'İstanbul'a Bir Medeniyeti Temsil Eden Şehir Anlayışı Geldi'

TBMM Başkanı Mustafa Şentop: 'İstanbul'a dışarıdan gelen birisinin baktığında 'Bu nerenin şehri, hangi kültürün, medeniyetin, hangi tarihin şehri?' diye sorduğu zaman cevabını alabileceği bir mahiyette değildi şehir. Esas 1994'den itibaren Cumhurbaşkanımızın İstanbul'a hatırlatmış olduğu, yeniden ortaya çıkardığı ve dirilttiği şey budur. İstanbul'a bir kimliği, tarihi, bir medeniyeti temsil eden bir şehir anlayışı geldi' '15 Temmuz darbe girişiminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine sokaklara, caddelere, meydanlara çıktı insanlar. Ama Türkiye daha önce de bu tür darbe teşebbüsleri gördü. AK Parti zamanında da aslında bir emuhtıra 2007 yılında nisan ayında yaşadı. Daha önce de darbe, muhtıralar oldu, fakat hiçbir zaman böyle sokaklara çıkıp, insanların açık tepki gösterdiğini görmedik. Tayyip Erdoğan değil de bir başka siyasi lider bu çağrıyı yapsaydı 'Sokaklara insanlar çıkar mıydı?' diye düşünmemiz lazım'

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "İstanbul'a dışarıdan gelen birisinin baktığında 'Bu nerenin şehri, hangi kültürün, medeniyetin, hangi tarihin şehri?' diye sorduğu zaman cevabını alabileceği bir mahiyette değildi, şehir. Esas 1994'den itibaren Cumhurbaşkanımızın İstanbul'a hatırlatmış olduğu, yeniden ortaya çıkardığı ve dirilttiği şey budur. İstanbul'a bir kimliği, tarihi, bir medeniyeti temsil eden bir şehir anlayışı geldi." dedi.

Şentop "Sivil Toplum Kuruluşlarıyla Buluşma Programı" kapsamında Bayrampaşa'daki Bosna Sancak Kültür ve Yardımlaşma Derneğini ziyaret etti. Şentop'u Dernek Başkanı Muhammet Sancaktar ve vatandaşlar karşıladı.

Dernekte bulunanlarla hemşehri olduğunu belirten Şentop, "Tabii hemşehri nereden oluyoruz? Ben Tekirdağ milletvekiliyim. Ama daha önce 2011'den itibaren 3 dönem İstanbul 3. bölge milletvekiliydim, aslen Tekirdağ'dayım. Bir Rumeli muhaciri, eski bir Yugoslavya muhaciri bir ailenin çocuğuyum. Dedem 12 yaşındayken Tekirdağ'a gelmiş. Bugün Makedonya sınırları içerisinden. Rumeli muhaciri bir ailenin çocuğu olmam hasebiyle hemşehri diye hitap ederken başkaları gibi bir siyasi tabir olarak kullanmıyorum hemşehrilerim derken. Gerçekten hemşehriyiz, gerek köken, gerek yaşadığımız coğrafya itibarıyla." diye konuştu.

Yaklaşık yüz yıl önce arka arkaya devam eden savaşların ardından şu anki sınırlar içinde ülkenin toplandığını kaydeden Şentop, "Birçok yerden bu anavatan dediğimiz topraklara geldiler, göç ettiler, hicret ettiler. İltica demiyoruz buna, muhacirlik hicret veya göç diyoruz. Irak'tan, Suriye'den, Kırım'dan, Bulgaristan'dan ve Balkanların bütün ülkelerinden, her yerden Kuzey Afrika'dan gelenler oldu ve burada toplandı. Burası hepimizin anavatanı, burası merkez olduğu için kimse başka bir ülkeden gelmiş değil." ifadelerini kullandı.

- "Balkanlardan hicretin, farklı bir anlamı var"

Şentop, konuşmasına şöyle devam etti:

"Balkanlardan hicretin daha farklı bir anlamı var. Osmanlı Devleti'nin merkezi aslında Rumeli'ydi. Batıya doğru İstanbul, kuzeye doğru baktığımızda Tuna Nehri'ydi. Rumeli her bakımdan devlet yönetiminde üstteydi, devletin merkezi oradaydı. Çok güçlü bir devlet tesis etmişiz. Daha sonra 19. yüzyılın başlarından itibaren devletimiz gerilemeye başlayınca sınırlarında, Abdulhamit Han zamanında 19. yüzyılın sonlarında devletin merkezinin doğuya taşınmasına dair bir fikir ortaya çıkıyor. Rumeli'deki merkezi Anadolu'ya taşınması gibi. Ama Balkanlardan Rumeli'den göç, bir nüfusun intikali meselesi değil, bir devletin intikali, devletin merkezinin intikali. Devletin, bir medeniyetin, kültürün göçü aslında. Sadece insanlar değil de devlette kendisini doğuya doğru taşımaya başlamış o tarihlerde. Dolayısıyla Rumeli, Balkan göçü diğer göçlerden daha farklı."

Dünya tarihinin en kanlı yüzyıllarından birisinin 20. yüzyıl olduğunu söyleyen Şentop, "2. Dünya Savaşı'nda 70 milyonun üzerinde insan öldü. Batılılar Ortadoğu'ya İslam ülkelerine yıllarca terörist diyor. Aslında dünya tarihinin en büyük katilleri Avrupa'da yaşamıştır. En büyük katliamları Avrupa'da yaşanmıştır. Tarih boyunca öyledir. Yakın zamanda sizlerin çok yakından, hepimizin takip etmiş olduğu Bosna'da Avrupa'nın gözü önünde, hatta Avrupalıların kontrolünde Srebrenitsa'da yaşanan Hollandalı askerlerin emanet edilmiş bir mekanda, bir yerde cinayeti katliamıdır. Bu yakın zamandaydı. Avrupalılar 2. Dünya Savaşı'nda birbirlerini yediler, 70 milyonun üzerinde sadece kayıtlara geçenler, 1. Dünya Savaşı'nda 10 milyonun üzerinde insan katledildi. 20. yüzyıl en büyük kanlı yüzyılıdır." dedi.

- "İnsanları sokağa davet eden liderin, sokağa çıkması lazım"

Mustafa Şentop, "15 Temmuz darbe girişiminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine sokaklara, caddelere, meydanlara çıktı insanlar. Ama Türkiye daha önce de bu tür darbe teşebbüsleri gördü. AK Parti zamanında da aslında bir e-muhtıra 2007 yılında nisan ayında yaşadı. Daha önce de darbe, muhtıralar oldu, fakat hiçbir zaman böyle sokaklara çıkıp, insanların açık tepki gösterdiğini görmedik. Tayyip Erdoğan değil de bir başka siyasi lider bu çağrıyı yapsaydı 'Sokaklara insanlar çıkar mıydı?' diye düşünmemiz lazım." ifadelerini kullandı.

İnsanları sokaklara davet eden bir liderin, bir siyasetçinin önce kendisinin sokaklara ve meydanlara çıkması gerektiğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bunu yaptığını kaydeden Şentop, "Bir başına bu da yeterli değil tabii ki, insanların da buna inanması lazım. Bizi sokağa çağıran bu adam kendisi de sokağa çıkacaktır diye inanması lazım. Ama milleti çağırıp da 'siz bir çıkın, görün bakalım da ben de sizi takip edeyim, bir şey olmazsa ben de geleceğim' diye bekleyen bir siyasetçinin, bir liderin arkasından kimse gitmez. Onun sözüyle kimse sokaklara çıkmaz. Tayyip Erdoğan sokaklara, meydanlara çıkın dediğinde sokaklara çıkanlar hepsi Tayyip Erdoğan'ın da sokaklara, meydanlara çıkacağını biliyordu. Nitekim Marmaris'ten, havaalanı o zaman darbe teşebbüsünde bulunanların kontrol altında tutmaya çalıştığı bir yerdi ama oraya kalkıp o esnada onların kontrolünde olan bir yere indi." şeklinde konuştu.

- "Erdoğan'dan önce İstanbul, köy halindeydi"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 1994'de seçildiği dönemde konuşulan meselelerin daha çok belediyeciliğin fiziki altyapısıyla ilgili meseleler olduğunu ifade eden Şentop, şunları kaydetti:

"Su, yol, doğalgaz, çöp gibi meselelerdi. Bunlar şüphesiz çok önemli. Günlük hayatımızın en azından bizim için yaşanılabilir olması gerekir, asgari bir standardı olması lazım. Tayyip Erdoğan'ın belediye başkanı olduğu dönemdeki değişim bu fizik değişiminden ibaret değil. O dönemlerden itibaren hatırlayın İstanbul'un kendi kültürüyle, medeniyetiyle bütünleşmesi. Ondan önce İstanbul büyük bir köy halindeydi. Tarihiyle İstanbul'un geçmişiyle olan bağlantısı o tarihin İstanbul'a bıraktığı mirasın sahiplenmesi meselesi. İstanbul'a dışarıdan gelen birisinin baktığında 'bu nerenin şehri, hangi kültürün, medeniyetin, hangi tarihin şehri?' diye sorduğu zaman cevabını alabileceği bir mahiyette değildi şehir. Esas 94'ten itibaren Cumhurbaşkanımızın İstanbul'a hatırlatmış olduğu, yeniden ortaya çıkardığı ve dirilttiği şey budur. İstanbul'a bir kimliği, tarihi, bir medeniyeti temsil eden bir şehir anlayışı geldi. Bunu geriye dönüp baktığımızda birçok meseleden, ufak tefek kenarlardaki tarihi eserlere dokunuştan tutun da bu tarihle bütünleşen bir şehir havası İstanbul'da önemli."

Şentop daha sonra, Fatih'teki Rumeli Türkleri Vakfı'nı ziyaret etti.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile