Sanayi ve Ticaret Bakanlığı öncülüğünde gerçekleştirilen "Türkiye Elektrik ve Elektronik Sanayi Buluşması" toplantıları Conrad Otel'de başladı. Toplantıya Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Kayseri Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Mustafa Boydak, Zorlu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, İstanbul Elektrik-Elektronik, Makine ve Bilişim İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Hüsamettin Kavi ve çok sayıda sektör temsilcisi katıldı. Gün boyu grup çalışmaları ile devam edecek Elektrik-Elektronik Sanayi Buluşması'nda 'Türk Elektrik ve Elektronik Sanayi Strateji ve Eylem Planı" masaya yatırılıyor.
Sektör buluşmasına katılan iş dünyası temsilcileri Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na taleplerini iletti.
Elektrik, elektronik sektörünün Türkiye açısından çok önemli bir sektör olduğuna işaret eden Kayseri Sanayi Odası (KSO) Başkanı Mustafa Boydak, son dönemde sektöre olağanüstü olumsuz ürünlerin girdiğini ve piyasaları olumsuz etkilediğine dikkat çekti. Bu ürünlerin piyasaları olumsuz etkilediğini vurgulayan Boydak, bu ürünlerin Türkiye'nin enerjisini ve az olan döviz kaynaklarını tükettiğine işaret etti.
Türk sanayicisinin kamuya kendi ürününü satamadığından şikayet eden İstanbul İstanbul Elektrik-Elektronik, Makine ve Bilişim İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Hüsamettin Kavi, Türk sanayicisinin toplamda ödediği verginin yüzde 30'un altında olmadığını belirtti. Başbakanlık genelgesiyle kamu alımlarında yüzde 15'e kadar pahalı olmasına rağmen Türk mallarının tercih edilmesinin istendiğini hatırlatan Kavi, "Madem öbür yüzde 15 varya onu da kamuya verin ve rahatça alsınlar ve denge kurulsun aksi taktirde ne genelge ne tebliğ ortaya çıkarırsak çıkaralım fayda etmeyecek." ifadeleri kullandı.
Ardından konuşan Zorlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu da, devlet kurumlarının elektrik ve elektronik ürünlerde yerli malları tercih etmemesinden yakındı. Ankara'da bir devlet dairesine gittiğinde yabancı marka televizyonu gördüğünü ve bununda zoruna gittiğini aktaran Zorlu, "Biz önce Türk mühendisinin, işçisinin, Türk insanının, sanayicisinin ürettiğini önce kendimiz tüketmeye ve sonra ihracata dikkat edeceğiz. Ben kendim 1980'li yıllarda biz dövizimiz yok ve makine almaya giderdik İsviçre'de peşinatını öder kapalı çarşıdan parayı transfer eder adamlar bizi 4-5 saat kapılarında bekletirlerdi. Şu anda 2020'nin ihracat hedefi 500 milyar dolara ulaştı. Sanayi ve devlet iş birlikteliğini muhakkak yapması lazım ve ben buradan Sanayi Bakanımıza ve ekibine teşekkür ediyorum bu buluşmaları daha çok daha sık yapalım." ifadesini kullandı.
ALIŞKANLIKLARA DİRENMEK VEFA DEĞİL, STATÜKOCULUKTUR
Türkiye'nin uluslararası arenada rekabet edebilmek için mutlaka kendi markalarını oluşturması gerektiğine dikkat çeken Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, 2002 yılı sonrasında Türkiye'de dünyada cep telefonu kullanım oranlarındaki artışı hatırlattı. Her gün yeniliklerin ortaya çıktığı cep telefonu sektöründe aynı müşteriye birkaç yılda bir yeni telefon satma imkânı bulunduğunun altını çizen Bakan Ergün, Türkiye'nin böyle bir pazarda kendi ürünleriyle var olması gerektiğinin altını çizdi. Finlandiya merkezli şirketlerin cep telefonu pazarındaki payına örnek veren Ergün, "Finlandiya gibi ülke çıkarıyorsa Türkiye neden çıkarmasın." dedi.
İş adamlarına seslenen Ergün, yeni dönemde elektrikli araçların damgasını vuracağına işaret etti. Ergün, Türkiye'nin elektrikli araçlarda söz sahibi olması gerektiğinin altını çizdi.
LCD televizyonların tahminlerin çok ötesinde satış yakalamasının Türkiye'nin tüketim elektroniğindeki payının düştüğüne işaret eden Bakan Ergün, dünyada değişen tüketici tercihlerini önceden tahmin etmenin büyük önem taşıdığını aktardı. Eski alışkanlıkların gerektiğinde terk edilmesi gerektiğinin altını çizen Bakan Ergün, "Alışkanlıklarda direnmek vefa değil, statükoculuktur, taassuptur." ifadesini kullandı.
İş dünyasının kamu alımlarında yerli payıyla ilgili eleştirilerine cevap veren Bakan Ergün, bu konunun kamu alımlarında önemli olduğunu vurguladı. Başbakanlık tarafından yayınlanan genelgeyle kamu alımlarında yüzde 15'e kadar pahalı olması halinde bile yerli malın tercih edilebileceğinin aktarıldığını anlatan Bakan Ergün, yerli malın pahalı alınması halinde herhangi bir hukuki sorumluluk ortaya çıkmayacağına dikkat çekti.
Kamu alıcılarına seslenen Bakan Ergün, "Kamu alımlarında Türkiye'de üretilen ürünlerin alınmasına ve kullanılmasına özel önem vermeliyiz." uyarısında bulundu.
Bireysel tüketimde de Türk malının kullanılmasının önemine işaret eden Bakan Ergün, elektrik ve elektronik alanda Türk şirketlerinin çok nitelikli ürünler ürettiğine işaret etti.
Gümrüklerde engelleme anlamında bir tedbirin uygulanmayacağını belirten Bakan Ergün, İngiliz bakanın evinde Türk marka çamaşır makinesi kullandığı örneğini vererek, Türk insanını da Türk malı kullanmaya davet etti.
Miliyetçilik kavramının slogandan ibaret olmadığını bildiren Bakan Ergün, "Milliyetçilik sloganı konuşmaları, hamasi konuşmaları hepimizi heyecanlandırabilir. Ama milli ürünlerin kullanılmasında aynı hassasiyeti göstermiyorsak o hamasi lafların hepsi boş laflardır. Önemli olan toplum olarak kendi sanayimizin gelişmesi için ortaya koyacağımız tavırdır. Kaldı ki son derece nitelikli ürünlerdir." ifadesini kullandı.
Toplantının ardından basın mensuplarının sorularını cevaplayan Zorlu Şirketler Gurubu Ahmet Nazif Zorlu, Anayasa Mahkemesi'nin gündeminde yer alana Anayasa değişikliği ile ilgili sürecin ekonomiyi etkilemeyeceğini savundu.
Kur sorununa değinen Zorlu, Türk parasının değer kazanmaması gerektiğini aksi takdirde ihracatın zorlaşacağına vurgu yaptı.