ING: 'Türkiye'ye yatırımı boşuna yapmadık'
Leenaars, Amsterdam'daki ING House'da Türkiye'den gelen gazetecilerle bir araya geldiği toplantıda, grubu...
Leenaars, Amsterdam'daki ING House'da Türkiye'den gelen gazetecilerle bir araya geldiği toplantıda, grubun faaliyetleri, üçüncü çeyrek sonuçları ve Türkiye pazarına bakış ve stratejilerini paylaştı.
5 yıl önce yönetim kurulu tarafından araştırma yapmak üzere Türkiye'ye gönderildiğini, bankacıları, piyasaları tanıdığını anlatan Leenaars, Türkiye'yi ve Türk halkını tanımaktan mutlu olduğunu, o dönemde kendisine gösterilen misafirperverliğin karşılığını vermeye çalışacaklarını söyledi.
ING Bank için beklentilerin üzerinde bir kazancın söz konusu olduğunu, ticari sonuçların çok iyi olduğunu ve 2010 için de iyi haberleri olduğunu dile getiren Leenaars, üçüncü çeyrekteki yükselişi devam ettirmek istediklerini kaydetti.
Finansal krize de değinerek, başlangıçta ABD kaynaklı sarsıntıların, dalgaların Batı Avrupa'yı etkilediğini ancak Doğu'ya doğru gidildikçe etkinin daha az hissedildiğini hatırlatan Leenaars, artık fırtınadan kazasız belasız çıktıklarını söyleyebileceğini ancak bunun oturarak olmadığını, ING'de sigorta ve bankacılığı ayırdıklarını, işi sadeleştirdiklerini, harcamaları azalttıklarını, müşteri odağını artırdıklarını, işlerini büyütmeye devam ettiklerini, 2009 sonunda hızlı bir şekilde hükümet desteğinin yarısı olan 5 milyar avroyu geri ödediklerini, 2009 yılında neredeyse 1,5 milyar avroluk bir harcama tasarrufu sağladıklarını belirterek, "Harcamalarını bu kadar düşüren bir hükümet olduğunu sanmıyorum" dedi.
Leenaars, Türkiye'nin bu fırtınadan rahat geçtiğini ve Asya ekonomilerinin de Türk ve Asya bankalarının giderek daha ivme kazandığının görüldüğünü belirterek, Avrupa'nın 8'inci, dünyanın 17'inci büyük ekonomisi olarak tanımladığı Türkiye'nin büyük bir pazar olduğunu, kendilerinin de grup olarak büyük piyasalara yatırımı tercih ettiklerini bildirdi.
Türkiye'nin 2001 krizinde gerçekleştirdiği dönüşümün şimdi kendilerinin işine yaradığını, Türkiye'de kayda değer bir milli gelir artışı yaşandığını, 2010 için GSYİH'de yüzde 7,1'lik artış beklendiğini, nüfusun artışında büyümenin devam ettiğini, uluslararası yatırımların arttığını aktaran Eli Leenaars, Türkiye'nin bankacılık açısından cazip bir pazar olduğunu, bu nedenle yatırıma devam edeceklerini belirtti.
Hollanda'nın Türkiye ekonomisinde 3'üncü en büyük yatırımcı ülke olduğunu da hatırlatan Eli Leenaars, mali kriz sırasında Türkiye ile ilgili pozisyonlarını değiştirmediklerini ve bunun çok önemli olduğunu belirterek, "Çok güzel bir evlilik oldu, kendimizi evimizde hissediyoruz. Türkiye ana büyüme pazarlarımızdan biri olacak... ING'nin çok net bir desteği var ING Türkiye'ye... ING Türkiye pazarına çok önem vermektedir. Kaynakları aktarmaya devam edeceğiz" dedi.
-"TÜRKİYE SAYESİNDE ATLATTIK DEMEK İSTEMEM"-
Bir gazetecinin, İspanya'nın en büyük ikinci bankası Banco Bilbao Vizcaya Argentaria S.A (BBVA) ile Garanti Bankası'nın hisselerinin bir kısmının satın alınması konusunda vardığı anlaşmayı hatırlatarak, rekabetten nasıl etkileneceklerini sorması üzerine, Leenaars, hedeflerinin kesinlikle değişmeyeceğini, BBVA ile İspanya'da da rekabet ettiklerini ve İspanya'da pazar paylarını arttırdıklarını belirterek, Türkiye'de rekabetten mutlu olacaklarını, bunun iyi bir gelişme olduğunu ve rekabetin kendilerini motive ettiğini söyledi.
Başka bir gazetecinin Türkiye'de yatırım yapan diğer bazı büyük kuruluşların kriz döneminden Türkiye operasyonları sayesinde daha hızlı çıktıklarını söylediklerini belirterek, "Sizden böyle birşey duymadık? Türkiye'nin katkısı oldu mu?" diye sorması üzerine, "Türkiye sayesinde krizi atlattık demek istemem" karşılığını verdi.
Leenaars, devamla şunları kaydetti: "Çünkü diğerlerinden çok farklıyız. Evet. Türkiye en azından bizim için bir sorun olmadı. İstediğimiz getiriyi sağladı. Dikkatimizi dağıtan bir durum olmadı. Kısa vadeli nakit akışı için değil uzun vadeli büyüme için Türkiye'deyiz..." Türkiye pazarında büyüme ve sıralamada yükselmek için agresif bir projeksiyonları olup olmadığını, yeni satın alımların söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine ING Bankacılık İcra Kurulu Üyesi, Doğrudan ve Uluslararası Bireysel Bankacılıktan Sorumlu Üst Yönetici (CEO) Eli Leenaars, sıralamadaki yerlerinin yeterli olmadığını, iddialarının bu olmadığını, kesinlikle yatırım yapmaya devam edeceklerini, kısa vadede satın alımın gündemde olmadığını ancak uzun vadede hiçbir şeyi gözardı etmeyeceklerini dile getirdi.
Türkiye'nin kendileri için büyüme anlamında kilit ülkelerden biri olduğunu, yatırımı boşuna yapmadıklarını, potansiyeli gördüklerini bildiren Leenaars, reel sektörü de desteklemeye devam edeceklerini çünkü müşterinin orada olduğunu vurguladı.
-TÜRKİYE'NİN 5'İNCİ BÜYÜK ÖZEL BANKASI OLMA HEDEFİ-
ING Grubu'nun, Amsterdam'daki tarihi Herengracht Merkezi'nde gerçekleştirdiği ikinci toplantıda sunum yapan ING Bank CEO'su Wilfred Nagel ise, 40 ülkede 107 bin personele ve 85 milyondan fazla müşteriye sahip ING Grubu'nun Türkiye'de ciddi büyüme hedefinde olduğunu hatırlattı.
"Türkiye ING sıralamasında çok iyi durumda. Türkiye gibi büyüme potansiyeline sahip 4-5 ülke var" diyen Nagel, Türkiye'nin 5'inci büyük özel bankası olma konusunda kararlı olduklarını, ING Grubu'nun bu stratejinin icraatı için desteğinin tam olduğunu vurguladı.
ING Grubu'nun Türkiye'ye çok şey katabileceğine dikkati çeken Nagel, Türkiye'nin tasarruf tabanını büyütmesi gerektiğini, Türkiye'de yatırım ve KOBİ'leri büyütecek itici gücün tasarruf olacağını, ING'nin, dünyanın önde gelen tasarruf mevduat bankaları arasında ilk 5'te yer aldığını, bu konudaki bilgi birikimiyle Türkiye'ye çok önemli hizmet ve ürünler sağlayacakları düşüncesinde olduklarını anlattı.
Wilfred Nagel, halen toplam mevduat ve kredi hacmine göre 7'nci, toplam aktiflere göre ise 8'inci büyük özel banka olan ING Bank'ın Türkiye genelinde yaklaşık 330 şube ve 5 bin 849 çalışanla hizmet verdiğini anlattı.
"ING Bank'ın büyüme motoru KOBİ ve Ticari Bankacılık olacak" diyen Wilfred Nagel, ticari kesime, uluslararası tecrübelerinin ışığında, leasing ve faktorinkten portföy yönetimine, proje ve yapılandırılmış finansmandan nakit yönetimine, dış ticaret finansmanından özel bankacılığa kadar tüm alanlarda rekabetçi hizmet sunduklarını dile getirdi.
Türkiye'nin sorunlarını işsizlik, eğitim ve düşük tasarruf oranı olarak özetleyen Nagel, tasarrufu bankacılık makinasının motoru olarak niteledi.
Bir gazetecinin ilk 5 hedefinin iddialı olup olmadığını sorması üzerine Nagel, ING'nin global becerilerinin bazılarını Türkiye'ye getirip, rakiplerinden farklı hizmet ve ürünler sunacaklarını, gelir anlamında artık geleneksel kaynakların baskı altında olduğunu anlattı.
Nagel, Türkiye pazarındaki rekabete ilişkin de "Rakiplerimizi ciddiye alıyoruz ama korkmuyoruz. Üstesinden gelmeyi bileceğiz" dedi.
Bir gazetecinin bankanın bilanço detaylarını bilmeden müşterilerin nasıl paralarını yatıracaklarını sorması üzerine Nagel, "Bilançoyu göremezsiniz demiyorum. Yayınlayabildiklerimizi yayınlıyoruz. Geleceğe yönelik tahminlerimiz hassas rakamlardır ve rakam verme konusunda, hassas olup olmadığı konusunda emin değilsem vermem" dedi.
Halka arz planı olup olmadığına ilişkin soruya da Nagel, bu tür operasyonların sermaye artırımı için yapıldığını, bankanın zaten bu anlamda gruptan yeterli desteği aldığını belirterek, "Satın almadan bu yana Amsterdam'dan yeterince destek gördük ve bu yeterli olmaktadır" dedi.
NBG'nin satacağı söylenen Finansbank hisseleriyle ilgilenip ilgilenmediklerini soran bir gazeteciye ise Nagel, Oyak Bank'ı satın alarak zaten Türkiye'de önemli bir platforma sahip olduklarını, satın almayla birşey eklemiş olmayacaklarını belirterek, "Şu aşamada hayır" dedi.
ING Bank CEO'su Wilfred Nagel, bankanın karından merkeze transfer yapıp yapmadığına sorusuna da ise 200 milyon liralık kar elde ettiklerini, 2010 sonunda da gerçekleşecek rakamın bunun altında olacağını, kar transfer etmedikleri, nakit ya da kar aktarmak için değil, büyümek için Türkiye'ye geldikleri yanıtını verdi.
-"KANSIZ DEVRİM"-
Fransızların efsane futbolcusu Eric Cantona'nın halk protestosuyla "kansız Devrim" diye tanımladığı 7 Aralık'ta bankalardaki tüm paraların çekilmesi çağrısını nasıl değerlendirdiği sorusu üzerine, Nagel, konunun güven meselesine dayandığını, tanınmış birinin kendi alanı dışında böyle bir çağrı yapmasının banka ile müşteri arasındaki güvene zarar verdiğini belirterek, şimdiye kadar çağrının ciddiye alındığına ilişkin bir veri olmadığını kaydetti.
Wikileaks ile ilgili bir soruya da Nagel, bankaların gerçek değerinin kasasındaki para değil bilgi olduğunu belirterek, bankaların genel anlamda bilgiyi hükümetlerden daha iyi sakladığını, kesinlikle sızdırılamaz demediklerini ancak müşteriyle banka arasındaki bilgiyi çok iyi koruduklarını sözlerine ekledi.