Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü Çok Amaçlı Salonu'ndaki konferansa; Kars İl Müftüsü İlyas Gümüş, Müftü yardımcısı Ahmet Tokgöz, Kafkas Üniversitesi Rektör Adayı İsmail Kaya, din görevlileri ve vatandaşlar katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın ardından bir konuşma yapan İl Müftüsü İlyas Gümüş, "Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (SAV) başlattığı mescit inşası 'La İlahe İllallah Muhammedün Resulullah' denildiği her yerde vardır. Nerede Müslüman varsa orada mescitler inşa edilmiştir. Camiler inancımızın sembolüdür. Toplu ibadetler Allah katında daha da değer bulacaktır. Müslümanlar ise toplumun varlığının şahadetidir. Sosyal hayattaki yeri son derece önemlidir." dedi.
Kars Müezzinler Korosu'nun tasavvuf dinletisinin ardından kürsüye çıkan Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Dr. Hüseyin Karapınar, haftanın önemiyle ilgili bir konferans verdi. Her şeyin öneminin ona olan ihtiyaçla doğru orantılı olduğunu söyleyen Karapınar, "Cenab-ı Hak, insanı yaratan ve neye ihtiyacı olduğunu bilendir. Onun için de oksijeni, suyu, bitkileri, yiyecekleri, canlıları ve havayı da yaratmıştır. Çünkü insanın bunlara ihtiyacı var. İnsanlar inanmaya, bağlanmaya, sevmeye de muhtaçlar. İnanç ve bağlılık duygusunun sonunda da din vardır. İnsanlar tarih boyunca mutlaka bir dini kabul etmişlerdir. Bu da Hz. Adem Peygamber ile başlamıştır. Yine insanlar tanrısız da duramamışlardır. Mutlaka güçlü olduğuna inandıkları varlığa inanmışlardır. Din insanda fıtri ve gerekli bir şeydir. İnsan her yerde vardır, kanun her yerde yoktur. Bu mekanlarda fazileti sağlayan da dindir. Dinin bir kendisine yönelik bir de dışa dönük yönü vardır." diye konuştu.
Dünyadaki suç oranlarının en düşük olduğu ülkelerin İslam ülkeleri olduğunu ifade eden Karapınar, bundaki etkeni imana bağlayarak, imanın insanların birbirine gösterdikleri sevgi ve saygıyı anlamlı kıldığını vurguladı.
Karapınar, Dinin insan hayatındaki öneminin boyutunu gözler önüne serdikten sonra din görevlisi ve mabetlerin öneminin de göz ardı edilmemesi gerektiğini kaydetti. "Bütün dinlerde bir ibadethane vardır." diyen Karapınar, şöyle konuştu: "İslamın ibadethaneleri de camilerdir. Rivayetlere göre Kabe'yi Hz. Adem yapmıştır. Hz. İbrahim temeller üzerine Kabe'yi kurmuştur. Hz. Muhammed döneminde de ve sonrasında da Kabe'de tamiratlar yapılmıştır. İlk insanla birlikte din, peygamber, cami ve kitap vardır. İnsanın inanmaya, din adamına ve ibadethaneye ihtiyacı vardır. Bugün dünyada milyonlarca cami var. En çok cami Osmanlı döneminde yapılmıştır. Bir kurum ne kadar önemli ise görevlisi de o kadar önemlidir. Peygamberimizde din görevlisiydi."
Karapınar, cami imarının her dönem devam ettiğini fakat içinde cemaati olmasıyla bu imarların değer kazanacağını anlatarak, "Caminin işlevi cemaatin içini doldurmasıyla olur. İbadet insanın yaratılış amacıdır. En temel ibadet de namazdır. Namazın camide kılınmasının fazileti daha fazladır. Cemaatle kılınan namaz tek başına kılınan namazdan 27 kat daha faziletlidir. Cemaat mi olunuyor kalabalık mı olunuyor buna bakmak gerek. Ruhi birlikteliğe cemaat denir. Birbirlerini seven, hakkını gözeten olmalı cemaat. Maalesef bizim cemaat böyle değil. Camiler Allah'ın sevimli mekanlarıdır. Eğitim kurumlarıdır. Cuma günleri her hafta Müslümanların bir araya gelip ders dinlediği yerdir. Camiler yaygın eğitim olarak faaliyet göstermelidir." şeklinde konuştu.
Kadınlarında camilere gitmeleri gerektiğini vurgulayan Karapınar, "Hanımlar cuma namazlarına bile gitmelidir. Peygamberimiz Hz. Muhammed döneminde hanımlar bayram namazlarına bile gidiyordular. Sabah namazlarına da gittikleri rivayet edilir." dedi.