İran sözünde durmalı

 
Öncelikle Sezar’ın hakkını Sezar’a teslim edelim . Türkiye ve Brezilya’nın İran konusunda sergilediği ısrarlı yaklaşım , yaptırım yanlısı ABD ve Batılı müttefiklerinin olumsuz söylemini boşa çıkardı . Brezilya Devlet Başkanı Lula’nın baskısı , Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ‘İran adım atmazsa Tahran’a gitmem’ taktiği sonuç verdi ve İran takas anlaşmasına imza koydu . Basın toplantısında yapılan açıklamalara bakılırsa bir aksilik çıkmazsa eğer , İran yüzde 3 . 5 zenginleştirilmiş 1200 kilo uranyumu İstanbul’daki depoya koyacak . Karşılığında ABD , Fransa ,
Rusya ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’ndan ( UAEK ) oluşan Viyana grubunun sağlayacağı yüzde 20 zenginleştirilmiş uranyumu İstanbul’da teslim alacak .
Bu formülün temelinde şu var : İran , nükleer çalışmalarını barışçıl amaçlarla yaptığını söylüyor , ABD’nin öncülük ettiği Batı ittifakı ise İran’ı atom bombası elde etme arayışında olmakla suçluyordu . İran’ın Nükleer Silahların Önlenmesi Anlaşması ( NPT ) çerçevesinde denetime açtığı bir nükleer tesisin yanında , ‘gizlice’ ikinci bir nükleer tesis yapmış olması , Batı’nın kuşkularını daha da artırmıştı . ABD’nin BM Güvenlik Konseyi’nden İran aleyhine bir yaptırım kararı çıkarmak için bastırdığı bir dönemde İran , kritik bir manevra yaparak takas formülünü kabul edebileceğini ortaya atmıştı . Böylece İran uranyumu yüzde 3 . 5’ten fazla zenginleştirmeyeceğini , dolayısıyla da atom bombası yapmayacağını taahhüt etmiş , Batı da İran’ın barışçıl amaçlı nükleer faaliyetleri için yüzde 20 zenginleştirilmiş yakıt sağlamış olacaktı . Her şey planlandığı gibi giderse , İran artık sağlıktan enerjiye birçok alanda yaptığı Nükleer çalışmalarda Viyana grubunun Türkiye’de teslim edeceği nükleer yakıtı kullanacak .
***
Artık , ‘bundan sonra ne olacak’ sorusunun yanıtını aramak gerek . İki alternatif var :
* İlki , Batılı diplomatların ‘gerçek olmayacak kadar iyi’ diye özetlediği iyi senaryo . Yani takas sürecinde beklenmedik bir kaza yaşanmaması ve her şeyin planlandığı gibi gitmesi . . . Bu , Türkiye’nin tam ortasında bulunduğu bölgede , Güvenlik Konseyi patentli yaptırımlarla tırmanacak bir gerilimin başlamadan sona ereceği anlamına geliyor . Anlaşmanın hatırı sayılır mimarlarından Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun , “Yaptırımlara gerek kalmamıştır . Biz ( Brezilya ve Türkiye ) düşük zenginleştirilmiş uranyumun Türkiye’de kalacağını garanti ettik” sözleri bunun kanıtı . Bu sürecin sonunda İran’ın Batılılarda , atom bombası yapmayı arzulamadığı konusunda güven tesis etmesi , diğer güven artırıcı adımları da tetikleyecek .
* İkinci alternatif , İran’ın takas sürecini suiistimal edip , “İran , Türkiye ve Brezilya’yı oyalayarak zaman kazandı” yorumlarını haklı çıkarması olacak . Bu süreçte , İran’ın nükleer zenginleştirme çalışmalarını ‘gizlice’ sürdürmesi , bunun ortaya çıkması ; Ahmedinejad ve adamlarının takas işinden yan çizmek için Batılıların ortaya koyacakları bazı ‘hassasiyetleri’ bahane etmesi , işi yokuşa sürmeleri uzak ihtimaller değil . Bu durum yaşandığında ortaya çıkacak uluslararası gerilim riski , Türkiye ve Brezilya ile İran’ın takas anlaşmasına imza attığı dünden önceki gün bulunan riskten kat be kat büyük olacak .
***
Doğrusunu isterseniz hangi alternatifin daha güçlü olduğunu kestiremiyorum . İran’ın su koyacağı endişesi ve Batının İran konusundaki çifte standartlı tutumu nedeniyle kötü senaryo sanki daha yakın gibi duruyor . Irak’ı sahte delillerle işgal eden Washington’un aklında İran’ı mutlaka köşeye sıkıştırmak varsa , kendisine nükleer dışında birçok yeni gerekçe bulabileceğini söylemek de mümkün . Bu yüzden ABD yönetiminin ve Avrupalıların Tahran’da atılan üçlü imzayı nasıl değerlendirdiğine bakmakta yarar var . Türkiye açısından kesin olan şey ise şu : İyi senaryo gerçekleştiğinde Brezilya ile birlikte primi nasıl kapacaksa , kötü senaryo gerçekleşirse fatura Brezilya kadar kendisine çıkarılacak . Ankara , İran’ın ikircikli , Batının fırsatçı tutumu yüzünden kendisini amansız bir nükleer kavganın tam ortasında bulacak . ABD’nin İran’ın iknası için hem Brezilya , hem Türkiye’ye verdiği şans , ABD için bu iki ülke açısından ‘hassasiyetler üzerine kurulmuş’ bir test haline dönüşecek . O yüzden , dileyelim iyi senaryo gerçekleşsin . . .

Radikal
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile