'Karagöz'e Ölüm Yok'

UNESCO'nun 2008 yılında 'Yaşayan İnsan Hazinesi' seçtiği Karagöz ustası Orhan Kurt: 'Yıllarca hep başka işlerin yanında Karagöz oynattım. Sonra eşim, 'Gidiyorsun, geliyorsun, bedava oynuyorsun' dedi. Haklı buldum kendisini, ondan sonra artık ücretli oynamaya başladım' 'Karagöz oynatmak çok büyük bir yetenek ister. Bir Karagöz oynatırım, koyu bir tasavvufla izleyici uyur kalır, bir Karagöz oynatırım ki fıkır fıkır, insanlar başka yere bakamaz'

SALİHA ÖZDEMİR - Karagöz geleneğinin 86 yaşındaki ustası Orhan Kurt, 'Karagöz sanatının geleceğinden endişem yok, gençler ilgileniyor. Karagöz'e ölüm yok.' dedi.

Karagöz geleneğinin usta sanatçısı Orhan Kurt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Karagöz ile 1936 yılında subay olan babasının yüzbaşı arkadaşı Niyazi Bey'in evlerinin bahçesinde Karagöz oynatması üzerine tanıştığını ve o günden itibaren Niyazi Bey'e yardım ederek öğrenmeye başladığını anlattı.

Kurt, 1950 yılına kadar kendi edindiği bilgilerle Karagöz oynattığına dikkati çekerek, şunları söyledi:

'Sultanahmet'te oturuyordum. Birgün bir sokaktan yokuş yukarı tırmanırken bir evden tanbur sesi duydum. Oturdum dinledim, sonra kapı açıldı, dağ gibi bir adamla karşılaştım. Bana, 'Ne yapıyorsun sen burada?' dedi. 'Ben de biraz çalarım, dinliyorum' deyince içeri davet etti. O çaldı amatör, ben çaldım profesyonel, çünkü tanbur eğitimi almışım yıllarca. Adam baktı ondan iyi çalıyorum, 'Ben Karagöz yaparım' dedi, 'Ben de yaparım' dedim. Bir getirdi ki yaptığı Karagöz'ler dilim tutuldu. Meğer üstadı azam Ragıp Tuğtekin'miş, büyük ustaymış.'

Tuğtekin ile tanıştıktan sonra 22 yıl ona çıraklık yaptığını aktaran Kurt, müzikte ilk hocasının da Şükrü Derya Bey olduğunu, tanbur çalmanın yanı sıra hanendelik yaptığını ve yaklaşık 22 bin eser bildiğini kaydetti.

- 'Karagöz masraflı bir iş'

Kurt, uzun yıllar Karagöz yapmanın ve oynatmanın dışında farklı işlerde de çalıştığını belirterek, şunları dile getirdi:

'Yıllarca hep başka işlerin yanında Karagöz oynattım. Sonra eşim, 'Gidiyorsun, geliyorsun, bedava oynuyorsun' dedi. Haklı buldum kendisini, ondan sonra artık ücretli oynamaya başladım. Karagöz masraflı bir iş. Bir tanesinin el emeği hariç aşağı yukarı bugün 400 lira masrafı var.'

Karagöz tasarımının zahmetli bir iş olduğunu ifade eden Kurt, 'Bir pazar günü sabahı kalktım bir tasvir yapmaya başladım. Göğe gemisini yaptım, bu gemiyi Osmanlılar yapmış, 5 bin savaşçı alıyor. Sadece iki tane yapmışlar. Onu yaparken misafir geldi, sabah 9 akşam 7 nevregan elimdeydi. Öyle kolay iş değil Karagöz tasarımı yapmak, hem emek, hem dikkat, hem sanat yönü var.' diye konuştu.

- 'Ekranlarda Karagöz'ün en kötü örneğini görüyorum'

Kurt, özellikle Ramazan aylarında televizyon kanallarında yer alan Karagöz çalışmalarını gözlemlediğine değinerek, şu yorumu yaptı:

'Ekranlarda şu an Karagöz'ün en kötü örneğini görüyorum, beğenmiyorum. Ben öyle oynamam, bildiğim gibi oynarım. Karagöz oynatmak ses ister, müzik bilgisi, edebiyat bilgisi ister. Teatral olmayı bileceksin, toplum bilgisini yalamış yutmuş olacaksın. Bir de artistlik ister. Psikolojiyi ve insanı iyi tanımak, ona değer vermek lazım. Bütün bunları kompoze etmeyi bilmek gerekiyor.'

'Karagöz, iki insanın karşılıklı konuşması gibidir.' diyen Kurt, 'Karagöz oynatmak çok büyük bir yetenek ister. Bir Karagöz oynatırım, koyu bir tasavvufla izleyici uyur kalır, bir Karagöz oynatırım ki fıkır fıkır, insanlar başka yere bakamaz. Bütün mesele, onu nasıl güzel arz edeceğine bağlı.' dedi.

Kurt, 2008 yılında UNESCO tarafından 'Yaşayan İnsan Hazinesi' seçildiğini, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz ve İzmir Üniversitesi'nden Metin Ekinci'nin kendisinin çalışmalarını 10 yıl takip ettiğini söyledi.

'Dünyanın her yerinde oyunlar oynadım, bu arada UNESCO benim bütün oyunlarımı gizlice takip ediyormuş. Ben, 10 yılın sonunda 'Yaşayan İnsan Hazinesi' seçilince benimle meşgul olduklarını öğrendim. Karagöz'ü bütün dünyaya tanıtmak benim ideallerimden biriydi, 'Yaşayan İnsan Hazinesi' seçildiğimde çok mutlu oldum.'

Yaşamı boyunca sanatıyla yurt dışından da ilgilenen birçok insan olduğunu vurgulayan Kurt, şu anısını anlattı:

'Çinliler birgün evime geldiler, 15 kişi birden evime doldu. Evde saatlerce çekim yaptılar, neredeyse kovdum gitsinler diye. Danimarka, İtalya, Fransa, Yugoslavya, Yunanistan gibi ülkelerde de beni tanır, çok severler.'

- 'Önemli olan yapmak değil, beğendirmek'

Kurt, Karagöz geleneğinin geleceğine dair şu değerlendirmeyi yaptı:

'Karagöz sanatının geleceğinden endişem yok, gençler ilgileniyor. Karagöz'e ölüm yok. Bu sanatta önemli olan yapmak değil, yapıp beğendirmek. Mesela bir gün Yedikule'de oynadım, boş bir alana ortaya bir sahne kurdum, oyuna bir başladım ki top oynayan çocuklar bile oyunlarını bırakıp gelip izlediler.'

En son dört beş ay önce Karagöz oynattığını kaydeden Kurt, 'Çok seneler geçti, aşağı yukarı 70 yıldan fazla Karagöz oynatıyorum. Nerelerde oynadım, nasıl oynadım ben bile unuttum. Bir günde 9 yerde oynadığımı bilirim. Sesim evvelden çok iyiydi, yakıcıydı, şimdi rahatsızım maalesef.'

- 'Sanatımın karşılığını aldım'

Kurt, 'Türkiye'de kıymetim bilindi diye düşünüyorum, çok mutluyum.' düşüncesini paylaşarak, 'Sanatımın karşılığını hep aldım, çok mutluyum.' dedi.

Karagöz oynatmanın yanında binlerce tasvir yaptığı bilgisini veren Kurt, Japonya Osaka Ulusal Sanat Müzesi'nde 160 tasvirinin, Almanya'da Ulm Deneme Tiyatrosu'nda 500, onlarca koleksiyonerde de binlerce Karagöz tasvirinin bulunduğunu sözlerine ekledi.

- Orhan Kurt'un, Mehmet Lütfi Şen'in küratörlüğünde düzenlenen 'Gölgenin Tasarımı' sergisi, 27 Mayıs'a kadar Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi'nde görülebilecek.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile