaviler çok önemli" diyen Özgüner, özellikle nakil gerektiren hastalıkların tedavilerinin tamamlanması için toplumun bilinçlenmesi gerektiğinin altını çizdi.

- "Hücreyi her geçen gün daha iyi anlıyoruz ve güçlendiriyoruz"

Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji Embriyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet İbrahim Tuğlu, "Kök Hücre, Ürünler ve Farklılaşmaları" başlığını ele aldığı oturumda, insan vücudunun çeşitli bölgelerinde bulunan kök hücrelerin herhangi bir sağlık sorunu esnasında kullanılabildiğini ifade etti.

Kök hücrenin, şu ana kadar plastik cerrahi, ortopedi ve diş hekimliği alanlarında etkilerinin görüldüğünü ve bunun bilimsel olarak kanıtlandığını kaydeden Tuğlu, "Hücreyi her geçen gün daha iyi anlıyoruz, güzelleştiriyoruz ve güçlendiriyoruz. Burada mühendisliğin de çok büyük katkısı var. Onlarla ortak çalışmamız gerekiyor. Gelecekte, belki de insan vücudundaki sentetik olmayan hücreyi hiç dışarı çıkartmadan hareketlendireceğiz, çoğaltacağız ve yönlendireceğiz. Amacımız ve gidişatımız bu. Bilişimin de yapay zeka ve derin öğrenmeyle buna etkisi olacak. Mühendislik de, onların tutunmasında ve kendisinin yok olarak sadece hücrenin kalmasını sağlayacak ürünlerin gelmesinde etkili olacak. Böylelikle, ideal tedaviye doğru gideceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

Tuğlu, insandan insana hücre nakline immün sistemi tarafından tepki verilmediğini ve olumlu karşılandığını aktararak, "Kök hücre bankaları oluşmaya başladı. Eskiden uygun hücreyi bulmak çok zordu. Şu an hastadan alınan hücrenin gönderilerek işleme tabi tutulup geri gönderilmesi ve orada var olan hücrenin alınmasına yönelik işlemlerin uygulandığı 4 merkezimiz var. Buralardan ürünleri alıyorsunuz ve uygulamaları yapıyorsunuz. Böyle bir gelişim de oldu yani sanayisi de gelişmeye başladı." şeklinde konuştu.

Konuşmaların ardından, Elif Şebnem Günaydın Umut Derneği'ne katılımcılar adına yapılan kök hücre bağışlarının sertifikaları Prof. Dr. Tuğlu ve Prof. Dr. Özgüner ve Prof. Dr. Ulukaya'ya takdim edildi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile