Kadın ve Çocuk Hakları Konferansı Düzenlendi

Kadın ve Çocuk Hakları Konferansı Düzenlendi

Malatya Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Av.Çiğdem Ağdağ, "Ailelerin değişen ekonomik, kültürel ve sosyal şartlar karşısında direncini ve uyumunu güçlendirecek hizmet ve programların geliştirmemiş olması çocuklar üzerinde olumsuz sonuçlar doğurmaktadır" dedi.

Malatya İl Halk Kütüphanesi ve Malatya Kültür Yaşam Derneği işbirliği ile Kütüphane Salonu'nda Malatya Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Av. Çiğdem Ağdağ'ın konuşmacı olarak katıldığı 'Kadın ve Çocuk Hakları ' konulu konferans düzenlendi

Kültür ve Turizm İl Müdür Yardımcısı Mehmet Kazancı yaptığı açılış konuşmasında, Türk tarihinde kadın ve çocuklara büyük önem verildiğini ve bu önemin geçmişten bugüne geldiğini söyleyerek, Batı'nın Türk gelenek ve göreneklerini örnek aldığını söyledi. Av. Çiğdem Ağdağ, Çocukların toplumun en zayıf halkası olduğunu belirterek, 'Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 35'i (25 milyon) 18 yaşın altındadır. Çocuk tüm temel haklardan faydalanmalıdır. Velayet davalarında çocuğun isteği dikkate alınmalıdır. BM Çocuk Hakları Sözleşmesinde, çocuk kendisini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade eder. Çocuğun gerek dünyaya gelmeden önce yada sonrasında yasal açıdan korunması gerekmektedir. Çocuğun kişiliğinin tam ve uyumlu olarak gelişebilmesi içinmutluluk, sevgi ve anlayış havasının içindeki bir aile ortamında yetişmesi gerekir.

Çocukla ilgili işlemler için bir avukatın yardımına ihtiyaç duymanız halinde, bulunduğunuz şehir barosunun adli yardım bürosu veya çocuklara yönelik hukuki yardım birimi ile irtibata geçin. Çocuğun toplumda bireysel bir yaşantı sürdürebilmesi için her yönüyle hazırlanmasının ve BM Antlaşmasında ilan edilen ülküler ve özellikle: barış, hoşgörü, değerbilirlik, özgürlük, eşitlik ve dayanışma ruhuyla yetiştirilmesi gerekmektedir. Hakların hepsi dil, din, ırk, mezhep, cinsiyet gözetmeksizin istisnasız bütünçocuklar için geçerlidir. Bunu sağlamak devletin yükümlülüğündedir. Devlet çocuğun yeteneklerinin uygun biçimde geliştirilebilmesi için anne ve babaya saygı duymalıdır. Genel anlamda 5395 sayılı çocuk koruma kanunu çocuk adalet sistemi yerine, ceza kontrol sistemi uygulamaktadır. Türkiye'de çocuklar Çocuk Mahkemeleri yerine Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılanabilmektedir. Kırsal bölgelerde doğan çocukların sadece yüzde 79'u nüfusa kaydedilmektedir. Ailelerin değişen ekonomik, kültürel ve sosyal şartlarkarşısında direncini ve uyumunu güçlendirecek hizmet ve programların geliştirmemiş olması çocuklar üzerinde olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Türkiye'de her 4 çocuktan biri yoksulluk sınırında yaşamaktadır ' dedi.

Av. Ağdağ kınuşmasını şöyle sürdürdü: 'Çocuk ifade özgürlüğüne sahiptir. Düşünce vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Özel yaşantısının korunması hakkına sahiptir. Kitle iletişim araçlarıyla gerekli ve yararlı bilgilere ulaşma hakkına sahiptir. Ana baba çocuğun yetiştirilmesinde ortak ve birinci elden sorumluluk taşımaktadır. Çocuk sosyal güvenlik ve sigorta imkanlarından yararlanma hakkına sahiptir.Çocuk eğitim hakkına sahiptir. Devletin ilköğretimin zorunlu ve parasız olmasını sağlamalı, çocuğu yükseköğrenim imkanlarına kavuşturmalıdır. Okul disiplini çocuğun haklarına saygınlığına uyumlu olmalıdır. Eğitim çocuğu zihinsel ve fiziksel olarak özgür bir toplumda faal bir yetişkin yaşam için hazırlamalıdır. Çocuk dinlenme ve boş zaman değerlendirme kültürel etkinliklere katılma hakkına sahiptir. Uluslararası belgelere göre, on sekiz yaşının altında yapılan her evliliğe çocuk evliliği ve evlenen kıza çocuk gelin denilmektedir. Kız çocuklarının erken yaşta evlenmelerinin başlıca sebepleri arasında,geçim sıkıntısı, aile içi cinsel saldırı, evlilik dışı gebelik ve geleneksel yaşayışta hakim olan kocaya itaatin erken yaşta tesis edilmesi gerektiği şeklindeki anlayış sayılabilir. Türkiye' de, her üç kadından birinin çocuk evliliği yapmış olduğunu söylemek mümkündür. Türkiye'de çocuk gelin sorununa iktisadi açıdan yaklaşılmadığı müddetçe, her çabanın yarım kalacak bir çaba olacağı savunulmaktadır. Türkiye'de 6-17 yaşları arasında bulunan 16 milyon 88 bin çocuktan yüzde 10.2 'si yani 2 milyona yakınçocuk ailelerinin geçimini sağlamak yada katkıda bulunmak için çalışmaktadır. Türkiye'de 6 milyon 325 bin çocuk, çalışma hayatının içindedir. Buda her 5 çocuktan birinin çalışıyor olması demektir. Ülkemizde sadece 2 çocuk tutuk evi bulunmaktadır. Bu sayı kesinlikle yeterli değildir. Kanunlarda 15 yaşın üstündeki terör suçlusu çocukların ağır ceza mahkemelerinde yargılanması öngörülmektedir. Bu durum kabul edilemez. ' Malatya Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Av. Çiğdem Ağdağ kadına yönelik şiddet konusunda ise şu önerilerde bulundu: 'En yakın polis yada jandarma karakoluna başvurarak kim tarafından, nerede ve nasıl bir şiddete maruz kaldığını kayıt altına aldırmalı. Vücudunda herhangi bir morartı yada cinsel saldırı emareleri varsa, deliller yok edilmeden adli tabibe sevki istenmeli. Adli tabipten günlük işlerini kaç gün süre ile yapamayacağını gösterir bir rapor almalı. Malatya Barosu'na başvurarak haklarınınneler olduğunu öğrenmeli ve şiddetten korunma yolları hakkında bilgi almalı. ' Ağdağ, konferansının sonunda dinleyicilerden gelen soruları cevapladı.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile