Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Kerem Saysel, BM'ye bağlı Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Konulu Hükümetlerarası Bilim-Politika Platformu'nun (IPBES) birinci küresel değerlendirme raporunun yazılmasına destek verdi.
Boğaziçi Üniversitesinden yapılan açıklamaya göre, Prof. Dr. Ali Kerem Saysel, BM'ye bağlı faaliyet gösteren IPBES'in birinci küresel değerlendirme raporunun "Sürdürülebilir Gelecek Senaryoları ve İzlekleri" başlıklı bölümüne katkı sağladı.
Yaklaşık 150 kişinin katılımıyla üç yılda yayımlanan 800 sayfalık raporda "Orman, mera ve sulak alanlarımızın tahrip edildiği ülkemizde canlı, doğal tür varlığımızı korumadığımızı, sorumsuzca tükettiğimizi söyleyebiliriz." görüşünü dile getiren Saysel, iklim değişikliğinin bir ölçüde insanların gündeminde olmasına rağmen biyoçeşitlilik sorununun aynı konumda olmadığını belirtti.
Raporun verdiği en temel mesajın iyi yaşama dair algıyı değiştirmek olduğunu dile getiren Saysel, "İyi yaşamdan ve yaşam kalitesinden anladığımız şey ne kadar tüketimle, ne kadar ilişkisel faaliyetlerle ilgili? İnsanın maddi ihtiyaçlarını tabii ki yadsıyamayız ama iyi yaşam kalitesini tesis eden şey aynı zamanda doğayla ve birbirimizle kurduğumuz ilişki ve entelektüel yaşantımızla ilgili değil mi? Bir milyon türün tehdit altında olmasından bahsederken iyi yaşamdan ne anladığımızı konuşmak çok ilgisiz görülebilir, ama aslında meselenin özünde yatan bir soru bu." değerlendirmesini yaptı.
Biyoçeşitliliğin azalma riskinin en yüksek olduğu yerlerin tropik kuşak ve Türkiye'nin de içinde bulunduğu büyüyen ve tarihsel olarak geç kalkınan ekonomilerin yer aldığı coğrafyalar olduğunu belirten Saysel, şöyle devam etti:
"Bundan sonra tercihe dayalı politikalar uygulanmaz ve pek çok sektörde birden dönüşüm yaşanmazsa, daha bozulmuş bir yeryüzü, daha kararsız bir iklim, daha ölü bir doğa ve daha kararsız çevre şartları göreceğiz. Önümüzdeki 50 yılda çok etkili ve ön alıcı politikaların uygulanacağını sanmamakla beraber teknolojik ilerleme, yeni teknolojiler için büyüyen piyasalar ve tüketim üzerinde kaynak kıtlığından kaynaklı baskılar bir şeyleri değiştirecek. Hayırlı gelişmeler gecikerek gelecek ve geç kaldığı ölçüde bugün doğaya dair tanıdığımız, bildiğimiz bazı şeyleri kaybedeceğiz."
- Biyoçeşitlik kaybının nedenleri
IPBES raporuna göre, bir milyon türün yok olma tehlikesi yaşadığı, bunun yanı sıra 1900'lü yılların başından beri dünyadaki ormanların yüzde 50'sinin yok olduğu belirtiliyor.
Raporda, son 50 yılda karasal türlerin popülasyonlarında yüzde 36, deniz türlerinin popülasyonlarında ise yüzde 36 azalma görüldüğü belirtilirken, karasal alanların yüzde 75'inin insanlar tarafından değiştirilerek doğallığını kaybettiği, deniz alanlarının yüzde 60'ından fazlasının yoğun insan etkisi altında olduğu ve sulak alanların yüzde 85'inin kaybedildiği vurgulanıyor.
1980'den bu yana kişi başına küresel tüketimin yüzde 15 oranında arttığı dile getirilen raporda, arazi kullanımı, organizmaların doğrudan tüketimi, iklim değişikliği, kirlilik ve işgalci türler biyoçeşitlilik kaybının başlıca nedenleri arasında yer alıyor.
'Kararsız İklim Ve Ölü Doğa' Uyarısı
BM'ye bağlı IPBES raporunun yazımına destek veren Prof. Dr. Ali Kerem Saysel: 'Bundan sonra tercihe dayalı politikalar uygulanmaz ve pek çok sektörde birden dönüşüm yaşanmazsa, daha bozulmuş bir yeryüzü, daha kararsız bir iklim, daha ölü bir doğa ve daha kararsız çevre şartları göreceğiz'