İş Sağlığı ve Güvenliği Paketi

Türk-İş Genel Başkan Yardımcısı Pevrul Kavlak, iş sağlığı ve güvenliği alanında zihniyet değişiminin kamunun istihdam politikasını gözden geçirmesiyle başlayacağını savunarak, "Kamu eliyle alt işveren, mevsimlik işçi, geçici işçi, sözleşmeli işçi gibi çalışma biçimlerinin uygulandığı bir ortamda özel sektörün zihniyetini değiştiremezsiniz" dedi.

Kavlak, Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan İş Sağlığı ve Güvenliği Paketi ile ilgili AA muhabirine açıklamada bulundu.
Paketi genel anlamıyla olumlu bulduklarını belirten Kavlak, iş sağlığı ve güvenliği gibi hayati bir konuyu bizzat Başbakan'ın gündeme getirmesini toplumsal farkındalık açısında önemsediklerini söyledi.

Soma'daki maden faciasının ardından başbakan ve hükümet temsilcileriyle çeşitli görüşmeler yaptıklarını ve bu görüşmelerde çalışma yaşamıyla ilgili taleplerini dile getirdiklerini ifade eden Kavlak, şöyle konuştu:
"Mesela ILO'nun 167, 176 ve 184 sayılı sözleşmelerine Türkiye'nin taraf olması gerektiği talebimizi ilettik. İnşaat işlerinde iş sağlığı ve güvenliğini içeren 167. sözleşme ile maden işlerinde iş sağlığı ve güvenliğini içeren 176. sözleşmeler, hükümet tarafından kabul gördü ama tarım işlerini ilgilendiren 184. sözleşme dışarıda bırakıldı. Oysa bu madde de en az 167 ve 176 kadar önemli."
İşverenin, iş sağlığı ve güvenlik uzmanlığı ile iş yeri hekimliği hizmetlerini bağımsız bir kurumdan almasının daha uygun bir model olacağını ifade eden Kavlak, iş sağlığı ve güvenliği uzmanlarının maaşlarını işverenden almasının bağımlılık ilişkisi yaratığını öne sürdü.
Kavlak, iş sağlığı ve güvenliği alanında zihniyet değişimine gidilmesini kendilerinin de arzu ettiğini belirterek, "Zihniyet değişimi kamunun istihdam politikasının gözden geçirmesiyle başlar. Kamu eliyle alt işveren, mevsimlik işçi, geçici işçi, sözleşmeli işçi gibi çalışma biçimlerinin uygulandığı bir ortamda özel sektörün zihniyetini değiştiremezsiniz. Mevcut haliyle emeğin sömürüldüğü, çalıma hayatının bölündüğü bir yapı söz konusu. Böyle bir tablo karşısında, özel sektörün çalışma düzenini eleştirmeye hakkınız olabilir mi?" dedi.

Kavlak, "tehlikeli" ve "çok tehlikeli" sınıfta yer alan işyerlerinde sendikal örgütlenmenin zorunlu hale getirilmesi talebinde bulunarak, bu iş yerlerinde kadrolu dışında başka istihdam türlerinin uygulanmaması gerektiğini savundu.
Maden işçilerinin yüzde 95'inin sendikasız olduğuna dikkati çeken Kavlak, "Hükümet sendikalardan işçileri eğitmesini bekliyor ama işçilerin iş sağlığı ve güvenliğini sağlama ve işçileri eğitme görevi öncelikle devlete ardından işverene ait. Biz sendika olarak üyelerimizi eğitiyoruz, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Sendikaların eğittiği maden işçilerinin örgütlü olan sadece yüzde 5'i, önemli olan sendikasız yüzde 95'in eğitilmesi" diye konuştu.

-"İş kazası davaları öncelikli davalar arasına alınması"
Hak-İş Genel Başkan Yardımcısı Settar Aslan da İş Sağlığı ve Güvenliği Paketi'ni memnuniyetle karşıladıklarını ifade ederek, şunları söyledi:
"Önemli ve kapsamlı husular içeren pakette, Hak-İş olarak Sayın Başbakan'a sunduğumuz rapordan da unsurlar bulmak bizi mutlu etti. İş sağlığı ve güvenliği gibi tüm toplumun hayatını ilgilendiren bir konudaki düzenlemelerin kağıt üzerinde kalmamasını diliyoruz. Bundan dolayı bizim de önemli taleplerimizin yer aldığı bu paketin takipçisi olacağız."
Madencilik sektöründe karmaşık bir yapının olduğunu, ruhsatı veren kurumun başka, işletenin başka, denetleyenin ise başka bir kurum olduğunu belirten Aslan, madencilik alanında tek bir kurumun söz sahibi olması gerektiğini, madencilik sektörüyle ilgili de ayrı bir düzenlemenin yapılacak olmasını önemsediklerini dile getirdi.
Aslan, pakette sendikal örgütlülüğün teşvik edilmesiyle ilgili unsurların da olmasını beklediklerini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Madencilik sektöründe örgütlülük oranı çok düşük. Örgütlülüğün olmadığı yerde sendikaların denetiminden de eğitiminden de söz edilemez. Eğitimin ve denetimin sürekli olabilmesi için özellikle kamuda, geçici işçilik gibi bir modelin ortadan kaldırılması lazım. Kamunun istihdam anlayışında bir düzenlemeye gitmesi özel sektöre de örnek olacaktır."
İş kazalarında yargı sürecinin çok uzun sürdüğünü, bunun da toplum vicdanını yaraladığını belirten Aslan, iş kazası ve meslek hastalıklarıyla ilgili davaların öncelikli davalar arasına alınması ve en kısa sürede sonuçlandırılması gerektiğinin de pakete dahil edilmesi talebinde bulundu.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile