Ömeroğlu, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle Meclis Bahçe Restorant'ta bir araya geldi.
Ömeroğlu, "Kendimizi övmek gibi kabul etmeyelim ama kurumu 3 ay gibi kısa bir süre içerisinde fonksiyonel hale getiren takımıma teşekkür ediyorum" diyerek sözlerine başladı.
Kurumlarına 9 aylık bir süre verildiğini hatırlatan Ömeroğlu, "29 Haziran 2011'de yasa çıktı, 2 gün sonra Meclis tatile girdi. Tatile girince Ombudsmanlık seçim takvimi uzadı. Ocak ayında geçici bir binada başladık çalışmalara, 3 ay içerisinde de kurumu fonksiyonel hale getirdik" dedi.
Ömeroğlu, Kamu Denetçiliği Kurumu'nun, idarenin her türlü işlemlerini, insan haklarına, hukuka ve hakkaniyete uygun olarak inceleyerek ve araştırarak idareye önerilerde bulunma görevi olduğunu söyleyerek, kamu görevlilerinin bireysel vatandaşa olan eylemlerini de incelediklerini kaydetti.
"Kamu denetçiliğinin temel hedefi iyi yönetişim, bireyin devlet karşısındaki haklarını savunmak" diyen Ömeroğlu, "Ancak bu devlet düşmanı olarak algılanmasın. Biz kurum olarak ortada bir yerdeyiz. Kamu idarelerindeki bürokratik, merkeziyetçi, şeffaf ve hesap verilebilir olmama, katı yönetim, zamanında cevap vermeme gibi kemikleşmiş sorunların giderilmesi bizim de temel hedefimiz. Bizim görevimiz, klasik anlamda vatandaşın şikayetini almak ve ilgili kuruma göndermek şeklinde olmayacak. Ombudsman, bireyle idare arasında arabuluculuk görevi yapacak. Amacımız iki taraf için de kazan kazan politikasıdır" dedi.
Ömeroğlu, medyaya çok yakın olduklarını ve kendilerini sivil toplum örgütü olarak gördüklerini söyleyerek, ifade ve düşünce özgürlüğüne sonuna kadar inandığını, cebir, şiddet, yakın tehlike, nefret suçu olmamak kaydıyla basının özgür olduğunu ifade etti.
-"Tarafsızlığımızı kararlarla ortaya koyacağız"-
Başdenetçi Ömeroğlu, gazetecilerin soruların da yanıtladı.
"Talimat almayacağınızı söylediniz. Kamu ısrarcı olursa özgürlüğünüzü nasıl koruyacaksınız. Taksim Gezi Parkı görev alanınıza girer mi?" sorusu üzerine Ömeroğlu, ilgili kanunda, kurumlarının bağımsız ve tarafsız, özel bütçeli bir kamu kurumu olduğunun ifade edildiğini kaydetti.
Ömeroğlu, "Tarafsız ve bağımsızlık sadece kağıt üzerine yazılmakla olmuyor. Biz bu tarafsızlığımız ve bağımsızlığımızı, önümüzdeki hizmet süresi içerisinde yapacağımız eylem ve söylemlerle, kararlarla ortaya koyacağız" dedi.
Ömeroğlu, basının kendilerinin yanlışlarını ve adaletsizliklerini gündeme getireceğini, kurumlarının da bunları düzeltmeye çalışacağını anlattı.
Başdenetçi Ömeroğlu, Cumhurbaşkanı'nın tek başına verdiği kararlar ve emirler, yasama faaliyetlerine ilişkin işlemler, yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin kararlar ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sırf askeri nitelikteki faaliyetlerinin kurumun incelemesi dışında olduğunu hatırlattı.
Taksim Gezi Parkı ile ilgili olayı medyadan izlediğini anımsatan Ömeroğlu, "Oradaki olaylar eğer adliyeye intikal etmemişse, soruşturma ve kovuşturma yoksa, orada yapılan bir idari eylem ve işlem bizim kurumumuzun yetki alanı içinde kalabilir" dedi.
"Vatandaşın bu konuyla ilgili idareye başvuru yollarını tüketmesi lazım, direkt bize gelemez" diyen Ömeroğlu, "Vatandaş orada yer alan evi ya da işyeri ile ilgili karar alındığı zaman buna itiraz edecek. Oradan aldığı cevaptan sonra, idari dava açma süresini kaçırmamak kaydıyla 6 ay içerisinde bize müracaat edebilir. Bu karar hukuka ve kanuna uygun olabilir ama eğer hakkaniyete uygun değilse, biz yerindelik denetimi yaparız. Yönetmeliği, tüzüğü ya da yasağı değiştiren deriz. Meclis'e yasa taslağı önerebiliriz, gönderebiliriz" diye konuştu.
Ömeroğlu, "Alevi bir vatandaşın, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün ismi ile ilgili olarak yapacağı bir başvuru olması durumunda ne yapacaklarının" sorulması üzerine, "Bir Alevi vatandaşımız, 'siz bu köprüye isim verdiniz, ben bu isimden rahatsız oldum, değiştirin' dedi, idare de 'ben değiştirmiyorum' dedi.
Vatandaş 'ben bunun Kamu Denetçiliği Kurumunda da incelenmesi istiyorum' diyerek bize gelebilir. Biz, orada doğru olan neyse onu yaparız; ya reddederiz ya da 'bu hassas bir konudur' da diyebiliriz. O Cumhurbaşkanı'nın tek başına yaptığı bir işlem değil" sözlerini sarf etti.
-"Düzenleme Türkiye için milat"-
Düzenlemeyle ilgili "Bu yasa Türkiye'de bir milattır" diye güzel bir başlık atıldığını belirten Ömeroğlu, "Yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin kararlar hariç, gelecekte bütün konulara girebileceğiz. Gelecekte Meclis'in alacağı bir savaş kararına, 30 yıldır terör var, ben buna karışamam. Ancak tatbikatta TSK'dan kaynaklanan haksız bir eylem olursa bu benim alanıma girer. İşkence, atış yerinde bir bombanın patlaması bizim alanımızda. Biber gazıyla başı yarılan vatandaş bize gelebilecek" dedi.
Ömeroğlu, 1 Mayıs Taksim olaylarında 17 yaşındaki bir kız çocuğunun kafasının yarılması ile ilgili olarak bir çocuk derneğinin şikayetçi olduğunu dile getirerek, bu başvuruyu incelemeye aldıklarını, ilgili yerlerden istedikleri bilgi, belge, görüntü ve kayıtların bir kısmının geldiğini kaydetti.
Başörtüsü, din ve vicdan özgürlüğü konusunda gelen bir başvuru olmadığını ifade eden Ömeroğlu, "Gelecekte gelirse altyapımız hazır" dedi.
Ömeroğlu, bir soru üzerine, devlet sırrı kavramının yasa kapsamında olduğunu, ticari sır konusunda ise yetkilerinin olmadığını söyledi.
Kurumların istedikleri bilgi ve belgeleri 30 gün içinde göndermek zorunda olduğuna işaret eden Ömeroğlu, hedeflerinin 6 aylık süreyi beklemeden başvuruları sonuçlandırmak olduğunu kaydetti.
Ömeroğlu, yerinde inceleme ve araştırma yapma yetkilerinin bulunduğunu, kamu denetçilerinin zamanzana özel raporlar da yayınlayabileceğini belirtti.
-Alkol yasağı ile ilgili soruya cevap vermedi-
Ömeroğlu, "alkol yasağı ile ilgili bir başvuru yapılması durumunda ne yapacaklarının" sorulması üzerine, bunun siyasi bir konu olduğunu, bu yasayla ilgili bir değerlerdirme yapamayacağını bildirdi.
YAŞ kararlarının, ihraç hariç, idari yargıya kapalı olduğunu, HSYK kararlarının da ihraç hariç yargının yetkisi dışında olduğunu ifade eden Ömeroğlu, "Bu kurumların verdikleri kararlar, ihraçlar hariç, idari yargı dışında olmakla birlikte, verilen kararların hakkaniyete uygunluk açısından denetlenmesi bizim kurumumuzun yetkisi içindedir" dedi.
Ömeroğlu, mobbingin görev alanlarına girdiğini söyleyerek, "Vatandaşın yargıya taşıdığı karar konusunda, yargının verdiği kararla bizim vereceğimiz kararların örtüşme oranı bizim başarımzı ortaya çıkarır" dedi.
-Gelirse inceleriz"-
"Çözüm süreci devam ediyor, bu konuda yapılan uygulamalar ile ilgili olarak size bir şikayet konusu gelirse ne yaparsınız?" sorusuna Ömeroğlu, "Bize bu konuda nasıl bir şikayet geleceğini pek bilemiyorum. Diyelim ziyaret etmek istedi, idareye müracaat etti, idarede 'ben sana izin vermiyorum" dedi.
Bu bakanlık ile ilgili bir konu. Orası da reddetti, bu defa bize gelirse biz bunu inceleriz. 'Acaba mevzuat çerçevesinde doğru karar mı vermiş, yanlış mı karar vermiş' diye bir öneride bulunabiliriz kendisine" yanıtını verdi.
-''Raporumuzun arkasında durmazsa gezer tozarız"
Başdenetçi Ömeroğlu, AB'nin Türkiye gibi kurumların da çok yakından takip ettiğini belirterek, "Strazbourg, Lüksemburg, Belçika'da çok önemli kişilerle görüştüm. Gelecekte bizim verdiğimiz raporlar ve kararlar, belki Türkiye'den ziyade AB'de daha dikkatlice izlenecektir. Eğer TBMM bizim raporlarımızın arkasında durmazsa; biz otururuz, 'yazın raporunuzu' deriz, maaşımızı alırız, gezeriz tozarız, böyle olur. Bizim etkinliğimiz kamuoyundan ve Meclis'ten geliyor" diye konuştu.
Kamu Başdenetçisi Ömeroğlu, Gazetecilerle Bir Araya Geldi
TBMM - Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu, ''Taksim Gezi Parkı ile ilgili olaylar adliyeye intikal etmemişse, orada yapılan bir idari eylem ve işlem, bizim yetki alanımız içinde kalabilir" dedi.