Oyların yüzde 80’inden fazlasının sayıldığı Irak’ta yarış kıyasıya devam ediyor. Ancak ülkedeki Sünni-Şii ayrımının aşılacağına yönelik umutlar mezhep temelli siyaset anlayışının içinde eriyip gidiyor.
Bir zamanlar kendisini tüm Iraklılar için güvenlik sağlayacak ulusal bir lider olarak lanse eden Başbakan Nuri el Maliki, bugün azınlık Sünni Arap toplumunun desteğini arkasına alan laik Şii rakibi İyad Allavi’ye karşı mücadelesinde Şii Müslüman kimliğine sarılıyor.
ABD güçlerinin 2011’de Irak’ı tamamen terk etmesinin ardından ülkenin ciddi bir iktidar mücadelesine sahne olması bekleniyor. Los Angeles Times gazetesinde Ned Parker imzasıyla yayımlanan makalede istikrarlı bir hükümet kurulmasının Irak’ın geleceği adına çok büyük önem taşıdığı ifade edildi.
Irak’ta 2005 yılında yapılan seçimleri Sünniler büyük oranda boykot etmişlerdi. Bu da Sünni Arap isyancıların Şii ağırlıklı hükümete karşı bir hareket başlatmasına ve iç savaş boyutlarına ulaşan çatışmalara neden olmuştu.
Bazı analistler 7 Mart’ta yapılan seçimler sonrasında Sünnilerin kendilerini bir kez daha dışlanmış hissetmeleri ve silaha sarılmaları durumunda, benzer bir savaş halinin yaşanabileceği görüşünde.
MEZHEP KARTI OYNANIYOR
Maliki seçkin Sünni ve Şii isimlerinin katılımıyla oluşan Hukuk Devleti koalisyonuyla ülkedeki tüm gruplar için güvenlik sözü vermiş ve 2009 yılındaki yerel seçimlerde başarı sağlamıştı. Ancak Ağustos ayından bu yana yaşanan güvenlik zaafları ve Baas Partisi’yle bağlantılı oldukları öne sürülen birçok ismin adaylıklarının yasaklanması, Maliki’nin eski muhafazakâr Şii rolüne dönmesine neden oldu.
Bağdat’ta liderliğini sürdüren Maliki’nin, Şii nüfusun ağırlıklı olduğu Irak’ın güneyinde Allavi’nin gerisine düşmesi, Başbakan’ın taraftarlarının mezhep kartını oynamasına ve Allavi koalisyonunu Şii karşıtı göstermelerine neden oldu. Maliki de taraftarlarından geri kalmayarak, Allavi’nin seçimlerden önce dile getirdiğine benzer bir şikayeti ortaya attı ve oy sayımında yolsuzluk yapıldığını iddia etti.
Ancak karşıtlık yaratan gelişmeler bir tek Maliki tarafından gelmiyor. Parker, Allavi koalisyonunda Saddam Hüseyin’in Baas partisinden birçok ismin yer aldığını ve bunu bilen Şii din adamlarının bu kişilerden oluşacak bir hükümeti asla kabul etmeyeceğini belirtti.
Ayrıca, Allavi’nin Sünni ağırlıklı nüfusa sahip Suudi Arabistan tarafından desteklenmesi, Iraklı Şiilerin gözünde düşmanca bir konuma yerleşmesine neden oluyor.
İLİŞKİLER ÇIKMAZDA
Şiiler mezhep çıkarları için Maliki’yi desteklemeyi düşünürken, Irak İslam Yüksek Konseyi ve Irak Ulusal İttifakı’nın Şii dini lideri Mukteda el Sadr ve taraftarları için Maliki’den hoşlanmamalarına karşın Allavi’yi de desteklemek söz konusu değil.
Parker, Maliki’nin çevresindeki Şii dini liderlerin mezhep çatışmalarının önlenmesi için Irak İslam Yüksek Konseyi’nden Maliki karşıtlığını bırakmalarını isteyebileceğini belirtti. Diğer yandan, Maliki’nin önde gelen danışmanlarından Sami Askeri, Iraklı Sünniler tarafından sevilmeyen İran’ın, Allavi’ye kıyasla Maliki’ye daha yakın olduğunu belirtti.
ABD’nin idaresi altında Sünnilerin, Şiilerin ve Kürtlerin bakanlıklarda görev elde etmesi, Maliki’nin 2006’daki gibi güçlü bir hükümet kuracağı umutlarını güçlendirdi. Öte yandan parlamentodaki koltuk dağılımında Sünnilerin yeterli koltuk elde etmesi Irak’ta kurulacak düzen adına büyük önem taşıyor.
Parker, seçimlerden Allavi’nin yenik çıkması olasılığından büyük endişe duyan Sünnilerin, olası bir Şii-Kürt ittifakında mecliste yeterince sandalye alamamalarının büyük güvenlik krizlerine neden olabileceğinin altını çizdi.
Irak seçimleri yeni bir mezhep savaşı getirebilir
Oy sayımının sona yaklaştığı Irak'ta Şii ve Sünnileri temsil eden koalisyonlar arasındaki mücadele, geçmişten ders alınmadığı takdirde mezhep ayrılıklarını tetikleyebilir.