Ege-Koop tarafından Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Referanduma Doğru Anayasa Değişikliği" konulu panele katılan Yargıtay Onursal Başkanı Kanadoğlu, konuşmasına panelin rastlantı sonucu 27 Mayıs'a denk geldiğini hatırlatarak başladı.
Anayasa'nın 1982'den bu yana 16 defa değişime tabi tutulduğunu ve 86 maddesinin değiştirildiğini ifade eden Kanadoğlu, "Bir Anayasa değişikliği gerekli miydi? Anayasa değişikliği kuşkusuz gerekmekteydi. 86 maddesi değişen bir Anayasa'nın artık ne birliğinden ne bütünlüğünden ne kullanılan dilin birbirine uyumundan bahsetmek mümkündür ve ne de artık bu Anayasa'nın 2010-2011 yılında artık Türkiye'yi, toplumun bütün ihtiyaçlarını karşılaması olanak dışıdır. Bu Anayasa değişikliği bu şekilde mi yapılmalıydı? Ona verilecek tek cevap var. Bu şekilde Anayasa değişikliği dünyanın hiçbir yerinde yapılmamıştır. Böyle doğrudan doğruya bir baskıya, dayatmaya dayalı, 'Ben nasıl olsa çoğunluğu elimde tutuyorum o halde bu Anayasa değişikliğini yapıyorum' demek hele bir de süre tanımak yapılmaması gereken işti." dedi.
"PARTİ KAPATMAYI ZORLAŞTIRAN MADDENİN GEÇMEMESİ 'HAYIRLI' OLDU"
Parti kapatmayı zorlaştıran maddenin 330 oya ulaşamamasına da değinen Kanadoğlu, bu maddenin 330 ulaşmamasının "hayırlı" olduğunu savundu.
Çağdaş demokrasinin 3 temel unsurunun, laik, ulus ve hukuk devleti olduğunu dile getiren Kanadoğlu, Anayasa Mahkemesi'nin yapısının mahkemenin 11 üyesince laik devletin odağı olarak görülen AK Parti iktidarı tarafından değiştirilmek istendiğini, iktidarın çağdaş demokrasinin koşullarını ortadan kaldırmaya çalıştığını ileri sürdü.
Hükümetin Anayasa değişikliğiyle kendisine bağımlı bir yargı oluşturma çabasında olduğunu, AK Parti'nin parti kapatma konusunda kendi aleyhine bir karar çıkmaması için Anayasa Mahkemesi'nin oluşumunu kendi arzusu haline getirmeyi amaçladığını öne süren Kanadoğlu, "Bakanlar, başbakanlar Yüce Divan'da yargılanır. O halde dokunulmazlıklar devam ettiği sürece bu olmaz. Ama siyasi iktidarın değiştiği anda Yüce Divan'a sevk edileceği bir gerçek olarak ortada dururken, siyasi iktidarın, hakimini kendisi tayin etme biçiminde bir girişimde bulunması zorunlu olacaktır." dedi.
Kanadoğlu, 17 kişiden oluşacak Anayasa Mahkemesi'nin yapılacak değişiklikle 11 üyesinin hukukçu olmayabileceğini belirterek bu heyetin mahkeme sıfatı taşımayacağını öne sürdü.
Anayasa Mahkemesi'nin iptal davasını reddetmesi ve paketin halka gitmesi durumunda halkın oyunu işsizliğe, yolsuzluğa, Anayasa'ya "evet" ya da "hayır" demek için kullanacağını ifade eden Kanadoğlu, "Dediler ki biz, bunu hap haline getirdik, bu hap herhalde bir takım soslarla örtülmeye ve halkımıza yutturulmaya çalışıyorsa herhalde benim değerli yurttaşım benim çok sevdiğim İzmirli hemşehrilerim inanıyorum bu hapı yutmayacaktır." şeklinde konuştu.
Eski YÖK Başkanı ve Anayasa Hukukçusu Erdoğan Teziç de Anayasa değişikliği konusunda TBMM Başkanı ve Cumhurbaşkının tarafsızlığının çok önemli olduğunu vurguladı.
Siyasetin hukukileşmesi olgusunun demokratik bir düzenin vazgeçilmez unsuru olduğunu belirten Teziç, "Öyle ki parlamentodaki çalışmalar bile kurallara bağlamıştır. Bunların Anayasa Mahkemesi denetimine bağlı olması siyasilerin her şeyi yapamamaları anlamına gelir. Tersi demokratik düzende kabul edilemez. Hukukun siyasileşmesi dediğimiz zaman orada artık baskı yönetime doğru gidiş kapıları açılmış demektir. Bugün içinde bulunduğumuz tablo, siyasetin hukukileşmesinden sıyrılıp hukukun siyasileşmesine doğru giden bir adımdır." diye konuştu.