Dönmez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uzmanlık alanının, tıpta "fibromiyalji sendromu" olarak nitelenen "kronik yaygın ağrılar" olduğunu anlattı.
Kas ve iskelet sisteminde şiddetli yaygın ağrılı hastalarda depresyon, endişe ve kaygı yaşanabildiğini dile getiren Dönmez, bu tür ruhsal gerilimlerin vücutta bazı yerlerde ağrı şeklinde görülebildiğini belirtti.
Dönmez, bu rahatsızlıkları, panik atak hastalarının kalp krizi geçirdiğini düşünmesine benzeterek, şöyle devam etti:
"Aslında sorunun kökeninde, hastanın yaşadığı endişe ve depresif kaygılar rol oynar. Mesela, yöneticilerde sık rastlanan gerilime bağlı midede ve on iki parmak bağırsağında ülserler olur. Fibromiyalji de bunlara benziyor. Kişinin ruhsal kaygılarının, endişelerinin ve depresif duygularının, kaslarda, eklemlerde ağrı şeklinde ortaya çıkan bir rahatsızlık bu. İltihaplı bir romatizma değil. Bu hastaları takip ederken ağrı şiddetlerinin yanı sıra duygu durumlarına da bakıyoruz. Hastanın depresyon, endişe ya da kaygı bozukluğu gibi rahatsızlığının bulunup bulunmadığını testlerle belirliyoruz."
Tedavi sırasında çoğunlukla psikiyatristlere danıştıklarını ifade eden Dönmez, bazı kişileri kontrollü olarak termal tedaviye gönderdiklerini bildirdi.
Dönmez, hastaların kaplıcaya gitmeden önceki ve sonraki psikolojik testlerinin sonuçlarını incelediklerine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Ortak olarak çıkan sonuç şu; kaplıcaya giden hastalarda ağrılarının yanı sıra depresif duygular da azalıyor. Hangisi önce azalıyor kesin bilinmiyor ama ikisi de düşüyor. bu alanda yapılmış birçok çalışma var. İzmir'de Balçova kaplıcalarında yaptığımız araştırma vardı. Hastaların kaplıcaya gitmeden önce depresif duygularını araştırdık. 9 ay takip ettik. Hastalar bu sürede daha az depresif duygular yaşadı. Tuzla kaplıcasında bir arkadaşımla yaptığımız araştırmada günde iki kez kaplıcaya giren, iki hafta kaplıcada kalan hastaların depresif duygularını ölçtük. Üç ay süreyle takip ettik ve hastaların depresif duygularını azalmış bulduk."
-"Stresten uzaklaşmak yeterli olmuyor"-
Depresif duyguların azalmasında, hastaların bulundukları ev ya da iş ortamından, yaşadıkları stresten uzaklaşmasının etkili olabileceğini vurgulayan Dönmez, bu tür rahatsızlıkların genellikle kadınlarda ortaya çıktığı bilgisini verdi.
Benzer hastalıklarla uğraşanlarla yapılan görüşmelerin, rahatsızlığı azaltabildiğini anlatan Dönmez, İstanbul'da yaptıkları bir araştırmada ise hastaların aynı gün kaplıca tedavisi alıp tekrar evine ya da işine döndüğünü belirtti.
Dönmez, İstanbul Tıp Fakültesindeki havuzda kaplıca çamuru uygulaması yaptıklarını kaydederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Tedavi görüp yaşadıkları ortama dönen hastalarda da depresif duygularının, endişe ve kaygının azaldığını testlerde gördük. Bunu, sadece hastanın istirahat etmesine, yaşadığı gerginlikten, stresten uzaklaşmasına bağlamak da yeterli olmuyor. Suyun sıcaklığının, çamurun ve bir miktar kimyasalın etkisinin rolü olabilir. Bu uygulamalar sonrasında ağrısının azalmasının da ruhsal olarak gevşemesini sağladığını da düşünebiliriz. 'Hasta kaplıcaya giderek depresyondan kurtulur' gibi kesin bir tespitimiz yok. Psikiyatrist değiliz ama kas ve iskelet sistemi ağrısıyla ilgili tedavi uyguluyoruz ve bunu yaparken diğer yönlerinin de etkilendiğini görüyoruz."
Yayıncı: Sedat Gök
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Arif Dönmez
Zafer Akpınar - İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Arif Dönmez, genellikle kadınlarda görülen psikolojik kaynaklı "fibromiyalji sendromu"nun tedavisinde kaplıca kürünün yarar sağlayabileceğini söyledi.