İspanya`da 20 Kasım Genel Seçimlerine Doğru...

``Halk Partisi`nin Türkiye ile sıkı, dostane, akışkan ve saygılı bir ilişki içinde olacağı konusunda rahat olabilirsiniz`` (fotoğraflı-görüntülü) MADRİD - 19.

11.2011 - Şenhan Bolelli - İspanya`da 20 Kasım Pazar günü yapılacak erken genel seçimlerde büyük favori gösterilen sağ görüşlü Halk Partisi`nin (PP) Meclis Dışişleri Sözcüsü Gustavo de Aristegui, ``Halk Partisi`nin, Türkiye ile sıkı, dosthane, akışkan ve saygılı bir ilişki içinde olacağı konusunda rahat olabilirsiniz`` dedi

Aristegui, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu zamana kadarki anket sonuçlarında öngörüldüğü gibi seçimler sonrasında PP`nin tek başına iktidar olması durumunda, gelecekteki Türkiye-İspanya ilişkileri konusunda değerlendirmelerde bulundu. ``Halk Partisi ile Türkiye arasındaki ilişkiler olağanüstü iyi`` diyen Aristegui, ``NATO`nun gerçek ve sadık üyesi olan Türkiye gibi büyük bir ülkeye ve ulusuna çok büyük saygı duyuyoruz. Çok zor bir coğrafyada, kilit bir konumda bulunan Türkiye, soğuk savaş süresinde ve sonrasında dünya barışı için çok çalışan bir ülke oldu`` şeklinde konuştu

Türkiye halkına ve hükümetine ``sempati, hayranlık ve saygı duyduğunu`` birkaç kez yineleyen Aristegui, ``Türkiye`nin iç politikasına, Türklerin siyasi görüşlerine tam bir saygı duyuyorum. Biz, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile çok sıkı ve mükemmel bir ilişki içerisindeyiz. AKP`nin, Arap ve İslam ülkelerine de fikir veren olağanüstü siyasi başarısını izledik. Türkiye, bir Arap ülkesi olmasa da, Osmanlı İmparatorluğu`nun geçmişte yönettiği ülkeler dahil, bir çok Arap ülkesi için özel bir model`` dedi

``Türkiye Cumhuriyeti ile dostluk köprüleri, sıkı ilişkiler kurmayı temenni ediyoruz`` diyen Aristegui, ``Biz, AKP`nin siyasi gelişimini çok yakından ve saygıyla izledik. Ve olağanüstü pozitif bir siyasi gelişme gördük. Başbakan Erdoğan, Avrupa`da çok saygı duyulan biri. Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa`daki meslektaşlarına `AKP modeli, Avrupa`daki Hristiyan Demokratların modeline benzemektedir` dediklerinde bu tamamen, mükemmel bir şekilde meşru bir görüştür. Bunun tersini kimse söyleyemez`` ifadelerini kullandı

-Türkiye`nin AB`ye üyelik süreci- Türkiye`nin AB`ye üyelik sürecinde ``rahat olunması ve sürecin geniş tutulması gerektiğini`` savunan PP Meclis Dışişleri Sözcüsü, sözlerine şöyle devam etti: ``Çünkü Türkiye kurumsal reformlar yapmak zorundadır ve belki bu bedeli ağır ve zor bir süreçtir. Bunu istikrarlı bir sürede yapmalıdır, bana çok kısa gibi gelen 10 senede değil. Ben çok samimi bir şekilde Türkiye`nin AB`ye çok büyük fayda sağlayacağını düşünüyorum. Türkiye`nin tüm kriterleri yerine getirerek AB`ye girmesi gerektiğini hepimiz biliyoruz. Türkiye`nin coğrafi açıdan tam Avrupa`da olmadığı ya da nüfusunun çoğunluğunun Müslüman olduğu için AB`nin dışında kalacağını kimse düşünmemeli. Böyle birşey yok. Unutulmamalı ki, şu anda AB`de 35 milyon Müslüman yaşamakta ve bu toplam nüfusun yüzde 8`ine karşılık gelmektedir. Sizin hesaba katmanız gereken şey, Türkiye`nin süreci kesmeden ve dolandırmadan üyelik taleplerini yerine getirip, kendisi ve AB için yararlı olmasıdır.`` -Kıbrıs meselesi- Kıbrıs meselesinde detaya girmekten kaçınan Aristegui, ``Sorunun, iki tarafın anlaşmaya varmasıyla sonuçlanmasını temenni ediyoruz. Adadaki Türk ve Yunan tarafların barışını ve rahat bir şekilde yaşamasını garanti eden, tam saygılı bir birleşme olmalı. Bence bu sadece, Türkiye-Yunanistan ilişkileri için değil, Türkiye-AB ilişkileri için de çok olumlu bir yaklaşım. Akdeniz`in çok hassas bir bölgesinde, kararsızlık ve istikrarsızlık çeşmesinin kapatılması anlamına gelecektir`` görüşünü dile getirdi

-Medeniyetler İttifakı- Bu zamana kadar Medeniyetler İttifakı girişimini en sert eleştiren isimlerden olan Aristegui, bu konuyla ilgili yöneltilen bir soruya ise ``Medeniyetler İttifakı`nın hataları neredeydi? İsterseniz 2 hatta 5 örnek verebilirim. Suriye, Libya, Tunus, Mısır ve İran. Bu 5 ülke bazı noktalarda Medeniyetler İttifakı ile örtüştü. Sayın (Başbakan Jose Luis Rodrigues) Zapatero`nun öncülük ettiği Medeniyetler İttifakı bu ülkelerdeki diktatörleri meşrulaştırıyordu... Özellikle Suriye rejimini. Suriye`yi çok iyi tanıyorum. Babam Lübnan`da büyükelçi olarak görev yapmıştı. Gerek Hafız Esad gerekse Beşşar Esad dönemlerinde halka uygulanan kanlı şiddet karşısında, `41 yıldır neden hiçbir şey yapılmadı?` diye, uluslararası toplum kendi vicdanına sormalıdır`` cevabını verdi

Arsitegui, ``Çok açık söyleyeyim. Halk Partisi, İslam ile tamamen saygılı ve akışkan bir diyalogdan yanadır. Çünkü İslamcıların çok büyük bir çoğunluğu ılımlıdır. Sadece çok küçük bir azınlık fanatik. Ben bu konuyla ilgili 5 kitap yazdım. `İslama karşı İslamcılık` adlı ilk kitabımda da yazdığım gibi, radikal İslamın ilk kurbanları çoğunluktaki ılımlı İslamcılardır. Biz İslam ile akışkan, yapıcı, karşılıklı olarak birbirini anlamaya yarayan, ortak hedefleri, çıkarları ve ortak düşmanları olan bir ilişki istiyoruz. Siz ittifak olarak mı adlandırmak istiyorsunuz, tamam. Ama biz, 2001 yılından itibaren BM`de de olduğu gibi Medeniyetler Diyaloğu olarak adlandırıyoruz`` diye de ekledi

Dedesinin büyükelçi olarak 7 yıl Türkiye`de görev yaptığını, babasının büyükelçi olmasından Arap ve İslam ülkelerinde çok bulunduğunu ve Müslüman bir kadınla evli olduğunu anlatan Aristegui, ``Size çok açık söyleyeyim; `İslam ve demokrasi birbiri ile bağdaşmaz` diyenler, 1,5 milyar insana karşı çok ağır bir hakaret suçu işliyorlar. Müslümanların büyük çoğunluğu, demokrasi, özgürlük, hukuk devleti, yasaların üstünlüğü, onur ve adalet, çocukları için iyi bir gelecek istiyorlar. Bu tamamen İslam ile bağdaşan bir şey. İslam ile bağdaşmayan, nereden gelirse gelsin fanatizmciliktir, cihatçılıktır. Herkesin rahat olmasını istiyoruz. Halk Partisi, büyük bir din ve medeniyet olan İslam dinine, büyük bir ulus olan Türk ulusuna saygı gösteriyor, hayranlık duyuyor`` görüşünü savundu

-``AKP`nin pozitif siyasi gelişimi, izlenmesi gereken bir yoldur`` Bu arada AKP hükümetinin, ``pozitif bir siyasi gelişme gösterdiğini ve bunun İslami ılımlı hareketlerin olduğu ülkelerde örnek veya izlenmesi gereken yol olması gerektiğini`` ifade eden Aristegui, ``Kuzey Afrika ülkelerinde olan değişimin hepsinin pozitif olduğunu söyleyemeyiz, çünkü böyle değil. Libya Ulusal Geçiş Konseyi, radikal İslamcılarla çevrili. Mısır`da çok aşırı görüşlü iki siyasi parti seçimlerde oldukça fazla sandalye kazanabilir. Müslüman Kardeşler`in içinde ılımlı olan ya da hiçbir şekilde ılımlı olmayan gruplar var. Bu yüzden ufukta gri bulutlar, kasırga var. Ondan dolayı AKP örneğinin çok olumlu olabileceğini söylüyorum`` dedi

Türkiye`nin son dönemlerde, Ortadoğu ve Arap ülkelerine yönelik dış politikasıyla ilgili bir soruya ise Aristegui, ``Türkiye`nin jeopolitik bir rolü olasıdır ama Avrupa ile koordine içinde bunu yaparsa çok daha iyi olacağını sanıyorum. Bu, Türkiye ve Avrupa Birliği`nin karşılıklı çıkarınadır. Türkiye`nin komşuları, Avrupa`nın komşularıdır. Dünyanın o bölümünde olanlar Türkiye`yi de etkiler, Avrupa`yı da etkiler. Bundan dolayı koordinasyon çok arzu duyulan birşey olmalı`` yanıtını verdi

Aristegui ayrıca, Türkiye`nin, nükleer programından dolayı İran`a karşı daha sert bir tutum takınması gerektiğini savundu

(BOL-MVA)
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile