Kanadoğlu’ndan ’Başkanlık Sistemi’ Eleştirisi
Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, ’başkanlık sistemi’nin bir sistem olmaktan öte rejim olduğunu ifade ederek, Türkiye’nin yapılmak istenen kapsamlı bir Anayasa değişikliğiyle birlikte ’başkanlık sistemi’ne geçirilmek istendiğini iddi
Cumhuriyet Kadınları Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin Mersin şubelerinin yanı sıra çeşitli siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarınca ortaklaşa organize edilen ’Uğur Mumcu’dan Günümüze Adalet ve Demokrasi’ konulu panele yoğun ilgi gösterildi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen etkinliğe konuşmacı olarak katılan Sabih Kanadoğlu, referandumla birlikte yapılan anayasa değişikliğini değerlendirerek, ’Başkanlık Sistemi’ni de sert birdille eleştirdi."BELİRLİ BİR TARİHİ ’DEMOKRASİ ŞEHİTLERİ GÜNÜ’ İLAN ETMELİYİZ"Uğur Mumcu’nun araştırmacı-yazar kimliğiyle öne çıkmasının yanında araştırıp bulduklarını da herhangi bir kanıt olmadan yazmadığını hatırlatan Kanadoğlu, onun her şeyden önce tam bağımsızlığa, demokrasiye ve adalete yürekten inandığını ve bunu özümseyen bir yazar olduğunu anlattı. Mumcu’nun, gelecekte hangi tehlikelerle karşı karşıya olduğunu çok iyi bildiğini ve bunu her fırsatta dile getirdiğini kaydeden Kanadoğlu, Uğur Mumcu’nun öldürülmesinin Türkiye açısından da büyük bir kayıp olduğunun altınıçizdi. Kanadoğlu, "Belirli bir tarihi ’Demokrasi Şehitleri Günü’ diye belirlesek ve tüm o demokrasi şehitlerimizi aynı gün ansak; inanın ki yapabileceğimiz en iyi işi yapmış oluruz" dedi."İLERİ DEMOKRASİ DİYE BİR KAVRAM ANAYASA’DA YER ALMIYOR"’İleri demokrasi’ diye bir kavramın, Anayasa’da yer almadığını ve böylesi bir tanımlama da olmadığının altını çizen Kanadoğlu, "Demokrasinin, ’ileri demokrasi’ değil de ’çağdaş bir demokrasi’ olabilmesi için neyin gerektiğini düşünürsek, sorunu da kendiliğinden çözmüş oluruz. Çünkü çağdaş demokrasinin olmazsa olmaz koşulları vardır. ’Gereklilik’ ilkesinin geçerli olduğu bir ülkede doğrudan doğruya demokrasiden bahsedilebilir. Ancak, sırf oy kazanabilme adına dinin siyasete alet edenlerin ortaya koymuşolduğu rejimin adının ’demokrasi’ olmayacağının çok iyi bilinmesi lazım. Çünkü laiklik yoksa eğer, orada demokrasi de olmaz. İkinci olmazsa olmaz koşul ’hukuk devleti’ ilkesidir. Hukuk devleti, öncelikle bağımsız yargıya sahip olmalıdır. Eğer bir ülkenin yargısı bağımsız değilse, o ülkenin demokratik olduğunu söylemek de mümkün değil" dedi."HSYK ADALET BAKANLIĞI’NIN ’GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’ HALİNE GETİRİLDİ" Türkiye’nin çağdaş bir demokrasiye sahip olması ve bu yolda ilerlemesinin belirli bir tarihten itibaren önlendiğini iddia eden Kanadoğlu, ileri bir demokrasi olmayacağı gibi böylesi bir kavramdan söz edilmesinin de mümkün olmadığını vurguladı. 12 Eylül’de yapılan referandum da onaylanan ’Anayasa değişikliği’nin sadece 2 madde üzerinden yürütüldüğünü anlatan Kanadoğlu, bunun da Anayasa Mahkemesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ile ilgili düzenlemeleri kapsadığını hatırlattı. Yapılandüzenlemelerle HSYK’nın, adeta Adalet Bakanlığı’nın ’genel müdürlüğü’ haline getirildiğini öne süren Kanadoğlu, böylesi bir ortamda adaletten ve adalet mekanizmasından da söz edilemeyeceğini savundu. Anayasa Mahkemesi’nin yeni bir oluşuma getirildiğini ancak mahkemenin 9 üyesinin, hukuk eğitimi almayan kişilerden de seçilebileceğini dile getiren Kanadoğlu, bunu da ’enteresan bir durum’ olarak yorumladı. "CUMHURİYET ARTIK YARGI GÜVENCESİ ALTINDA DEĞİL" Kurulun, ’Siyasi Partiler Kanunu’nun 108. maddesini iptal ettiğini hatırlatan Kanadoğlu, "İptal edilen maddede ’Bir siyasi parti, yetkili kurulları tarafından karar alınarak kapatılsa dahi onun hakkında açılan dava devam eder’ hükmü yer alıyordu. Bu madde iptal edilince çok açık bir şekilde söyleyebiliriz ki Cumhuriyet artık koruma altında değildir. Artık partiler hakkında laik devleti ortadan kaldırmak veya devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmak iddiasıyla kapatma davasıaçılsa dahi o siyasi partinin yetkili kurulları, o partinin kapatılmasına karar verir ve açılan davayı boşa çıkartarak, ertesi gün yine aynı kişiler, yine aynı isimle yeni bir partiyi kurabilir. Maalesef bu düzenleme ne basının, ne de siyasi partilerin dikkatini çekmedi. Artık Cumhuriyet ve onun temel değerleri yargı güvencesi altında değil" diye konuştu."TÜRKİYE ’BAŞKANLIK SİSTEMİ’NE GEÇİRİLMEK İSTENİYOR" Hükümetin gündeminde yeni ve kapsamlı bir ’Anayasa Değişiklik Paketi’ olduğuna işaret eden Sabih Kanadoğlu, burada yapılmak isteneninse Türkiye’nin ’başkanlık sistemi’ne geçirilmesi olduğunu öne sürdü. Kanadoğlu, konuşmasını da şöyle sürdürdü: "Eğer tek kişi üzerinden bir Anayasa değişikliği olursa Türkiye’nin nereye ve ne şekilde gideceği ortadadır. Çünkü ’başkanlık sistemi’ doğrudan doğruya bir sistem değil, aksine bir rejimdir. Ama bunun da iki koşulu vardır. Birincisi; bağımsız bir yargı ister, ikincisiyse; siyasi partilerde disiplin ister. Bu nedenle doğrudan doğruya yasamanın kimlerden oluşacağını karara bağlayan, kimlerin milletvekili seçileceğini, kimin hangi sırada yer alacağını bir siyasi partinin genel başkanı tayin ediyorsa yargıbağımsızlığı tamamen ortadan kalkmışsa ve böylesi bir ortamda ’başkanlık sistemi’ hayata geçirilmek isteniyorsa; bunun Türkiye’yi nereye götüreceği bellidir. Bunun adı asla ama asla ’ileri demokrasi’ olamaz. Bu nedenle tüm yurtta7çok iyi bilinmesi lazım. Çşlar, gelecekte kendilerini bekleyen tehlikeleri dikkate alarak iradesini öyle sandığa yansıtmalıdır."