Yolcu, kalp ritminin düzensiz olarak hissedildiği çarpıntılarda kalbin karıncığından ya da kulakçığından çıkan erken atımları hastanın hissetmesi şeklinde olduğunu belirterek, "Bu durumda bu tekleme ya da erken atım olarak tanımladığımız kalp atımlarının sayısı önemlidir. Bu durumda hastalara 24 yada 48 saatlik holter EKG ile ritmi takip edebildiğimiz ve bu sürede ne kadar erken atımın geldiğini gösterir tetkik ile bu vuruların sıklığını tespit edip belli oranların üzerinde ise bu erken atımların tedavisini yapabilmekteyiz. Bir diğer en sık gördüğümüz ve klinik olarak öneli çarpıntıda kalbin çok hızlı atmasıdır. Normalde nabız sayısı dakikada 60-100 arasındadır. 100’ün üzerine çıktığında taşikardi durumu tarifliyoruz. Ancak 100-120 seviyeleri çoğunlukla önemsiz değerlerlerdir ve bu değerler çoğunlukla kansızlık, guatr ve anksiyete-heyecan kaynaklıdır. Gerçek çarpıntı dediğimizde nabzın çoğunlukla dakikada 150-160’ın üzerinde olmasını görüyoruz. Gerçek çarpıntı durumu kalbin kulakçığı ve karıncığı arasında olmaması yerde elektriksel bağlantı ya da kısa devre olarak tanımladığımız bağlantının olmasıdır. Bu kısa devre zaman zaman fonksiyon görüp hastada çarpıntı oluşturmakta. Önemli nokta bu devrenin ne zaman fonksiyon göreceğinin ve çarpıntı oluşturacağının herhangi bir belirtisi olmamasıdır. Ancak yoğun stress ve sigara gibi etkiler bu devrenin fonksiyonunu ortaya çıkarıp çarpıntının başlamasını tetikleyebilmektedir" dedi.
Bu tür çarpıntıların tedavisinde 2 tedavi seçeneği olduğunu belirten Yolcu, "İlaç tedavisi o kısa devre dediğimiz olmaması gereken devreyi baskılayarak tedaviyi sağlıyor. Ancak ilaç tedavisi böyle bir hastaya başlandığında o kısa devreyi ortadan kaldırmadığı yalnızca baskıladığı için uzun süreli ilacı düzenli kullanmak gerekli. Aynı zamanda ilaç tedavisi altında da çarpıntı ataklarının devam etmesi sıklıkla karşılaşılan önemli bir problemdir. Bir diğer tedavi seçeneği de o olmaması gereken kısa devrenin ortadan kaldırılmasıdır. Bu işlem ablasyon olarak tanımladığımız tedavi seçeneğidir. Ablasyon işleminde kasık toplar damarında girerek özel kataterler ile çarpıntının kaynaklandığı kısa devre tespit ediliyor ve o bölgeyi özel kateterler ile yakarak ortadan kaldırılıyor. Böylece kısa devre tamamen ortadan kalktığı için hastanın çarpıntısı tamamen tedavi edilmiş oluyor ve hastaya herhangi bir kalp ilacı vermeden tedavisi yapılmış oluyor" dedi.
Yolcu, "Kalpteki yüksek ritme bağlı kalbin pompa görevini yapamaması durumunda hastaya elektroşok vererek hayatını kurtarmak amacıyla kullanılan kalp pilleri takıldıktan hemen sonra yaşanılan tüm şikayetleri ortadan kaldırıyor. Kalp pilleri; ritim bozukluklarında kullandığımız hasta sol yada sağ köprücük kemiği altına yerleştirdiğimiz cihazlardır. Pil yada şok cihazı takılma işlemi lokal anestezi altında hastayı uyutmadan yapılan bir işlemdir. Hastanın yalnızca sol yada sağ köprüçük kemiğinin alt kısmını uyuşturup burdan toplar damara giriş yapıp pil kabloları kalbin içine yerleştirilir ve sonrasında pili kablolar ile bağlanıp bu kısımdan cilt altına yerleştirilir. Pil değişim işlemi daha basittir. Pil bittiğinde yalnızca pil kısmını bağlantı yerinden ayırıp yeni pili mevcut olan kablolara bağlanır" dedi.
Kalp Çarpıntıları Ciddi Vakaların Habercisi Olabiliyor
Medicana Çamlıca Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Yolcu, çarpıntı hissinin bazen ciddi ve ölümle sonuçlanabilecek vakaların habercisi olabileceğini söyledi.