Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde toplanan Hukukçular Derneği üyesi bir grup avukat, geçen hafta düzenlenen İstanbul merkezli operasyona ilişkin basın açıklaması yaptı.
Hukukçular Derneği Başkanı Cavit Tatlı, yolsuzluğun, hırsızlığın ve türevi diğer ahlaksızlıkların hiçbirini kabul etmediklerini belirterek, açıklamalarının olayın hukuki boyutuyla ilgili olduğunu, tespitlerin ve varılmak istenen noktanın hiç kimsenin olası fiiline kılıf aramak olmadığını söyledi.
Tatlı, soruşturmanın siyasi linçe dönüştürülmesi durumunun yolsuzluk iddiasına eşit olduğunun bilinmesi gerektiğini vurguladı.
Masum kişiler ile masum olmasa bile yargılama tamamlanmadan yapılan haberlerle kimseyi de mahkum ettirmeyeceklerini ifade eden Tatlı, kişiler üzerinden camialara, gruplara, iktidara ya da muhalefete ameliyat yapılmasına göz yummayacaklarını, "ceza sorumluluğunun şahsiliği" evrensel ilkesinin bu gibi durumlar için olduğunu hatırlatmak istediklerini aktardı.
Avukat Tatlı, bu bağlamda, kişiler üzerinden, kişinin mensubu olduğu grubun da suçlanarak adeta cezalandırılmaya, bu durumun siyasi ranta çevrilmeye çalışılmasının, olayı ve failleri geri plana attığını ve de karşılıklı kutuplaşma içerisinde gerçeğin hiçbir zaman ortaya çıkartılamadığını anlattı.
- "Masumiyet karinesi"
Hukukçular Derneği Başkanı Cavit Tatlı, şöyle devam etti:
"Tüm soruşturma süresince basına bilgi ve belge sızdıran ancak şüpheli müdafilerine dosyayı göstermeyen savcılık makamı, içerisindeki suçluları bulmak ve cezalandırmak zorundadır. Aksi takdirde yapılan soruşturma değil, siyasi linç olacaktır. Değişik tarihlere ait soruşturmaların tek bir dosyaymış gibi aynı gün aynı saatte aynı hakimden alınan kararla şüphelilerin hepsinin birden gözaltına alınmaları, başta 'tabi hakim ilkesini' ihlal etmiştir. Uygulayıcıların, ellerinde yolsuzluk iddialarına ilişkin belgeleri bekletip ya da saklayıp, kime hizmet ettiği anlaşılamayan bir şekilde uygun fırsat kollanarak, bunların koz olarak kullanılması kabul edilemez. Soruşturmanın, usul kuralları gereğince başlatılıp delillerin toplanması ve delillerin gösterdiği sonuca göre bekletilmeden bir karar verilmesi zorunludur.
Haklarında soruşturma başlatılan kişiler Anayasa'nın 38/4 maddesinde düzenlenen 'masumiyet karinesi' ile tüm şüpheliler gibi kağıt üzerinde korunmaktadırlar. Şüpheliler, soruşturmanın ilk gününden sanık müdafilerine gösterilmeyen ancak basına servis edilen bilgiler ve belgeler ile algı yönetimi, yöntemleri büyük bir başarı ile kullanılmış ve halk nezdinde tüm sanıklar mahkum edilmişlerdir."
- "Savcılık tek dosyada yetkili"
Savcılığın, TOKİ, Halbank ve Fatih Belediyesi olarak ayrılan 3 dosyadan sadece Fatih Belediyesine dönük olan dosyada yetkili olduğuna dikkati çeken avukat Tatlı, şunları kaydetti:
"Savcılık ancak coğrafi olarak yetkisi dışındaki soruşturmaları, bu 3 dosyayı birleştirerek, yetkisinde olduğu izlenimi yaratmıştır. Bu işlem de doğal hakim ilkesine ve hakimlerin tarafsızlığı ilkesine aykırıdır. Bu nedenle savcılığın usülsüz ve yetkisiz olduğunu düşündüğümüz bu işlemini incelemesini için Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) ihbarda bulunuyoruz. Bir kamu bankası olan Halk Bankası'nda yapılan arama ve elkoyma sebebiyle ticari sır ya da devlet sırrı içeren bazı bilgi ve belgelere de el konulduğu iddiaları yer almaktadır. Sır niteliğinde olan bilgi ve belgelerin hassasiyetle korunması ve bunların kopyalanmaması gerekmektedir. Aksi halde TCK'nın 239. maddesindeki 'sırrın ifşası' suçunu oluşturmaktadır. Yine Halk Bankası ile yapılan haberler nedeniyle kamunun ve bankanın zarara uğraması halinde hukuki ve cezai anlamda bu işin takipçisi olacağımızı ilan ediyoruz.
Soruşturmanın başladığı ilk günden itibaren dosyadaki telefon çözümlerinin hatta teknik takip sonucu çekilen fotoğrafların dahi basın ve yayın organlarında yer aldığı hatta bazı montajların yapıldığı da ifade edilmektedir. Bu durum TCK'nın 285. maddesinde yer alan 'soruşturmanın gizliliğini ihlal' ve 288. maddesindeki 'adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs' suçunu oluşturmaktadır.
Soruşturmayı yürüten sayın savcılar ya da basın savcılarımız, malum basın ve yayın organları ve bunlara yapılan servislere kimin yaptığını ortaya çıkartmak zorundadırlar. Aksi takdirde bizlerin vicdanında bu işin kendilerinin yaptıklarına dair oluşacak kanaat ile kendilerinden şikayetçi olacağımızı, suç duyurusunda bulunurak, gerçeğin ortaya çıkarılması için çalışacağımızı ifade ederiz."
- "Hukuki soruşturmaya muhtaç"
Avukat Tatlı, "bu soruşturmanın bir kısım talepler için iktidar partisine diz çöktürme, masaya oturtma, isteklerini kabul ettirilmesi ve istifaya zorlanması" olarak kullanılması iddialarının basın ve yayın organlarında ileri sürüldüğünü hatırlatarak, "20 Aralık'ta bir gazetede 'hükümetin istifa etmesi gerektiği' yönünde haber yapılmıştır. Gazete ile iddialar arasındaki bağlantı demokratik açıdan sorunludur. Hukuku soruşturmaya muhtaçtır" diye konuştu.
Bir kısım malum kişilerin, sosyal medya üzerinden ve köşe yazıları ile soruşturmaya yön vermeye çalıştıklarını ifade eden Tatlı, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Bu paylaşımlar ve açıklamalar, ilginç bir şekilde bir süre sonra tamamıyla gerçekleşmiştir. Dosyada gizlilik kararı olmasına rağmen tüm bilgilerin bu kişilerde olması İstanbul İl Emniyet Müdürlüğüne dahi kimlik kaydı olmadan giriş çıkış yapmaları, bu kişiler hakkında birtakım şüpheleri de beraberinde getirmektedir. Ülkemiz kişi özgürlüğü ve güvenliğinin bulunduğu bir ülke olması gerekirken, kendilerine gazeteci diyen kişilerin sayın savcılar tarafından bu işlemlerinin araştırılması gerekmektedir. Hukukçular Derneği olarak, iddia edilen yolsuzluk varsa suçlularının kısa zamanda adil yargılama yapılarak cezalandırılmalarını, derin yapılar kurarak hukuk eliyle hukuku katledenlerin tek tek tespit edilip, hukuk önünde cezalandırılmalarını talep eder, kirli yapılara, suça ve suçlulara karşı hukuka sahip çıkmaya devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla arz ederiz."
- "Siyasi olarak alınması gereken bir karar"
Hukukçular Derneği Başkanı Cavit Tatlı, Adli Kolluk Yönetmeliği'nde yapılan değişikliğe ilişkin, "MİT Kanunu'nda da değişiklik yapılmıştı. MİT Müsteşarı ile ilgili değişiklik yapılmıştı. Hukuk tekniğine çok uymamakla birlikte içerideki yapılarla ilgili mecburi, siyasi olarak alınması gereken bir karardı. Bunun da böyle olduğunu düşünüyorum" dedi.
Bir soru üzerine Tatlı, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in başsavcı ile görüşmesinin hukuki açıdan sıkıntı oluşturmadığını belirten Tatlı, "Ama hakimlerle görüşseydi yargılamayı etki olabilirdi. Savcılık makamı kamu adına çalışır, bir kısmı yargı, bir tarafı idaridir" değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul Merkezli Soruşturma
Hukukçular Derneği Başkanı Cavit Tatlı, İstanbul merkezli operasyona ilişkin "Tüm soruşturma süresince basına bilgi ve belge sızdıran ancak şüpheli müdafilerine dosyayı göstermeyen savcılık makamı, içerisindeki suçluları bulmak ve cezalandırmak zorundadır. Aksi takdirde yapılan soruşturma değil, siyasi linç olacaktır" dedi.