Atılım Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Sönmez, son dönemde ekonomide yaşanan dönüşümlerin, eğitim ve sağlık gibi sosyal harcamaları azalttığına dikkat çekerek, bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu durumda kamu harcamalarının kısılmasının doğru olmadığını söyledi.
Mersin Üniversitesi (MEÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü tarafından, Prof. Dr. Uğur Oral Kültür Merkezi'nde 'Mali Kural Uygulamaları ve Sonuçları' adı altında bir panel gerçekleştirildi. Yoğun ilginin gösterildiği ve iki ayrı oturum şeklinde düzenlenen etkinliğe katılanlar arasında MEÜ Rektörü Prof. Dr. Suha Aydın da yer aldı. 'Mali Kural ve Mali Disiplin' başlığı altında gerçekleştirilen ilk oturumda konuşan İstanbul Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Figen Altuğ, mali müdahaleler çerçevesinde iktisadi yaklaşımlar, mali kurallar ve mali kurallara karşı görüşler konularında açıklamalarda bulundu.
İradi maliye politikalarının uygulandığı dönemlerin yanı sıra kamu kesiminin başarısızlığının vurgulandığı dönemlerle ilgili katılımcılara bilgi de veren Altuğ, 1980'lerden itibaren değişen anlayış çerçevesinde mali disiplinin sağlanması için devletin artık harcamalardan önce gelirleri belirlemesi ve harcamalarını gelirlere göre ayarlaması gerektiğini, bu nedenle de bütçede ne kadar borçlanılabileceğinin önceden belirlenmesi ve kaynak sınırlamasında harcamaların buna göre planlanması gerektiği görüşünün
yaygınlaştığını vurguladı.
"MALİ KURALLAR NEOLİBERAL POLİTİKALARIN BİR SONUCUDUR"
Mali kuralların neoliberal politikaların dünyadaki etkilerinin bir sonucu olduğunu savunan Prof. Dr. Altuğ, gelişmiş ülkeler için sosyal devlet anlayışı hakimken, gelişmekte olan ülkelerde IMF gibi kuruluşların özellikle de sosyal harcamaları kısarak, mali disiplini sağlama yönünde önerileri olduğunu ifade etti. Mali kuralları, hastalığı ortaya çıkaranların öne sürdüğü bir ilaç gibi gördüğünü anlatan Altuğ, bu düşüncesini destekleyen örnekler verdi.
Altuğ, "Teknokratların belirlediği sınırlar içerisinde politikacıların kamu gelir ve giderlerini uygulamasının kamu kesiminin etkinliği olarak anılmasının nedeni, aslında sosyal alandaki sıkıntıların gerilime yol açmasını önlemek için devletin topluma 'konunun teknik bir konu olduğunu' gösterme çabasıdır. Bu nedenle de son yıllarda değişen siyaset tanımı, toplumun kendisini yönetmesi için seçtiği politikacıların şeffaflık karşıtı olduğu ve özel çıkarlarını düşünerek hareket ettiği görüşü yönündedir"
dedi.
"MALİ KURAL İÇİN GÜÇLÜ BİR SİYASİ İRADE GEREKLİ"
Maliye Bakanlığı bünyesinde daire başkanı olarak görev yapan Ali Mercan Aydın ise, uygulama yönünden mali kuralın nasıl olması gerektiği konusunda açıklamalarda bulunarak, mali kuralın iyi tanımlanması, saydam olması, basit ve yaptırım gücü olması gerektiğini vurguladı. Aydın, mali kural uygulamasının temelinde nelerin yer aldığını ve mali saydamlığın sağlanmasının nedenleri hakkında da bilgiler vererek, mali kural için güçlü bir siyasi irade gerektiğini vurgularken, 5018 sayılı yasaya dayanarak mali
kural olarak nitelendirilebilecek hükümleri anlattı. Aydın, mali kuralın kapsamı, ilkeleri, formülü, mali kural tasarısındaki eksiklikleri ile ilgili olarak da katılımcılara açıklamalarda bulundu.
"BUGÜNKÜ ORTAMDA KAMU HARCAMALARININ KISILMASI DOĞRU DEĞİL"
Panelin ikinci oturumunda konuşan Atılım Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Sönmez, son dönemlerde Türkiye için önerilen mali kural formülündeki parametrelerin neyi ifade ettiğini ve daha önce orta vadeli programlarda hedeflenen ama gerçekleşmeyen rakamların neden formüldeki hedefler içerisinde olduğunu sorguladı. İktisat ve maliyenin doğa bilimleri gibi formüllere ve kurallara dayandırılacak bir bilim olmadığını vurgulayan Sönmez, mali kuralla ilgili teknik anlatımlara girmeden
konuyu değerlendirdi. Prof. Dr. Sönmez, maliye politikalarındaki kısıtlamalar olan mali kuralların olumsuz sonuçları üzerinde durarak 'sosyal yurttaşlık' kavramına dikkat çekti ve son dönemlerde yaşanan dönüşümlerin, eğitim-sağlık gibi sosyal harcamaları azalttığını kaydetti. Sönmez, "İçinde bulunduğumuz ve işsizlik oranlarının çok yüksek olduğu bir dönemde kamu harcamalarının kısılması doğru olmayacaktır" açıklamasında bulundu.
"REEL SEKTÖR GERİLERKEN FİNANS SEKTÖRÜNÜN GELİŞMESİ TEHLİKELİ"
Gazi Üniversitesi İktisat Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Aziz Konukman ise, iradi maliye politikalarının genel kabul gördüğü dönemlerle ilgili bilgiler vererek, 1970'lerde yaşanan stagflasyon ile değişen anlayışın minimal devlet yönünde olduğunu söyledi. 'Washington Uzlaşması' önerilerinin kamu sektörünün tasfiyesine yol açtığını ve ekonomilerinin çökmesine neden olduğunun altını çizen Konukman, ancak bunun arkasındaki aktörler olan Dünya Bankası ve IMF'nin hiç suçlanmadığını dile getirdi.
Reel sektör gerilerken finansal sektörün genişlemesinin tehlikelerini belirten Konukman, "Borcun borçla finanse edildiği bu dönemde, borçlu ülkelerin Merkez Bankası özerkliği veya düzenleyici kurulların oluşturulması gibi uygulamalarla borcun sürdürülebilirlik riskini azaltmaya çalışmaktadır" diye konuştu. Siyasetten uzaklaştırılan bu yapının mali kural yoluyla sermaye kesimine devredileceğine vurgu yapan Konukman, demokrasi için tercih seçeneğinin daraltılacağını öne sürdü.
Kamu Harcamalarının Kısıtlanması
Atılım Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof



















