İslam İşbirliği Teşkilatı Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu Toplantısı

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ''Bütün Ortadoğu ülkelerinde ve İslam ülkelerinde yeni anayasa yapma ihtiyacı var.

Arap uyanışı diyebileceğimiz son 1 buçuk yıl içinde yaşanan siyasal dönüşüm sürecinin belki de en büyük meydan okuması yeni anayasa yazımı da dahil olmak üzere yeni bir zihniyetin ve siyaset anlayışının insan hakları üzerine inşa edilmesidir” dedi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu toplantısında yaptığı konuşmada, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Birleşmiş Milletler’den sonraki en geniş kapsamlı örgüt olduğunu dile getirdi. İİT'in tüm Müslüman azınlıkları haklarını temsil etmesinin önemine değinen Davutoğlu, İİT'nin siyasal konuların tartışıldığı ve üye ülkelerin kendi çıkarlarını göz önüne alarak müzakere yürüttükleri bile olmadığını söyledi.

Davutoğlu, insanlığın kuşatacak bir küresel platform olduğunu ve küresel bilincin uyandığı bir platform olarak İslam İşbirliği Teşkilatı'nı nitelendirerek, iki büyük meydan okumaya dikkat çekti. Teorik meydan okumanın İslam medeniyetinin insan hakları temel kavramı ve cevheri etrafında inşa edilmesi olduğunun önemine işaret eden zihniyet devrimi olmadan pratik sorunlara çözüm bulmanın mümkün olmadığını söyledi.

İkincisini ise İslam dünyasını karşı karşıya kaldığı pratik sorunlar olarak açıklayan Davutoğlu, ''Komisyonun yetkilerinden biri olarak İslami değerlerin bir anlamda insan haklarıyla birlikte inşa edilmesi. Bugün özellikle son 20 yıl içerisinde 'Medeniyetler Çatışması' tezine de paralel şekilde daha da artan şekilde İslam dünyasının İslam ve medeniyet değerlerinin insanlığın genelinin akışından kopuk veya uzlaşılmaz görüntüsü oluşturulmaya çalışılıyor. Buna karşı bizim insan hakları kavramı etrafında bu medeniyet değerlerinin tekrar inşa etme gibi önemli bir misyonumuz var'' ifadelerini kullandı.

İslam medeniyetinin insan haklarında sıçrama yaptığının önemine değinen Davutoğlu, ''İslam inancının yıktığı en büyük tabu, seçkin ve özel misyonla görevlendirilmiş gruplar arasındaki ayırımların kaldırılmasıdır. Daha önceki döneme, geleneklere bakıldığında, insan gruplarının diğer insan gruplarına göre, diğer insanlara göre özel bir misyonla tamamlandığını çok açık şekilde görmemiz mümkündür'' diye konuştu.

Davutoğlu, insanların birbiriyle eşit olduğuna dikkat çekerek, insanın tek bir olguyu temsil ettiğini belirtti.

Davutoğlu, insan haklarıyla hem teorik hem de pratikte İslam medeniyet birikiminin değerlerine yabancı, aykırı olmadığını belirterek, ''Aksine İslam medeniyetinin içinde gelişmiş, İslam medeniyetiyle zenginleşmiş, İslam inancının üzerinde inşa edilmiş değerlerdir'' şeklinde konuştu.

İnsanın, mülkün, dinin korunmasına dikkat çeken Davutoğlu, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile uyumlu metne ulaşılmasının önemine değindi. Pratik konularda ise, 57 ülkenin oluşturduğu İslam ülkelerinde insan hakları ile ilgili tutum, Müslüman azınlık insan hakları ve yeni Müslüman göçmenlerle ilgili insan hakları olduğunu söyleyen Davutoğlu, değerleri bilmenin ve bugünkü oluşumları bilmenin önemine değindi. Davutoğlu, İİT ile ilgili 2 kategorinin olduğunu söyleyerek, pozitif inşa edici insan hakları kavramının İslam dünyasında egemen kılınması olduğunu ifade etti.

Davutoğlu, Balkanlar'daki oluşumun bir benzerinin Ortadoğu'da yaşandığına değinerek, ''Bütün Ortadoğu ülkelerinde ve İslam ülkelerinde yeni Anayasa yapma ihtiyacı var. Arap uyanışı diyebileceğimiz son bir buçuk yıl içinde yaşanan siyasal dönüşüm sürecinin belki de en büyük meydan okuması yeni Anayasa yazımı da dahil olmak üzere yeni bir zihniyetin ve siyaset anlayışının insan hakları üzerine inşa edilmesidir. Ortadoğu'da son dönemde yaşanan dönüşümün ayırt edici bir özelliği var. Aslında dönüşüm Soğuk savaş döneminde devlet merkezli oluşmuş ideolojik siyasal sistemlerin yerini insan merkezli, insan odaklı yapılara terk etmesi sancısıdır'' dedi.

Ortadoğu'da yaşanan gelişmelerin insanların ülkelerinin oluşumlarına katkı verme isteği olarak tanımlayan Davutoğlu, insan haklarını devletin menfaatleri çerçevesinde sınırlanmamasını istediklerini belirtti.

Davutoğlu, Mısır'da, Libya'da, Tunus'ta Anayasa çalışmalarını yapıldığını aktararak, ''Suriye’de yüzlerce insan sırf bu sebeple katlediliyor. Aslında istedikleri bu masa etrafında oturan herkesin hiç bir itilafın olmadan savunması gereken şeyler. Suriye'de, Halep'te, Hama'da yaşayan insanın talebi şu: Ben bir vatandaş olarak siyasal söz hakkı istiyorum, fikri özgürlük istiyorum, serbestçe örgütlenmek istiyorum, kendimi ifade etmek istiyorum'. Bunu diyen Müslüman olabilir, Hıristiyan olabilir. Bunu diyen Sünni olabilir, Nusayri olabilir, Arap, Kürt, Türkmen olabilir. Hepsinin en temel hakkıdır. Bizim İslam İşbirliği Teşkilatı olarak, bu talepler karşısındaki tutumumuzun net ve açık olması lazım. Aramızda siyasal görüş ayrılıkları olabilir. Asıl konu insan ise, görüş ayrılıklarını bir kenara koyabilecek olgunluğu göstermemiz gerekir'' diye konuştu.

İİT olarak ortak tavır sergilemenin önemine değinen Davutoğlu, her insan hakkı ihlalini kendilerinin uluslararası platforma taşınması gerektiğini belirtti.

Davutoğlu, İnsan Hakları raportör uygulamasını getirilmesine dikkat çekerek, ''Hazırlayacağı rapora göre, İslam İşbirliği Teşkilatı bazı müeyyideleri devreye sokabilsin. Müeyyidesi olmayan bir Komisyonun yapacağı çalışmalar teorik katkı niteliği taşır'' ifadelerini kullandı.

Müslüman azınlıkların sorunlarına da değinen Davutoğlu, Müslüman azınlıkların yaşadıkları yerlerde İslam medeniyetini inşa ettiklerini ifade etti.

Davutoğlu, Myanmar'da yaşananların ciddi bir sınav olduğunu kaydederek, Myanmar'da Arakan'da büyük bir katliam yaşandığını belirtti.

Myanmar'daki Müslümanların Myanmar'ın bir parçası olduğunu ifade eden Davutoğlu, ''Myanmar'ın bu dönüşüm sürecini başarıyla tamamlaması, hepimizin en temel arzusudur'' ifadelerini kullandı.

İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu da, Bağımsız Daimi İnsan Hakları Komisyonu'nun oluşturulmasının İslam İşbirliği Teşkilatı’nın en büyük başarılarından biri olduğunu kaydederek, komisyonun on yıllık eylem planında öngörülen sürenin yarı zamanında oluşturulduğunu ve faaliyetlerine başladığını ifade etti.

Komisyonun uluslararası alanda tüm bölgeleri kapsayan ilk insan hakları mekanizması özelliği taşıdığını söyleyen İhsanoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın görünürlüğünün arttırılmasına da katkıda bulunduğunu belirtti.

Yeni kurulan Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu'nun çalışmalarında kavramsal netlik, metodoloji kazandırma ve gündem belirleme gibi birçok konuyla uğraştığını ifade eden İhsanoğlu, komisyonun ilk toplantısında çalışma usulleri ve uzlaşmacı bir anlayışa dayalı faaliyetler geliştirmesine olanak verildiğine dikkat çekti.

Komisyonun kurulmasının olumlu bir adım olarak niteleyen İhsanoğlu, komisyonun bağımsızlığının korunmasına işaret etti. İhsanoğlu, ''İnsan hakları meseleleri İslam İşbirliği Teşkilatı'nın gündemindeki her konuyla bağlantılıdır. İİT'nin insan hakları vicdanı olarak oynadığımız rolün bilincinde olmanız gerekir. Danışma rolü komisyona statüsünü olumlu bir şekilde yorumlama imkanı sağlamaktadır. Komisyon, gündemindeki önemli meseleleri öncelendirmek suretiyle ele almak için vakit harcamaksızın çalışmalarını sürdürmelidir'' ifadelerini kullandı .
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile