Bu dönemde işlenen birçok faili meçhul cinayetlerin üzerindeki 'karanlık perde' hala kaldırılamadı. Soruşturmaları yürüten savcıların önündeki en büyük engel ise devlet sırrı olması. Olaylara ilişkin bilgi, belge, şahıs ve kurumlar tarafından sürekli 'devlet sırrı' denerek saklanmaya çalışılıyor. Susurluk Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, Türkiye'de geçmişte yaşanan karanlık olayların aydınlatılamamasının sebebinin 'devlet sırrı' kavramı olduğunu söyledi.
Susurluk Komisyonu'nda da 'devlet sırrı' ile karşılaştıklarını vurgulayan Elkatmış, en azından kanuni değişiklikle 'devlet sırrı' tarifinin yapılması gerektiğini belirterek "Ne devlet sırrı, ne değil; devlet sırlarını kimler bilecek; ne zamana kadar sır olarak kalacak? Bütün bu konuların aydınlığa kavuşturulması lazım." dedi.
26 Kasım 1996 tarihinde kurulan Meclis Susurluk Komisyonu'nun Başkanı Mehmet Elkatmış, Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) konuştu.
1993 yılında bombalı tuzakla öldürülen gazeteci-yazar Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'nun suikasttan 3 yıl sonra 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'ın evlerini ziyaret ettiğini açıklamasını değerlendirdi. Güldal Mumcu'nun beyanlarının yeni olmadığını dile getiren Elkatmış, sadece Yeşil'in ev ziyaretinin yeni olduğunu ifade etti.
Mumcu cinayetini Meclis komisyonunun değil yargının tekrar açması gerektiğini vurgulayan Elkatmış, Mehmet Ağar başta olmak üzere savcının 'devlet yaptı, devlet isterse bunu çözer' gibi birtakım ifadelerin komisyonda söylendiğini hatırlattı. İddiaların yeni olmadığını, ancak kuşkular bulunduğunu anlatan Elkatmış, bunların karşısında yeniden savcılığın tahkikatı derinleştirmesi, dosyanın yeniden ele alınması gerektiğini söyledi.
Meclis'te kurulan komisyonların yargılama yetkisi bulunmadığına dikkat çeken Elkatmış, zaman aşımının da dolmak üzere olduğunu kaydetti.
"SAVCI'NIN YETKİLİLER HAKKINDA 'ADLİ HİZMETİ ENGELLEMEKTEN' DAVA AÇMASI GEREKİRDİ" Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast iddialarıyla ilgili Kozmik Oda'ya girilmesi konusunda ise Elkatmış, Kozmik Oda'ya savcının değil hakimin girdiğini hatırlattı. Hakimin de fotokopi almasına izin verilmediğini, sadece bilgileri okuduğunu anlatan Elkatmış, "Davayı kim açar, soruşturmayı kim yapar; savcı yapar. Savcı girer, delilleri toplar, soruşturmasını yapar, tahkik eder, ondan sonra iddianamesini hazırlar, mahkemeye verir. Mahkeme bunu kabul ederse artık yargılama mahkemenin inisiyatifinde devam eder. Şimdi savcı görmediği, bilmediği, okumadığı belgeye, bilgiye nasıl dayanacak, nasıl dava açacak? Ben olsaydım o zaman savcının yerinde, 'adli hizmeti engellemekten' dolayı yetkililer hakkında dava açardım." diye konuştu.
"DEVLET SIRRININ TANIMI YAPILMALI, YASAL BOŞLUKLAR DOLDURULMALI" Savcıların geçmişteki bütün bu olaylarla ilgili ciddi bir inceleme yapması gerektiğinin altını çizen Elkatmış, öyle usulen yapılan incelemelerden bir sonuç çıkmayacağına dikkat çekti. Türkiye'de asıl problemin 'devlet sırrı' kavramında olduğunu ifade eden Elkatmış, şöyle devam etti: "Hazırladığımız Susurluk Komisyonu raporunda biz de devlet sırrı engeliyle karşılaştık. En azından bir tarifinin yapılması lazım. 'Ne devlet sırrı, ne değil; devlet sırlarını kimler bilecek; ne zamana kadar sır olarak kalacak' bütün bu konuların aydınlığa kavuşturulması lazım. Yasal boşlukların doldurulması lazım diye bizim hazırladığımız raporda bu var. Ama maalesef bu hala tartışılıyor. Bir yasal değişiklik yapılmadı. Hükümet bir tasarı hazırladı, ama bildiğim kadarıyla kanunlaşmadı. Bütün sıkıntı burda, yani devlet sırrı, ticari sır. Düşünün çetenin, mafyanınki de ticari sırra giriyor. Biz bununla karşılaştık. Devlet sırrına giriyor, olmaz böyle bir şey."Devlet sırlarının da birtakım demokratik ülkelerde belli bir zaman sonra kamuoyuna açıklandığına dikkat çeken Elkatmış, "Gerek CIA'nın bir takım gizli belgeleri hatta KGB'nin birtakım gizli belgeleri dahi belli bir zaman sonra kamuoyuna açıklanıyor. Yani ilanihaye gizli olmaz ki. Bizde maalesef ilanihaye. Hatta Meclis'in gizli oturumları bile 10 yıl sonra açıklanıyor. Hadi ülkenin uluslararası güvenliğiyle ilgili belgeler açıklanmaz bunu anladık, ama ülke içine dönük birtakım şeylerin açıklanması lazım. Bunu kabul etmek mümkün değil. Bunun bir süresi olması lazım en azından. Yabancı ülkeler açıklıyor. Ama bizde Cumhuriyet döneminden beri olan şeyler dahi hala sır olarak duruyor." diye konuştu.
Devletin geçmişteki birtakım karanlık olayları aydınlatamaması halinde tartışmaların devam edip gideceğini belirten Elkatmış, devletin de daima bir şaibe ve töhmet altında kalacağını vurguladı. Geçmişte bunların konuşulup tartışılamadığını ifade eden Elkatmış, "Şimdi bunlar tartışılıyor, konuşuluyor. Eminim ki bir zaman sonra gelecek ki artık bunlar hep gün yüzüne çıkacak." şeklinde sözlerini tamamladı .
'Karanlık Olayların Aydınlatılamamasının Sebebi 'Devlet Sırrı' Engeli'
Türkiye'nin 1990'lı dönemleri 'karanlık yıllar' olarak nitelendiriliyor.